Durumdan en çok patronlarımız yararlanıyor
Dudullu OSB’de 8 saat uygulamasına uyan fabrika ve işyeri sayısı bir elin parmakları kadardır. Kuralsızlık, baskı, keyfiyet almış başını gidiyor...
Ben Dudullu OSB’de bulunan Bilnet fabrikasında çalışıyorum. Fabrikamızın bir üretim bir de teknik- idari bölümleri olmak üzere iki ana binası var. İdari binası ile bizim üretim bölümü arasında büyük uçurumlar var. Mühendisler, teknisyenler, operatörler, şefler, insan kaynakları, satış ve depolama, ürün pazarlama, dış ilişkiler bölümlerinde çalışanlar bizlerin en az üç-dört katı ücret alıyor. Onlar iyi ücret almasın demiyoruz. İsyanımız eşitsizliğe, hak ettiğimiz alın terimizin karşılığını alamayışımızadır.
Üretim bölümünde 450 kişi çalışıyor. 250-300 kişi de diğer bölümde. Fabrikada sendikal örgütlülük yok. Böyle bir çalışma da yok. Hiçbir sendika da kapımızı çalıp burada örgütlenelim demedi, demiyor. Böyle olunca olan bize oluyor. Her şey bir şefin ve insan kaynakları müdürlerinin ağzında çıkacak bir kelimeye bağlı.
Fazla mesailerle birlikte günde 10-12 saat hatta bazen 14 saate varan çalışma saatlerine tabi tutuluyoruz. OSB’de 8 saat uygulamasına uyan fabrika ve işyeri sayısı bir elin parmakları kadardır. Kuralsızlık, baskı, keyfiyet almış başını gidiyor. Yeni işe giren asgari ücretle başlıyor, kıdemli işçiler ise en fazla 300-400 lira farkla ücret alıyorlar. Fabrika modern, ama ‘dışı seni, içi beni yakar’ misali…
Vardiya sistemine uygun çalışma saatleri hayatımızı karartıyor. Sosyal hayatımız bitiyor, çocuklarımıza bile zaman ayıramıyoruz, çoğumuz antidepresan ilaçlar kullanıyoruz. Mutsuzuz, iştahla bile yemek yiyemiyoruz. İşe girip çıkmak rutin olmuş durumda. Ama çalışmak zorunda olan bizler mecburen zorbalıklara, horlanmalara katlanmak durumunda kalıyoruz. Yine de kadın işçiler olarak ses çıkaran biziz. “Aman, iş bulmuşuz, ses çıkarmayalım, şükredelim” diyen arkadaşlarımız da var. Bu insanın moralini bozuyor. Kendi içimizde bölünmüş durumdayız. AKP Hükümetinin yaptıklarını onaylayan işçiler çok fazla.
Darbe başarısız oldu ama yine de herkes endişeli. Bir ispiyoncu çıksa ‘bu Fetocudur’ dese işten atılır. Alevi kökenli arkadaşlarımız çok tedirgin, haklı olarak. Darbe girişimi biraz bizi birleştirdi ama AKP’liler ve MHP’liler bizi hala ayrıştırmaya çalışıyor. Kürt düşmanlığı almış başını gidiyor. Her Kürt arkadaşımız PKK’li damgası yiyor. Herkes politika yapıyor ama Alevi ve Kürt kardeşlerimiz yapınca vatan haini, bölücü oluyorlar.
Bu durumdan en çok fabrika patronumuz ve onun yaverleri yararlanıyor. Biz hiçbir darbeyi desteklemiyoruz, yanında da olmayacağız. Darbe bahanesiyle OHAL ilan edildi. Şimdi çıksak fazla mesai parası istesek, bir şeye itiraz etsek ‘Bak OHAL var, bunun sırası mı’ deyip bizi kovacaklar. Olan işçilere oluyor. Hayatı karartılan biziz, köle gibi alınıp satılan biziz, tacizlerin hedefi olan biziz. Üretimi artıran, karına kar katan biziz ama bir sokak kedisi kadar değerimiz yok. Buradan sendikalara sesleniyorum, yüreğiniz birazcık varsa gelin Bilnet’te örgütlenelim ki işçilerin hayatı daha fazla kararmasın…
Ümraniye/İSTANBUL
Evrensel'i Takip Et