Ne çizdiler? Niye çizdiler?
Yalnızca bir çiçeği resmedince toplumsal olaylardan azade bir ‘ressam’ olabilir misiniz?
Sanat tarafsız mıdır? Yalnızca bir çiçeği resmedince toplumsal olaylardan azade bir ‘ressam’ olabilir misiniz? Baskıcı ve antidemokratik yönetimleirn hüküm sürdüğü zamanlarda en büyük yüklerden biri de sanatçıların omzuna biner. Kimi Salvador Dali gibi ‘iktidarın sanatçısı’ sıfatını üstlenirken kimi ise yaşananları taşır tuvaline. Şimdi farklı zaman dilimlerinden, farklı ülkelerden ressamların baskılara ve savaş koşullarına karşı fırçalarını nasıl kullandıklarına bir bakalım.
FRANCISCO GOYA (1746-1828)
Modern sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilen Goya, 18. ve 19.yüzyılın en önemli İspanyol ressamı olarak tanınır. İspanyol saltanatının saray ressamı olarak çalışan Goya’nın tabloları, yaşadığı döneme ait bilgi veren önemli belgeler olarak kabul edilir.
1807’de Napolyon’un Fransız ordularını İspanya’ya yöneltmesiyle İspanyol Bağımsızlık Savaşı başladı. Goya, savaştan çok etkilendi ve bu süreçte sesini sanatıyla duyurmaya çalıştı. Bu dönemde ve sonrasında yaptığı eserlerinde ülkesinin geleceği ve kendi ruhsal sağlığıyla ilgili korkuları yer aldı. 1824’te İspanya’yı terk ederek Fransa’ya yerleşti.
“SAVAŞIN FELAKETLERİ”
“Savaşın Felaketleri”, Goya’nın 1810 ile 1815 yılları arasında çizdiği 82 gravürden oluşan bir dizi resimdir. Madridlilerin Fransız askerlerinin işgaline karşı düzenledikleri Dos de Mayo Ayaklanması ve sonrasında ayaklanmanın Fransızlar tarafından güç kullanarak bastırılması, İspanyol Bağımsızlık Savaşı ve BourbonMonarşisi’nin eleştirisi olarak değerlendirilen resimler, Goya’nın ölümünden 35 yıl sonra yayımlanmıştır.
ŞEMSİYE HAREKETİ
2014’te Hong Kong’taki seçim sisteminde yapılması planan bir reforma karşı oturma eylemleri başladı. Öğrenciler, devlet daireleri önünde grev yaptı. Eylemler sırasında biber gazı fişeklerinden korunmak için kullanılan şemsiyeler, Hong Kong polisine karşı direnişin sembolü haline geldi. Şemsiyelerin kullanıldığı sanat çalışmaları ve yerleştirmeler, eylem alanlarında sergilendi
FERNANDO BOTERO (1932- )
Kolombiyalı ressam Botero, Latin Amerika’da en çok tanınan ve alıntılanan yaşayan ressam olarak kabul edilir. İnsanları ve figürleri abartılmış hacimlerde çizdiği Boterizmo stilinde siyasi eleştiri ve mizahı yansıttığı düşünülmektedir. Bu stili hakkında “Sadece resmettiğim insanların ve nesnelerin alanlarını büyüterek renkleri en güzel ve özgür biçimde kullanma imkanını yakalıyorum.” yorumunu yapmıştır.
“ABU GHRAİB”
“Abu Ghraib”, Botero’nun Bağdat’ta Iraklı mahkumların Amerikalı askerler tarafından gördüğü işkenceleri resmettiği serisidir. Botero, serinin Amerikan karşıtı değil, şiddet ve insani olmayan işkenceler karşıtı olduğunu belirtmiştir.
PABLO PICASSO (1881-1973)
Ressam ve heykeltıraş olan Picasso, 20.yüzyılın en büyük ressamlarından biri sayılmaktadır. Picasso, Georges Braque ile temellerini attığı, geometrik şekillerin kullanıldığı ve üç boyutlu cisimlerin iki boyutlu yüzeylere aktarılmasının amaçlandığı kübizm akımıyla tanınmaktadır. Bunun yanı sıra, Picasso 20.yüzyılda plastik sanatları tanımlayan üç isimden biridir.
2.Dünya Savaşı sırasında Almanlar Paris’i ele geçirdiğinde Paris’teydi. Nazilerin sanat düşüncesine uymayan sanatı yüzünden Gestapo tarafından sürekli takip ediliyordu. İspanya İç Savaşı sırasında Franco ve faşistlere karşı tepkisini sanatıyla ortaya koydu. 1944’te Fransız Komünist Partisi’ne katıldı. 1950’de Stalin Barış Ödülü’nü aldı.
“GUERNICA”
Picasso’nun 1937 yılında yaptığı Guernica, İspanya İç Savaşı sırasın Nazilerin İspanya’daki Guernica şehrini bombalamasını anlatır. Tablo, savaşın trajik yanını sivillerin yaşadığı acılar üzerinden ortaya koyar. Anıtlaşan tablo, savaşın acılarını anlatan, savaş karşıtı bir sembol halini almıştır.
“KORE’DE KATLİAM”
Picasso ekspresyonist “Kore’de Katliam” tablosunu 1951’de tamamladı. Tablo, Picasso’nun Kore Savaşı’nda Amerikan müdahalesine tepkisini ortaya koyar. 1950’de Kuzey Kore’de gerçekleşen SinchonKatliamı’nda komünizm karşıtları tarafından öldürülen siviller tabloda resmedilmiştir.
DIEGO RİVERA (1886-1957)
Meksikalı Rivera, Latin Amerika’da ve ABD’de fresk sanatını yeniden canlandırmış, duvar resimleriyle ünlenmiştir. Fresklerindeki çarpıcı renkleri, cesur, yanıl ve anıtsal üslubu ile dikkat çekmiştir. Resimlerinde Rönesans, Aztek ve Maya etkileri açıkça görülür. 1910 Meksika Devrimi’nin umutlarını ve eylemlerini dile getiren siyasi ve toplumsal içerikli bir dizi duvar resmi yapmış, resimleri o günlerde siyasi içeriklerinden dolayı yoğun tartışmalara yol açmıştır. Meksika Komünist Partisi’nin kurucularındandır.
“KAVŞAKTAKİ İNSAN”
“Kavşaktaki İnsan”, Rivera’nın 1934’te New York’taki Rockefeller Merkezi için yaptığı duvar resmidir. Resimdeki Lenin ve Sovyetler 1 Mayısı’nı anlatan figürler tartışmaya yol açmış, Nelson Rockefeller resmin bitmeden tahrip edilmesini istemiştir. Rockefeller ile Rivera arasındaki bu tartışma, politika ile sanat, estetik, sanat özgürlüğü arasındaki ilişkinin sembolü haline gelmiştir. Rivera, merkezdeki duvar resmini bitirememiş, elindeki fotoğrafları kullanarak Meksika’da kompozisyonu tekrar resmetmiştir.
TAMMAM AZZAM
Suriyeli sanatçı, Şam Üniversitesi’nde sanat eğitimi aldı.İlk çalışmalarını farklı materyalleri kullanarak oluşturduğu karışık formlarla yaptı. Birçok farklı mekanda bulunan eserlerini direnişin bastırılması mümkün olmayan güçlü bir formu olarak görüyor.
AZZAM’IN “ÖPÜCÜK”Ü
Azzam’ınuluslarası çapta en çok bilinen eseri Şam’da bombaların yıktığı bir binanın üstünde tekrar yorumladığı GustavKlimt’in “Öpücük” tablosu. Klimt’in tablosunun romantik yanı ve yıkılmış binanın ortaya koyduğu savaşın vahşiliği güçlü bir tezat oluşturuyor. Klimt’in yanı sıra Matisse, Goya ve Dali gibi birçok sanatçıyı savaşın yıktığı şehirlerin duvarlarında tekrar yorumlayan sanatçı, Batı kökenli bu eserleri kullanmasının bir eleştiri ögesi olduğunu ama aynı zamanda da hepimizin aynı dünyanın vatandaşları olduğumuzu vurgulamak istediğini belirtmiş.
SUSAN CRILE (1942- )
ABD’de doğan Crile, siyasi eleştiri içeren eserleriyle tanındı. Eserleri New York Metropolitan Müzesi dahil birçok seçkin müzede sergilendi. Çalışmaları arasında Abu Ghraib’te ve Guantanamo’daki işkenceleri, BP petrol sızıntısını ele alan eserler bulunuyor.
“KARA KUTU GUANTANAMO”
Crile’ınGuantanamo’dakimahkumların, avukatların ve insan hakları derneklerinin fadelerindeki işkencelerden esinlenerek oluşturduğu seri, büyük yankı uyandırdı.
WILLIE BESTER (1956- )
Güney Afrika’da doğan Bester, ırkçı ayrımcılık sistemi Apartheid sistemi nedeniyle ailesiyle beraber yasal olmayan yollarla yaşamak zorunda kalmıştır. Dokuzuncu sınıftan sonra ailesine ekonomik olarak yardımcı olmak için okulu bırakmıştır. Apartheid sisteminde tanıklık ettiği ırkçılık ve savaş ortamı sanatını etkilemiş, politik görüşlerini sanatla yansıtmaya yönelmiştir.
“GÖÇMEN İŞÇİ”
“Göçmen İşçi”de Bester, göçmen işçilerin Apartheid Güney Afrika’daki yaşama ve çalışma koşullarıyla ilgili endişelerini ortaya koymuştur. Bir fabrikada işçiler yıllarca çalışsalar bile emekli maaşı alamamaktaydı. Bester’ın eseri aynı zamanda babasının göçmen bir işçi olması nedeniyle kendi hayatını da yansıtmaktadır.
“ZORUNLU GÖÇ”
Eser,Apartheid döneminde sıkça rastlanan bir sahneyi konu ediniyor. Birçok şehirde
Aileler evlerinden şiddet kullanılarak çıkarılmış, yanlarına sadece taşıyabilecekleri kadar eşya almalarına izin verilmiştir.
KAİS AL-HİLALİ (1979-2011)
Siyasi duvar resimleri çizen Libyalı Kais al-Hilali, Libya’da ayaklanmalar başladığında kağıtlara çizdiği karikatürleri şehirde dağıtmaya başladı. Duvar resimlerinde ve karikatürlerinde Kaddafi eleştirilerine yer verdi. Bingazi’de bir duvarı Kaddafi’nin karikatürünü çizerken vurularak öldürüldü.