Şöyle bir çay içecek yerimiz olmayacak mı?
Ankara Mamak'taki kadınlar, çöp alanı olarak kullanılan bölgenin yeniden imara açılmasını değerlendirdi.
Hilal KILIÇ
Geçtiğimiz haftalarda gazetemizin yayınladığı habere göre Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, Mamak’ın İmrahor Mahallesi’nde bulunan ve Ege Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında, eski çöp depolama alanı sınırı içinde kalan bölgenin, EGO otobüslerinin son durağı ve dolum tesisi yapılmasına karar verilmiş. Bahsi geçen bölge, yakın bir zamana kadar şehir planlamada büyük bir park projesi olarak yer alıyordu. Yoğun kentsel dönüşüm projeleriyle siteler, büyük marketler arasında nefes alınamaz hale getirilen mahalle sakinlerinin de en büyük isteği bir parça yeşil alana sahip olmaktı.
Eski çöp depolama alanının altında yoğun metan gazı birikiminin hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle gecekonduların boşaltıldığı zamanlar çok da uzak değil. Bu yüzden proje değişikliği ile ilgili haberler karşısında mahalle sakinlerinin tepkisini çekti. En çok da kadın ve çocuklar projeye karşı çıkıyor. Tüm gün iş yerlerinde, ev işlerinde yorulan, çocukların ihtiyaçlarına yetişmeye çalışan kadınlar, “Biz bir nefes alamayacak mıyız? Şöyle bir çay içecek yerimiz olmayacak mı? Çocuklarımız beton yığınları ile mi büyüyecek!” diye yakınıyor ve bu kararın hayata geçmemesi gerektiğini düşünüyor.
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ve Kızkardeşim Dayanışma Derneği’nden kadınlar olarak konuyu tartışmak için bir araya geldik. “Başta kadın ve çocuklar olmak üzere mahalleli bundan nasıl etkilenecek, neler yapılabilir” gibi sorularımızla birlikte Ege Mahallesi Muhtarını ve Cengizhan Mahallesi Muhtarını ziyaret ettik. Muhtarların ve mahalledeki kadınların aktardığı çarpıcı detaylar adeta bu bölgenin bir felakete sürüklendiğini düşündürtüyor.
TEHLİKE ORTADAN KALKMIŞ DEĞİL
Elbette arazinin akıbetini etkileyen farklı faktörler var. Öncesinde çöp alanı olarak kullanılan bu bölgenin yeniden imara açılması için 40 yıllık bir sürenin geçmesi gerekiyor. Bu süre içerisinde de bölgede yeşillendirme çalışmaları yapılmalı ve arazinin kendini yenilemesi sağlanmalı. Belirtilen sürenin dolmasına 6 yıl var ve kalan süreçte alanın yeşillendirilmesi ve sonrasında da park alanı yapılması öngörülüyordu. Şimdi planlanan değişiklikle tüm tehlikelerin göz ardı edilmesi söz konusu. Bu zorunlu sürenin, EGO son durak olarak kullanılarak doldurulduktan sonra alanın özelleştirileceği ve yeni sitelerin yapılacağı en çok tartışılan öngörülerden biri. Bunun da ötesinde, bölge üzerinde bugüne kadar neredeyse hiç yeşillendirme çalışması yapılmadığı için şu an belediye tarafından buraya bir park yapımı kararı alınsa dahi hayati tehlike ortadan kalkmayacak.
ALANIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Bu bilgileri veren Cengizhan Mahallesi Muhtarı Çiğdem Karataş, uzunca bir zamandır hem muhtarların hem mahallelinin bu parkı beklediğini ifade etti. Kendisi de dâhil birçok muhtarın seçim kampanyalarında bu parkın yapımının hızlandırılmasının yer aldığını dile getiren Çiğdem Karataş, konuyla alakalı itiraz dilekçelerini haziran ayı sonunda muhtarlar olarak bir basın açıklaması ile Büyükşehir Belediyesi’ne ilettiklerini belirtti. Ancak üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen dilekçelerine bir geri dönüş alamadıklarını ve bu süreçte mahallede imza toplandığını aktardı. Çiğdem Hanım, “Bizler üzerimize düşen her türlü yasal işlemi tamamlayacağız ve ısrarcı olacağız. Gerektiğinde mahallelerimizdeki vatandaşlarla park alanımıza sahip çıkacağız ve yan yana olacağız” diyerek bizleri içinde taşıdığı umutla, güler yüzüyle uğurladı.
DAYANIŞMA BÜYÜYECEK
Bahçelerinde oturan bir grup kadınla yaptığımız sohbet ise en az bu projenin olası sonuçları kadar çarpıcıydı. Aylardır patlama haberleri ile sarsılan kadınlardan biri içinde bulundukları durumun vahametini şu cümlelerle ifade etti: “Aylardır bombalar patlıyor, günü birlik yaşıyoruz hepimiz, akşamdan sabaha bakıyoruz ki bugün kim ölmüş? Daha bir hafta bile olmadı, üstümüzden uçaklar geçti. Şimdi oraya durak yapacaklarmış, o yerin altı metan gazı dolu demişlerdi... Hiçbir yerde başımıza bir şey gelmese mahallemizdeki patlamayla mı ölelim istiyorlar?”
Bir başka kadın arkadaş, “Biz oraya park istiyoruz. Böylesi zor hayatlar yaşarken bir parça nefes almak istiyoruz. İmzalarımızı da verdik, başka yapılacak ne varsa yaparız ama oranın elimizden alınmasını kabul etmiyoruz” dedi.
Umutsuzluğa kapılanlara da rastladık, elinden geleni yapacağını ama bunun bir anlamı olmadığına inananlara da... Ama konuşup dertleştikçe kadınların yine de umutlarını koruduklarını gördük. Ege Mahallesi nefes alabileceği yaşam alanına sahip çıkacak. Çiğdem Karataş’ın da özellikle dile getirdiği gibi bu mesele sadece bir kesimin meselesi değil. Kültürü, inancı, ideolojisi ne olursa olsun herkesin temiz havaya, biraz ayağını yeşilliğe basmaya ihtiyacı var. İşte bu yüzden şimdi dayanışmayı da büyüterek bizler de mahalleliyle yan yana olacağız. Günlük yaşantılarımızın her anının baskılandığı, en çok da kadın ve çocukların yıprandığı ve yıpratıldığı şu günlerde yaşam alanlarımıza daha çok sahip çıkacağız.