Cezaevinden yankılanan sesleri duyuyor musunuz?
5. yüzyılda Atina’da suçlanan kişinin kendini savunduğu, avukatsız ve yargıçsız mahkemelerden ortaçağın engizisyon mahkemelerine kadar ceza ve cezanın infazı yöntemleri insanlık tarihi kadar eskiye dayanıyor. Cezanın infazı sırasında hep ihlal edilense kişilik hakları olmuştur. Hele Türkiye’de ...
Pozantı M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu çocukların karşılaştıkları dayak, taciz ve tecavüz vicdanlarımızı kanatırken, cezaevlerinden gelen haberler bu sorunlarla karşılaşanların sadece çocuklar olmadığını gösteriyor. Cezaevlerinde yakınlarını ziyaret etmek isteyen kişilere yapılanlarla (Arama sırasında çırılçıplak soyma, vajinal arama vb.) duymaya başladığımız kişilik haklarına saldırı, kadın mahkumlardan gelen haberlerle bu saldırının boyutlarını gözler önüne serdi. Bunun yanında kadın mahkumlar ve kadın cezaevleri çeşitli üniversitelerin yaptığı araştırmalarla da gündemde. Üniversitelerin düzenlediği davetlisi olduğumuz sempozyumlardan izlenimlerimizi paylaşmak istedik sizlerle. Zira araştırma sonuçları kanımızı dondurdu.
Kadın suç oranlarının erkek suç oranlarına göre daha düşük olması, kadın tutuklularının erkek tutuklu ve hükümlülerden az olması, kadına özgü bir cezaevi ve inşasını daha masraflı kılıyor. Bu nedenledir ki kadın mahkumlar erkek cezaevinde kendileri için ayrılmış kısımlarda barınma halindeler. Diğer yandan da kadın mahkumlar cezaevlerine yerleştirilmeleri konusunda erkek mahkumlara göre daha fazla zorluk yaşıyorlar. Bu sorunların başında kadın mahkumlar için oluşturulan cezaevlerinin kadın mahkum sayısından daha az olması. Bu da kadının ailesinden koparılarak başka bir şehre gönderilmesine sebep oluyor. Haliyle bu durum cezayı daha da artırıyor, zira kadın ailesiyle görüşemiyor, çocuklarını göremiyor, sosyal çevresi zamanla yok oluyor. Peki bütün bunların yanında cezaevinin içi nasıl dersiniz...
Koğuşlar...50 metrekarelik alanda 30 kişi. Ranzalar iki, bazen üç katlı. Ranza boyu yaklaşık 2 metre, bu da birçok kazanın yaşanmasına sebep oluyor. Buna rağmen birçok kadın yerde yatıyor ya da dönüşümlü yatıyorlar.
Çocuklar için her şey dert
Kadınların cezaları 6 yaşından küçük çocuklarıyla birlikte infaz ediliyor. Bu da başka türlü sorunlara neden oluyor. Annenin yanında kalan çocukların mama, bez, giyim masraflarının devlet tarafından karşılanması lazım ama karşılanmıyor. Neredeyse bütün kadın cezaevlerinde kadınlar mamayı ısıtmak için plastik kaplar kullanmak zorunda kalıyor. Yani çocuklarını doyururken kanserojen madde kullandıklarını bilmiyorlar ya da yapacak bir şey yok... Diğer yandan çocuklara özel yemek çıkmıyor, anneler kendi yemeklerinden verip aç kalıyorlar ya da kendileri yerse çocuklar aç kalıyor. Çocuklar 6 yaşına kadar anneleriyle kalıyorlar, okul yaşı gelince cezaevinden ayrılıyorlar. Bu da daha büyük sorunlara neden oluyor. Çünkü çocuğun gidecek yeri olmuyor çoğunlukla... Bu çocukların yüzde 80’i çocuk esirgeme kurumuna bırakılıyor... Neredeyse hepsi bir daha annesini göremiyor...
Dışarıyı görmeden büyüyen bu çocuklar dışarı çıktıklarında büyük sorunlarla karşılaşıyor, dış yaşama uyum sağlamakta çok zorlanıyorlar. Örneğin, en basitinden elektrik süpürgesi, çamaşır makinesi sesinden uzunca bir süre korkuyorlar...Diğer yandan yetişkinlerle birlikte oldukları kreşe de gidemedikleri için akranlarıyla hiçbir şekilde temas edemiyor, bir yetişkin gibi yaşıyorlar...
Bir araştırmacı görüşme sırasında anneyle rahat konuşmak için çocuğa çiklet veriyor. Çocuk çikleti alıp çiğniyor ve sonra bacağına yapıştırıyor, ortamda her gün bir kadının ağda yaptığını gören çocuk bunu taklit ediyor; kötü olan, bunun onun oyunu olması. Diğer yandan kadınlarla büyüyen erkek çocuklar da etek giymek istiyor vb...
Bu sorunların yanında sağlık sorunları, (sürekli doktor bulunmaması, çocuk doktorunun olmaması) ziyaret sorunları, beslenme sorunları ve daha neler neler...
Bütün bunların çözülmesi zor değil aslında, yaşadığımız bir çok sorun gibi.
Mimarisi kadın mahkumlar ve onlarla kalan çocukları gözetilerek oluşturulacak bir cezaevi, küçük çocukları olan annelere yarı açık cezaevi, çocuklara ait görüş günü, küçük çocuğu olup beş yıldan az hüküm giymiş hükümlülere infaz erteleme (hamile, çocuklu, emziren, adet döneminde, kadın hastalığı olan), kadınların özel hijyen ihtiyaçlarının karşılanması gibi kadın mahkumların insani koşullarda cezalarının infazını gerçekleştirebilecek çözümler.
Bunları yapmak zannederiz ustalık dönemindeki AKP hükümeti için çocuk oyuncağı...
Türkiye’de 5 tane kadın cezaevi var
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün 2011 verilerine göre Türkiye’de ceza infaz kurumlarında 4337 tutuklu ve hükümlü kadın bulunuyor. 2010 yılında Adalet Bakanlığı’nın yaptığı bir açıklamaya göre bu kadınlardan 444’ü kurumda 0-6 yaş arası çocuklarıyla birlikte kalıyor. Ceza infaz kurumlarında 0-6 yaş arası 479 çocuğun olduğu tahmin ediliyor.
İnsanlığın Aynası: Cezaevleri
Cezaevinde bir dönem altı aylık bebeğiyle kalmış olan ve cezası kesinleşirse doğmak üzere olan üçüncü çocuğuyla yeniden cezaevine girme tehlikesi bulunan D.A.’nın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderdiği mektup:
“Cezaevindeki sorunlar çoktur, erkekler için o kadar ağır olan şartlar kadınlar ve çocuklarıyla içeride yaşama mahkûm edilmiş annelerin yaşamları bir o kadar daha zordur. 2007’de yakalandığımda bebeğim altı aylıktı. (...) Yatak sorunu yaşadım. Battaniye üzerinde günlerce bebeğimle yerde yattım ve bebeğim hastalanmasına rağmen tutuklu olduğum için doktora çıkaramadım. (...) Balıkesir Kapalı Kadın Cezaevi’ndeydim, orada yakalandığım için. Tekirdağ’a nakledildim. Gardiyanlar çırılçıplak soydu. Cinsel organınıza kadar aranıyorsunuz. Ağlayarak ‘Ben bir anneyim. Yapmayın’ dedim. Yalvardım. ‘Suç işlerken düşünmedin de soyunmaya gelince mi nazlanıyorsun’ dediler. ‘Suçsuzum, çıkacağım’ deyince de ‘Zor çıkarsın buradan’ dediler kahkahalarla. Yatacak yer yok, yemek yok. Çocuklar rezil durumda. Oynasalar ‘ses oluyor‘, diğer mahkûmlar ayaklanıyor. Çocukların oynadıkları oyunlar: ‘Sen katil, ben polis, sen hırsız ben seni öldüren kişi olayım.’ Doğru düzgün oyuncak alınmıyor. Yemeklerden çocuklara pay yok. Anne hakkına düşenden yedirecek. Ya anne ya çocuk aç kalacak yani. (...) Paranız yoksa yandınız demektir. Milletin ayakçısı olmak zorunda olursunuz. Çocuklar hep itilir kakılır. (...) Bir bebeğim daha dünyaya gelecek. Suç işlemediğim halde hakkını savunamayan, suça bulaştırılan bir kadınım. 3,5 sene ceza aldım, onanırsa bebemle içeriye girmek ve diğer iki çocuğumu da yetimhaneye vermek istemiyorum. Soruyorum, orada dünyaya gelen, büyüyen bir çocuktan nasıl bir yeni nesil bekliyorsunuz? Demiyoruz ki suçumuzu bağışlayın, sadece Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ev hapsi veya başka bir çare bulun. Çocukların geleceği için biraz vicdan.”
Evrensel'i Takip Et