02 Temmuz 2016 11:08

Gündelik iş, sonsuz mücadele

Çalıştığım hastanede öyle çok geçmişim yok, epi topu yedi aydır buradayım.

Paylaş

Ankara Yenimahalle’de bir hastanede taşeron temizlik işçisi olarak çalışıyorum. Çalıştığım hastanede öyle çok geçmişim yok, epi topu yedi aydır buradayım. Buraya daha kurumsal, daha güvenli, daha başı sonu belli çalışma saatleri olduğu için geldim. ‘Daha kurumsal dediğin yer temizlik taşeron firması mı?’ diye soracak olursanız da, evet. Eğer evlere gündeliğe giden temizlikçiyseniz, taşeron bile daha güvenli. 
Gündelikçilikte size işverenin bakış açısı aynen şöyledir: “Zaten evde yaptığın işi yapıyorsun, bir de para kazanıyorsun daha ne istiyorsun.” Yani yaptığımız şey iş değil, çalışmak değil de evde yaptığımız şeyin devamı. Bir salon temizleyeceğine iki salon, iki oda temizleyeceğine beş oda temizliyoruz. İşverenlere kalsa olay bu kadar basit. Hatta size şöyle bir örnek vereyim. Benim işverenimin yan mahalledeki komşusu hem çocuğuna bakıcı hem ev temizliğine kadın arıyordu. İşin parası da fena değildi. Ev sahiplerinin haftanın belirli günleri gece işleri oldukları için, bizim gönderdiğimiz kızcağız haftanın üç günü çalışmaya gittiği evde kalıyordu. Gel zaman git zaman bir telefon geldi. “Başka bir tanıdık var mı?” diye sordular. Meğer bizimki iş yaparken düşmüş, kolunu kırmış. Sordum “Bizim kıza ne olacak?” diye. Dediler ki, “Kendi kaldığı evi temizlerken düşmüş, biz ne yapalım!” Yani bizim kız o sırada işte değil kendi evindeymiş! Olaydan iki gün önce ise, evin küçük çocuğu bizim kızın üstüne kusmuş, bizimki de evde banyo yapmış. Patronlar gelip durumu görünce de “Biz çıkalım istersen, evde sen rahat rahat takıl, istediğini yap!” demişler. Yani düşünce kendi evin, musluktan üstünü temizlerken onların evi. Neyse biz gittik avukatla görüştük, dedi ki, “Apartmandan şahit bulabilir misiniz, orda çalışan olarak bulunduğunu söyleyecek?” Ya inanır mısınız, o mahalledeki 15 gündelikçi kadın, işi gücü bıraktık, girdik siteye tek tek tüm kapıları çaldık, bir sürü şahit bulduk. Mahkemeye başvurduk. Mahkemeyi kazandık. 
 

SİGORTAYI KOCAN YAPSIN!
Bu olayın üstünden çok geçmemişti. Benim 10 senedir yanında çalıştığım ‘Hanım’ım başka bir şehre taşındı. Önceki konuştuğumuz avukat “sigorta migorta” falan bir şeyler demişti. Ben de öylesine kadına sordum “Ya ben burada 10 senedir çalışıyorum hiç sigortam falan yok” diye. Kadın bana dedi ki “Sigortayı kocan yapsın, onun evinde daha çok temizlik yapıyorsun.” Benim tepemin tası attı. Önce avukatla sonra bizim kızlarla konuştum. Biz yine tüm ekip günlük yevmiyeyi çöpe atıp giriştik sitede şahit bulmaya. Kapıcısından yöneticisine elliye yakın insandan, orada yaklaşık on senedir çalıştığıma dair şahitlik aldık. Mahkemeye çıktık. Geriye dönük 10 senelik sigortamın yapılması kararı çıktı. O gün bizim kızların halini görecektiniz, hâkimi ‘camsil’le temizleyecektik neredeyse, o derece sevindik. 
 

GÜNDELİKÇİ KADINLAR OLARAK DERNEKLEŞİYORUZ
Sonraları benim elimde hissizlik, uyuşukluk oluşmaya başladığı için artık ayrıntılı temizlik yapamaz oldum. Gündelikçilikten kaba temizlik yapılan hastane işçiliğine biraz da o yüzden geçtim. Ama arkadaşlarımla halen “Ne yapabiliriz?” diye kafa yoruyoruz. Bu işler bizi, kendi gündelik parasını bırakıp arkadaşı için kapı kapı şahitlik arayan, mahkeme günleri iş almayan kadınlar haline getirdi. Şimdi bulunduğumuz mahallede gündelikçiler olarak dernekleşmeye gidiyoruz. Şu yaptığımız işlerin bir tık daha üstünü nasıl yaparız onu kovalıyoruz. Ben kendi iş yerimde de sendikalı oldum. Buradan duyduğum kayıt dışı çalışma, işçi sağlığı gibi şeyleri gidip bizim kızlara da anlatıyorum. Bakalım daha neler öğreneceğiz, mücadeleyi nereye kadar götürebileceğiz.
 

ÖNCEKİ HABER

Sen benim ‘yarım’sın, gel birleşip tam olalım

SONRAKİ HABER

Asıl bizi bu hale getirenler yarım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa