Yarın haklarımız için nasıl birlik olacağız!?
Hayatımız yeterince zordu. Şimdi beni ve ailemi, sizleri ilk başta kadınları daha da kötü günler bekliyor...
Hayatımız yeterince zordu. Şimdi sanırım daha da zor olacak. Ben, 38 yaşında bir işçiyim. 13 yıldır evliyim iki tane çocuğum var. Kendimi bildim bileli çalışıyorum. Çocukken, genç kız iken, evli iken, anne iken her koşulda çalıştım. Bazı zamanlar üç kuruş için çocuğum kucağımda başkalarının işinde çalıştım. Kısaca yaşam, bizim için geçim derdi. Şimdi, beni ve ailemi, sizleri ilk başta kadınları daha da kötü günler bekliyor.
Darbe girişimini ben fabrikada duydum. Saat gece yarısıydı. Normalde çalışırken telefon kullanmak yasak, hiçbir şeyden haberimiz olmaz. Vardiya amirimiz gelip makineleri kapattırdı. “Bazı hainler devletimize darbe yapmaya kalkıştı. Bu akşam paydos edeceğiz ve herkes sokağa çıkacak” dedi. Biz kadınlar neler olduğunu anlamayı bıraktık. ‘Gecenin bir vakti, nasıl olur? Nereye gideriz? Evdekilere ne deriz?’ diye düşünmeye başladık. Kendi aramızda konuşurken servisleri çağırdılar. Erkekler gitti. Biz kaldık ama çalışmadık. Ben ise hayretler içindeydim. Bir dakika bile molaya izin vermeyenler ne oldu da bu kadar rahat davranıyorlar diye düşündüm. Kimse olmadığı için telefonlarımıza kolaylıkla ulaştık, sonrasında sosyal medyadan durumu takip etmeye başladık. Kimine göre vahşet, kimine göre hainler temizleniyor olarak yorumlansa da ben kendi adıma çok endişelendim. Bu neyin nesiydi! Sanki o askerler benim çocuğumdu, o vurulan sivil gençler… Hepsi bendim, hepsi benim çocuklarımdı…
Neye, kime, öfke duyacağımı bilemedim. O an sadece kusmak istedim. Her şey çok iğrençti ve o an benim gibi düşünen birçok kişi vardı. Ama konuşamadık, sustuk, belki ağlamışımdır bilmiyorum. En kötüsü ise yıllardır aynı makinede birlikte çalıştığım en samimi arkadaşım da dahil herkes kin, nefret ve ağız dolu küfürlerle farklı düşünenleri bile susturan tutumlar içerisindeydi. Ben ise onlara acı acı baktım.
İşte bu nedenle bizi kötü günler bekliyor. 15 Temmuz’dan beri fabrikada insanlar arasında gruplaşmalar oluştu. Birbirlerine laf atmaları, kötü sözler söylemeleri… Yarın patrona karşı birlik olarak hareket etmelerini engelleyeceğini bilmeden davranıyor işçiler. Çalıştığım fabrikada, kadın erkek, herkes çok eziliyor. Çalışma şartları, herkes için çok ağır. Peki, biz bu kötü çalışma koşulları karşısında nasıl birlik olacağız!?
Ve sonra asıl kime öfkeleneceğimi anladım. Artık bizi bu hale getiren yıllardır ırk, mezhep, parti diye bölen ve kadınlara her türlü şiddeti reva gören hükümetin ta kendisidir.
Bütün mesai arkadaşlarıma sesleniyorum;
Bizi bölenlere karşı ısrarla birlik olmalıyız. Israrla haklarımıza sahip çıkmalıyız. Geç kalırsak “Hak” diye bir kelime kalmayacak elimizde…
Tuzla Sanayiden bir kadın işçi / İSTANBUL