02 Temmuz 2016 10:31

Buradayız, yan yanayız

Yarım kalan, yarım bırakılan yaşamlar, yarım kalan eğitimler, yarım kalan evler, yarım kalan nefesler...

Paylaş

Hülya ÖZDEMİR
İnsan gördüklerinden, okuduklarından, konuşulanlardan etkilenmeden yaşayabilir mi? Etkileşim, iki kişi arasında olduğu gibi, bütün bir toplumun içinde bulunduğu bir eylem haline de dönüşebilir. Hele ki bugünkü Türkiye’de yaşıyorsanız… “Yarım” olanlar tarafından “bütün” bir toplum, kadın, erkek, çocuk ve her mesleğe mensup insanlar nasıl yönetilir? 
Bu sorunun cevabı hepimizde aslında.
Yarım kalan, yarım bırakılan yaşamlar, yarım kalan eğitimler, yarım kalan evler, yarım kalan nefesler... Tam da bu zamanda bir bütün olmaya ihtiyacımız var deyip, çıktık yola.
Kartallı kadınlar bir araya gelerek Kartal Kadın Dayanışması’nın temel taşlarını koydular. Önce 25 Kasım’da, sonra diğer günlerde yan yana gelmeye çalıştık. Ama en önemlisi yan yana oldukça nasıl bir bütün haline dönüşebileceğimizi gördük. İktidarın ‘boşanamama komisyonu’nun sunduğu önerileri tanımıyoruz diyerek çıktık yola. Bildiriler hazırlandı, kadınların yazdığı dövizler asıldı. Ardından bir panel ve ertesinde bir basın açıklaması… İşte dayanışmanın en güzel renkleriyle bir aradaydık. Dayanışmanın o inanılmaz iyileştirici yanı, günümüz Türkiye’sinde ne de güzel geldi. Savaşın korkunç yüzüne, çığlıklarına inat yardımlaşma ve yan yana olma hali... Yok sayılanlar, yapılanları yok saymadan “Barış” dedi ısrarla, “Barış hemen şimdi!”
Ve, Cizre’den Sur’a Kadın Koordinasyonu’nun çağrısına Kartallı kadınlar, Kartal Kadın Dayanışması’nın düzenlediği bir kahvaltı ile katıldı.
 

ÇIKIŞ YOLU VAR
Seksene yakın kadın, sabah saatlerinde Kartal’dan motora bindiklerinde, birbirini pek de tanımayan ama hangi amaçla bir araya geldiklerinin bilinciyle, bir ulusun kurtuluşuna bir nebze de olsa el uzatabilmenin, bunca sessizlik içinde ses olabilmenin ruhunu yaşıyor, yaşatıyordu.
Adanın o güzel manzarası bir şeyler yapmaya çalışmamızın karesi, kahvaltı için hazırladığımız el emeği ürünlerimiz ise dayanışmamızın en hünerli güzellikleri oldu.
Peki, susar mı bu güzel kadınlar? Ruhunu bedeniyle birleştiren, barış için, yaşanılabilir ve var edebilir bir dünya için iki kelam etmekten sakınır mı?
Önce bir kadın aldı eline mikrofonu. Avukat arkadaşımız Hatice, savaşın, şiddetin son dönemde tüm siyasete hakim olduğunu, bu karanlık ortamdan bir çıkış yolu olduğunu ve bugün kadınlar olarak bir arada olmanın bu yollardan biri olduğunu dile getirdi. Genç arkadaşımız Özge devam etti söze ve eril bir savaşın içinde olmak istemediklerini, tam da işte bu yüzden kadınlar olarak barış nöbetlerinden başlayarak dayanışmayı sürdüreceklerini söyledi. 
 

BARIŞ KADINLARIN ELLERİNDE BÜYÜYECEK
Özge’nin bıraktığı yerden Seval öğretmen devam etti. Eğitimin gericileştiğini, parası olanın yaşadığını, çocukları istismar edenlerin korunduğunu, yaşam alanlarının bütünüyle kısıtlandığını anlattı. “Tarih bunları nasıl tanımlayacak, yarattıkları bu savaşı gelecek nesillere nasıl anlatacaklar?​” diye soran Seval öğretmen, sözlerini şöyle bitirdi: “Kadınlar bir araya gelip barış diyecek ve barış biz kadınların ellerinde büyüyecek. Cizre’den Sur’a Kadın Dayanışması büyüyerek sürecek.”
Bu coğrafyada binlerce yıldır kardeşçe yaşandığını ve bu ortamın ortadan kaldırılmak istendiğini söyleyen Filiz öğretmen, kadınların bunun karşısında kardeşçe bir yaşam kurabileceğini, “Barış hemen şimdi” şiarıyla birbirlerinin zenginliklerini paylaşmakta ısrarcı olacaklarını ifade etti.
Cemile de savaşta özellikle çocukların mağduriyetinin görülmesi gerektiğini belirterek, eğitimden, oyunlarından, hayallerinden ve evlerinden mahrum kalan çocuklar için “İlle de barış” diyeceklerini söyledi.
Meral öğretmen “İnsanlar bulundukları coğrafyada yaşarken kendi olabilme hakkına sahiplerdir. Bir düşünelim; Cizre’yi, Sur’u, Silopi’yi, Yüksekova’yı düşünelim” dedi, “Hepsi evlerinden, yurtlarından edilmiş insanlarla dolu.” Kadınların yalnız olmadığını, yan yana dayanışma içinde olduğunu, dayanışmanın yaşamı kolaylaştırdığını söyledi. 
Evet, biz kadınlar, buradayız arkadaşlar. Buradayız ve bir aradayız. Çünkü bizim gücümüz birliğimizden gelir. Ve işte tam da bu yüzden susturulmak, korkutulmak, sindirilmek istenen biz kadınlar; Susmuyoruz, korkmuyoruz, sinmiyoruz!


 

ÖNCEKİ HABER

Yoklara, yokluğa inat bir hayat

SONRAKİ HABER

Nuh’a haber eyleyin gelsin de tufan görsün...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa