Küçük bir kasabadan büyük öyküler
Erhan Pınarbaşı’nın Karlık’tan Öte adlı öyküsünde geçen sözcüklerin kitaba adını verdiği “Çorap Teki” adlı kitabı on bir öyküden oluşuyor.
Mustafa ASLAN
İstanbul
Erhan Pınarbaşı’nın Karlık’tan Öte adlı öyküsünde geçen sözcüklerin kitaba adını verdiği “Çorap Teki” adlı kitabı on bir öyküden oluşuyor. Pınarbaşı öykülerinde toplumsal konulara yer veriyor. Aslında onun öyküleri batan sona toplumsallık kokuyor.
KADINLAR, AŞK VE KARDEŞLİK
Erhan Pınarbaşı’nın “Çorap Teki” adlı kitabında yer alan öykülerin çoğunda bir kadın izine rastlanabiliyor. Öykülerin başlangıcı bir erkek kahramanla yol alsa bile öykü dönüp dolaşıp bir kadın üzerine kurgulanıyor. Kimi zaman öyküye sadece bir konuşmasıyla katılan kadın aslında öykünün gidişatını da belirliyor. Kadıların ağrlıklı olduğu öykülere “Leylak Kokusu”, “Feriha”, “İntikam”, “Karlıktan Öte”, “Eşref”, “İsmet’in Kamyonu” adlı öykülerini örnek gösterebiliriz.
Feriha ve İntikam öykülerinde ülkemizde yaşayan değişik kültürdeki insanlar arasındaki kardeşliği ve dostluğu aşk öyküleri üzerinden veriyor. Ferih adlı öyküde Ermenilerin, Türklerin de şikayetçi oldukları bir takım çetelerin tehditlerinden ve dışarıdan gelen haberlerden dolayı yaşadıkları yerleri terk ettikleri görülüyor. Bir “isyan”dan söz edilen öyküde iki halk arasında çatışma söz konusu olmadığı ve aynı yerleşim birimlerinde farklılıklarına karşın, o zor koşullarda aşk ve evlilik yaşadıkları görülüyor.Bir Türk genci ile Mişa adlı Ermeni kızı arasındaki sımsıcak aşk öyküsü yaşanan zor günlerde de iki halkın birbirine sımsıkı kenetli olduğunu gösteriyor, kimi olumsuz gözle bakanlar olsa da Ermeni kızına. “Ay ışığı dalların arasından süzülüp yüzüne düşüyordu. Geceyi de güzelleştiren Mişa’ydı. Gözlerimi alamıyordum gözlerinden. Bu gece biraz üzgünceydi. Mavi gözleri bulutlanmıştı. Çenesini avucuma aldım.” (Leylak Kokusu, s.32)
DOĞA
Erhan Pınarbaşı’nın Çorap Teki adlı kitabında yer alan öykülerin çoğunda Sivas yöresinin güzel, güzel olduğu kadar da insanla çekişme içinde olan bir doğa görülüyor. Buna Anahtar, İsmet’in Kamyonu, Eşref, Karlıktan Öte, Ölümden Baba Olur Mu? adlı öyküleri örnek verebiliriz. Zor yaşam koşullarına bir de Sivas bölgesinde yaşayan insanların kar, tipi gibi yaşamı olabildiğince zorlaştıran etkenleri de eklemek gerekiyor. Özellikle olumsuz doğa koşullarının belirtildiği “Ölümden Baba Olur Mu?”, “Feriha” adlı öyküler karşımıza çıkıyor. Bu öykülerde insan yaşamını olumsuz yönde etkilediği görülüyor, doğanın.
YAZAR-ANLATICI BENZEŞMESİ VE KAHRAMANLAR
Erhan Pınarbaşı’nın öykülerinde ağırlıklı olarak yazar-anlatıcı benzeşmesi görülüyor. Çünkü yazarın sözünü ettiği Çepni, yazarın yaşamının önemli bir bölümünün geçtiği bir yer olduğu öykülerde görülüyor. Öykülerin hemen hepsinde de uzam olarak Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı Çepni kasabasını seçtiği görülüyor, Erhan Pınarbaşı’nın. Öykülerden bir kaçında ise yazar-anlatıcı kahraman benzeşmesine de rastlıyoruz. Öykülerin kimisinde yazar-kahraman çekişmesi de yaşanıyor. “İntikam” adlı öyküde “yeniden yazmaya korktuğunu” belirten yazar kahramanlar üzerinde de duruyor. Bu öyküde yazar açıkça iki aşk öyküsünde boy gösterdiğini belirttiği kahramanı Seyit’i kıskandığını gizlemiyor; “Seyit çırpına çırpına düştü. Ocağın ve mumların alevi karanlığın içine sarı hançerler gibi girip çıkıyordu.” (İntikam, s.61)
Erhan Pınarbaşı kahramanlarının ve anlatıcının dışında kendisiyle de bir hesaplaşma yaşıyor, “Çukur” adlı öyküsünde. Bu öyküsünde otuz yıl önce Derinlik adlı öyküyü kurgulayan yazardan yani kendinden söz ediyor. Öykünün yaşayan son kahramanı olan mezar çukuru kazıcının toprağa verilmesi sırasında geriye dönerek anlatıyor.
Erhan Pınarbaşı ‘Çorap Teki’ adlı yapıtında, küçük bir İç Anadolu kasabasından insana ve doğaya duyarlı toplumsal iletiler yüklü renkli ve yüreği bir yere sığmayacak kadar büyük ve güzel öyküler sunuyor.
Çorap Teki
Erhan Pınarbaşı,
İtalik Kitapları Yayınları, Öykü,