Nuh’a haber eyleyin gelsin de tufan görsün...
Bu yıkımın içinde kadınlar öfkeyle susmasın diye, her yerde gerçeği söyleyelim diye...
Meltem AKYOL
Lice yanıyor bugünlerde... Mübalağa etmiyorum, yanıyor gerçekten... Ve ne olduğunu, neler yaşandığını bir türlü anlatamıyoruz... Anlatamıyoruz çünkü yasak var, anlatamıyoruz çünkü iktidar bütün olanakları ile karşınıza dikiliyor ve olanları gizlemeye çalışıyor... Muhtemelen tıpkı Cizre’de, İdil’de, Yüksekova’da olduğu gibi yasak kalktıktan sonra göreceğiz yaşananları, yaşatılanları... Haber almak için Licelilere ulaşanlara yardım feryatları yansıyor...
Lice yanarken Cizre’yi düşünüyorum... Cizre’den yükselen feryatları... Bodrumlardan yükselen sesleri örneğin... günlerce... ‘Yanıyoruz, öleceğiz, su...’ Sonra o bodrumlarda 177 kişinin hayatını kaybettiğini... Katledildiğini..
Cizre’ye yasak kalktıktan sonra gitmiştim, gördüklerim, duyduklarım... Lice bu yüzden daha çok yakıyor canımı... Cizreli bir annenin haykırışı hiç gitmiyor kulaklarımdan... Öyle isyan ediyor ki... Taş olsa çatlar... Yanmış, yerle bir edilmiş evini gezerken avazı çıktığı kadar bağırıyor: ‘Biz ne yaptık sana; malını mı yedik, haksızlık mı yaptık? Biz sana ne yaptık, niye bu zulmü yapıyorsun bize? Çocuklarımızı öldürüyorsun, hamile kadınları öldürüyorsun... Öfkeyle inip kalkan elleri göğe açılıyor sonra... ‘Allahınızdan bulun!’ diyor... Susuyor...
Kadınlar öfkeden susuyor. Yıkımın fotoğrafları konuşuyor, anlatıyor olan biteni. İşte bu yazı, fotoğrafların ortaya koyduğu gerçeğin yalnızca küçük bir kısmı. Gerçeği bilelim. Bu yıkımın içinde kadınlar öfkeyle susmasın diye, her yerde gerçeği söyleyelim diye...
CİZRE: KUTSAL TOPRAKLARDAN ‘LANETLİ’ TOPRAKLARA...
Cizre de tıpkı Lice gibi bu coğrafyanın ‘lanetli’ topraklarından... Lanetli dediğime bakmayın, derler ki Nuh’un gemisi, tufanın sonunda Cudi Dağına iner, Nuh Cizre’yi kurar, Cizre’de vefat eder. Muhtemelen pek çoğunuz Cizre’nin adını haber bültenlerinde duydu. Kiminiz 90’larda, kiminiz 2000’lerin başında, kiminiz 2015’in ikinci yarısından sonra başlayan yasaklarla... Hep ‘terör’lü cümlelerde geçti adı... Tarihinin belki en karanlık günlerini yaşamadan önce ise 130 bin kişi hayatını sürdürüyordu Cizre’de... Ve İşte böyleydi..
ENKAZDAN ÇIKARILAN HAYATLAR...
İlki 4 Eylül’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının sonuncusu ve en uzun süreni 14 Aralık’ta ilan edildi... Tam 79 gün... İlçe ablukaya alındı, bombalandı... Bu yasaktan sonra vahşet bodrumları gerçeği ile tanıştık.. 3 bodrumda 177 kişi günlerce süren yardım çığlıklarının ardından hayatını kaybetti... HDP’nin hazırladığı rapora göre tüm yasaklar boyunca yani 154 günde kimliği belirlenebilen 211 ve henüz kimliği belirlenemeyen 72 kişi hayatını kaybetti...
Cizre bu 79 günün sonunda adeta depremden çıkmış gibiydi... Yasak biter bitmez çocuklarına, evlerine koştu anneler... Ama Cizre eski Cizre değildi artık... Bazı evler, sokaklar tamamen yok olmuş, molozları bile kaldırılmıştı... Kalanlarsa çökmüş, yıkılmış... Bilmeyen birisine gösterseniz deprem oldu sanır... Topraklarına dönen Cizreliler önce bodrumlara koşuyor, anneler, en çok onlar... Sonra evlerine... Bütün sokaklarda kadınlar... Birbirinin yüzüne bakıyorlar, öfkeyle, acıyla... Bodrumların önünde hiç konuşmuyor, ama sarılıyorlar birbirlerine... Sarılıyoruz... Sonra evlerine geçiyorlar... Yaşamı yeniden kurmak için... Yıkıntıların arasından kalan sağlam eşyalarını toplamaya çalışan kadınlar... Bütün evlerin başında aynı görüntü... Bir kadın... Evden çıkardığı yatakların, minderlerin başında oturuyor, diğeri yıkıntılardan çocuklarının eşyalarını çıkarıyor... Bir diğeri yıkılmış evinin penceresinden görüyor dünyayı şimdi...
YIKILANI YENİDEN YAPACAĞIZ...
IŞİD Kobanê’yi işgal ettiğinde yaklaşık 3 ay boyunca sınırın hemen bu yakasında Suruç’taydım.. Her top sesi, patlayan silah sanki Suruç’taydı... Yanan, yerle bir olan her evi izliyorduk sınırdan... Sonra IŞİD Kobanê’den çıkarıldı ve geriye yerle bir edilmiş bir kent kalmıştı... İşte 79 günün ardından Cizre’nin fotoğraflarına bakarken Kobanê düştü aklıma... Aynı görüntüler vardı... Bir kadın, genç... Oturmuş yıkışmış evlere bakıyor... Sırtı dönük ama genç olduğunu anlıyorum.. Ne düşünüyordur diye geçiriyorum aklımdan... Acaba okula mı gidiyordu, bırakmış mıydı? Bodrumlarda hiç ölen akranı var mıydı? Genç bir kadınla bir evin yıkıntısının arasında konuştuklarım düştü aklıma... Arkadaşlarının bazıları o bodrumlarda hayatını kaybetmişti... ‘Düşünüyorum, düşünüyorum bulamıyorum’ diyordu... ‘Ne yaptık biz?’ Kalan eşyalarını toplamaya çalışıyordu, ‘ne yapacaksın?’ diye utanarak sormuştum;
O kararlıydı, yeniden yapacağız evlerimizi, yeniden yerleşeceğiz... Gitmeyeceğiz... Ama keşke ölmeseydi kimse...
Foto sırtını dönmüş kadın...
HİÇ BİR YERE GİTMİYORUZ
Abluka sonrası evine dönen bir kadın mutfağından geriye kalanlara bakıyor... Mutfakta hiçbir şey kalmamış.. Buzdolabının iskeleti öylece duruyor... Bir başkası yatak odasına bakıyor... Cizre’nin yanmış yıkılmış sokaklarında dolaşırken bir eve girmiştim... Genç bir kadın, yeni evli... Küçük bir çocuğu var... Evden çıkarken hiçbir şeyini almamış, fotoğraflarını, elleriyle emek emek yaptığı çeyizlerini... Daha yeni taşınmışlar eve, eşyaların taksitleri bitmemiş, evin tamamı bitmemiş... Yarım kalmış yani her şey... “Hiçbir şey değil de o fotoğraflarımı alsaydım bari” diyor.. Düğün fotoğrafları, bebeğinin ilk fotoğrafları, kendi gençliği... Her şey Cizre’de enkaz altında... Çok naif, ince... Dokunsan kırılacak gibi... Ama evini gösterirken öyle öfkeli ki.. ‘Yıkın yıkın, yeniden yaparız, direneceğiz, gitmeyeceğiz... Cizre’de yaşamımızı yeniden kuracağız” diyen sesi kulaklarımda..
Lice’ye bakıyorum arada bu yazıyı yazarken... Kötü haberler geliyor, hayatını kaybedenlerin sayısı 2 olmuş... Sonra dönüp Cizre’ye, Cizre’nin fotoğraflarına bakıyorum... Aklımda bir Cizreli annenin soruları: Ne yaptık biz size, ne? Sonra kendi verdiği yanıt: diz çökmedik, teslim olmadık, baş eğmedik... Kadınlardan korkun, düzenizi başınıza biz yıkacağız, üstüne de yenisini yine biz yapacağız...
NOT: fotoğraflar HDP’nin hazırladığı Cizre raporundan alınmıştır...