3 Temmuz 2016 05:59

Mehmet TARHAN

Çok şükür memlekette “hassas vatandaş” eksikliği çekilmiyor. Gerçi bu “hassas vatandaşlar”ın mesela iş güvencesi için yerin dibinde açlık grevine yatan madenciler ya da yakılıp yıkılan köyler kasabalar, dedesinin kucağında keskin nişancı kurşunuyla can veren bebeler ya da cenazesi bir hafta sokak ortasında yatan analar için bir hassasiyet geliştirdiklerini görmüş değiliz. Bu “hassas vatandaşlar”dan oluşan “halkın hassasiyeti” her daim iktidarın, iktidardakilerin hizmetinde olageldi. Mesela bu “hassas vatandaşlar” ülkenin bölünmez bütünlüğünü korumak için parti binası basarlar, kendi anadillerinde konuşan inşaat işçisi döverler, kan revan içinde Atatürk büstü öptürürler komşularına. Kimi zaman ırkçılıktır bu hassasiyet alanı kimi zaman din, İslam, Müslümanlık; artık ne derseniz. Aslına bakarsanız Türkiye’de ırkçılık ile din kâlû belâdan bu yana iç içedir, can canadır zaten. Bunu 14 yıldır iktidardaki Kuran soslu İttihatçılara sorarsanız inkar ederler ama Kürtler, Aleviler, Ermeniler çok iyi bilirler; bir katliamlar, soykırımlar tarihini sererler önünüze.

Sözü uzatmayalım bu haftaki mevzum HDP Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım’ın demeci. Sözleri demek istemedim keza “söz”e hakarettir. Haberi büyük coşkuyla veren Yeni Akit “şeysi”nden aktarıyorum:
“AK Partili arkadaşlarla beraber çıktık mescitten bahçeye doğru. Oradaki AK Partili milletvekili arkadaşlar, kamelyanın etrafından halk oluşturarak çay, kahve içenleri göstererek ‘Kadri hoca sizin iftarınız  galiba öğle vakti başlıyor’ demeleri beni üzdü. Ne diyeceğim, nasıl cevap vereceğim? Hepsi seferi, ilaç kullanıyor mu diyeceğim? Hepsi kadın değil ki kadınlık hallerine engeldir diyeyim. Bunlar bizi zor duruma sokuyor. Kaldı ki devrimciliğin ve ilericiliğin ölçütü de ulu orta oruç yemek, içki içmek değil. Bunu yapanların yapacakları yerler kendi özel odaları ve evleridir.”

AKP’li arkadaşlarına karşı çok mahcup olmuş Kadri bey. Bahaneleri düşünmüş onlar için, uyduramamış. Rezil rüsvan olmuş dindar arkadaşlarına. Hani şu şeçildiği il de dahil olmak üzere bütün Kürdistan’ı ateşe veren, tapelerin üzerine Reza Zarrabların önüne yatan, çocuk tecavüzü karşısında Ensar Vakfı’nın yanında saf tutan, barış olsun diyen akademisyenleri terörist ilan eden Müslüman partinin Müslüman vekillerine rezil olmuş Müslüman bir akademisyen olarak. Hiç verecek cevabı yokmuş onlara, koştur koştur bir basın açıklaması düzenlemiş Mecliste. Kendi partisini uyarmak istiyormuş. HDP’ye oy verenlerin % 95’i Müslüman Kürtlermiş, onları soğutuyormuş oruç tutmayan vekiller. Herhalde o % 95 Müslüman Kürt seçmenin AKP’lilerle kolkola Cuma’dan çıkıp kendi temsilcilerini AKP medyasının önüne atan Müslüman akademisyene sempatisi çok artmış, “Nihayet en büyük derdimiz olan oruç tutmayan vekiller mevzuunda birisi bir şeyler dedi” diye başı göğe ermiştir. Cuma namazına gitti barış hutbesini dinledi diye hakkında fezleke düzenlenmiş HDP Eş Genel Başkanı Kadri bey ve arkadaşlarından daha iyi tanıyor olamaz tabii Müslüman Kürt seçmeni.

“Bilindiği gibi  HDP’nin içinde Müslüman Kürt halkından başka bazı ideoloji, etnik köken ve inanç sahibi bileşenler vardır. Normal şartlarda bu mozaik memnuniyet vericidir. Dışarıya yansıya bir görüntü vardır ki adı geçen bileşenlerden kontenjan olarak seçilen milletvekillerinin kendi kitlesel tabanları potansiyel  olarak onları milletvekili  olarak seçebilecek durumda değildir. Onları da öbür bileşenlerin temsilcilerini de Müslüman Kürt halkı seçmiştir. Müslüman Kürt halkı ‘Ben kendimi şu adayda, şu organda, şu teşkilatta görüyorum’ diyebilmelidir.”

Mesela Kadri Bey’e göre Müslüman Kürt diye bir kimlik var ve kendisi onun temsilcisi. Müslümanların farklı ideolojileri, farklı etnik kökenleri olamıyor anlaşılan Kadri bey’e göre. Onlar kontenjan, kendisi ise halkın bağrından kopmuş bir akademisyen Müslüman. Aslına bakarsanız Kadri Bey’in hesabına göre kendisi, Mehmet Ağar’ın eski yoldaşı müteahit ve birkaç kişi dışında herkes kontenjan. Bilmeseniz HDP ve öncülü partileri de bu “kontenjan”lar değil kendisi ve şürekası kurmuş sanarsınız. Kuşkusuz temsil ettikleri bir kitle vardır ama o % 95’e bu kitlenin mi Kürt Özgürlük Hareketi’ni ortaya çıkardığını sorarsanız Kadri Beyi’in alacağı cevaplar kendisini çok mutlu etmeyebilir. Erdoğan ve Davutoğlu’na Kürtçe öğretme idealiyle yanıp tutuşan* ve barış için “yoksa cinler çarpar haaa!” diye büyük katkılar sunmuş birisi olarak herhalde bu cevapları zaten çok iyi biliyordur.

Çok şükür bu dini “hassasiyetler” üzerinden kendisine güç devşirmeye çalışan herkes gibi farkındadır kullanabileceği kartın. LGBTİ kartı. Homofobi, transfobi en hassas yeridir bu hassas % 95 Müslümanın. AKP’nin seçim öncesinde kendi partisine karşı kullandığı kartı sürüverir masaya: “Bazı bileşenlerimizin LGBTİ eylemlerinde, yürüyüşlerinde Ramazan ayına -ki bu İslam kutsallarından birisidir- hakaret edildiği bir ortamda partimiz adına orada bulunmaları ve bu hakarete ses çıkarmamaları gizli bağlamda sanki bu yapılanları benimsiyor gibi bir görüntü oluşturmakta, halkımız bundan rahatsızlık duymaktadır.”

Kadri Bey’e göre nefret cinayetlerine karşı çıkan, eşitlik ve barış isteyen bir yürüyüş Ramazan’a yani İslam kutsallarından birine hakaret. Birilerinin varlığı dine hakaret. Aynen Kürtler gibi kimliğinden utanmadan, gizlemeden onurlu ve eşit bir yaşam isteyenlerle dayanışan parti bileşenleri de bu hakarete ortak oluyor. Daha fenası HDP bileşenlerini AKP, AKit, Alperen Gençlik korosuna katılıp saf tutmaya çağırıyor müslüman akademisyen vekil. Herhalde bu ilham kendisine AKP’lilerle aynı safta namaz kılarken geldi.
Kadri Yıldırım ve benzerleri her zaman oldu, muhtemelen olmaya da devam edecek. Kimisi kendi sınıfının, kimisi kişisel ikbalinin peşinde bir yerlerden rüzgar eser esmez yelken açmaya niyetlendiler, niyetlenecekler. Kendilerine ait ne denizleri ne rüzgarları vardır. En demokrat, ilerici cümleleri kurarken bile gericidirler; çünkü inşa etmek değildir dertleri, temsil etmek, birilerinin bir şeyin temsilcisi olarak addedilmektir sadece. Bugün için Kadri Bey’in önerdiği şey AKP’nin temsilcisi olduğunu iddia ettiği gericilikte birleşmektir. Diğer tarafta herkes için onurlu, eşit ve özgür bir yaşamı inşa etmek için verilen büyük mücadele var. Benim HDP’den anladığım bu ikincisi işte. HDK LGBTİ Meclisi’nin açıklamasından*** anladığım da öyle. Oruç tutmadığı halde tutuyormuş gibi yapmak, oy için inandığı özgürlükçü değerleri inkar etmek gibi halkı kandırmaktan, -mış gibi yapmaktan, ikiyüzlülükten başka bir şey önermiyor bu gerici birleşme. Özgürlük, eşitlik ve kendi onuru için bunca bedel ödemişken hiç kimse bu gericiliğe pabuç bırakmayacaktır.

Serde ibnelik var ya; LGBTİ yürüyüşlerinin simgesi olmuş bir slogan ile sorayım Kadri bey’e:
- Kadriciğim, Nerdesin Aşkım?

* Prof. Dr. Kadri Yıldırım: İlk işim Erdoğan’a Kürtçe öğretmek
Kaynak: http://www.haberdiyarbakir.net/prof-dr-kadri-yildirim-ilk-isim-erdogana-kurtce-ogretmek-67296h/
** Prof. Dr. Kadri Yıldırım: Barışı kabul etmezseniz cinler çarpar
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/prof-dr-kadri-yildirim-barisi-kabul-etmezseniz-cinler-carpar-28347648
*** HDK LGBTİ Meclisi’nden HDP Vekilinin Homofobik Açıklamalarına Tepki https://bianet.org/bianet/siyaset/176414-hdk-lgbti-meclisi-nden-hdp-vekilinin-homofobik-aciklamalarina-tepki

Evrensel'i Takip Et