Korkumuz deprem değil rantçı anlayış
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, asıl korkularının deprem değil, depreme dayanıklı yapı stoğunun yaratılamaması olduğunu söyledi.
Alicem AYDIN
Sinem UĞURLU
İstanbul
Marmara’da 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem bekleniyor. En çok merak edilen şey; nerede olacağı, ne zaman olacağı. Ancak İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, zaten bir deprem kuşağı olan Türkiye’deki asıl korkularının deprem değil, depreme dayanıklı yapı stoğunun yaratılamaması olduğunu söyledi. Dolgu alanlarının imara açıldığını, deprem sonrası toplanılacak boş arazilere AVM ve gökdelenler dikildiğini, rant anlayışının depremin önüne geçtiğini ifade etti.
17 Ağustos’un 17. yıl dönümü nedeniyle “Neler Yapıldı, neler yapılmadı, ne yapılmalı” başlığıyla İMO İstanbul Şube’de düzenlenen basın toplantısına depremi sıcak bir şekilde yaşayan illerin İMO şube başkanları da katıldı. İMO’nun Tekirdağ Şube Başkanı Osman Taşseten, Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, Kocaeli Şube Başkanı Tolga Ok, Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak, İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna’nın katılımıyla gerçekleşen toplantıda İMO Genel Başkanı Cemal Gökçe konuştu.
‘YAPILAR DEPREME DAYANIKLI DEĞİL’
Gökçe, İstanbul’da 7 ve üzeri depremin er ya da geç yaşanacağını ifade ederek, önlem alınmazsa deprem sonrasında yapıların yüzde 25’inin devre dışı kalacağını, 50 bin ila 150 bin insanın yaşamını yitireceğini, 2 milyon insanın evsiz kalacağını ifade etti. “Bizim korkumuzun nedeni deprem değil, ödümüzü patlatan şey deprem güvenlikli yapı stoğuyla ilgili çalışmaların yapılmaması” diyen Gökçe, İstanbul’daki yapı stoğunun 99 depreminden sonra yenilenmediğini ifade etti. 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen mekan ve çevre güvenliği olan bir yapılaşma düzeni oluşturulamadığını ifade eden Gökçe, “Aradan geçen 17 yılda çok şey söylendi çok şeyler yazıldı, fakat uygulama alanında deprem gerçeği ile sağlıklı bir şekilde yüzleşilemedi. Kimi zamanda deprem kullanılarak akıl ve bilim dışı işler yapıldı” dedi.
‘RANT ANLAYIŞI DEPREMİN ÖNÜNE GEÇTİ’
Dolgu alanları ve dere yataklarının imara açıldığını, yerli yersiz yerlere AVM ve gökdelenler yapıldığını ifade eden Gökçe, İstanbul’un inşaat projelerinin birer arazisi haline dönüştürüldüğünü söyledi.
Deprem zararlarını azaltmak ve planlı bir kentleşmeyi sağlamak için İstanbul’da 2003 yılında İstanbul Deprem Master Planı (İDMP) çalışması yapıldı. 2004 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın yapmış olduğu “1.Deprem Şurası” çalışmalarına ve yine 2009 yılında aynı bakanlığın yapmış olduğu “Kentleşme Şurası” çalışmalarına çok sayıda bilim insanı ve uzman katıldı. Ancak Cemal Gökçe, “liyakat ölçüsüne bağlı kadrolar yerine” söz dinleyen ve “arka bahçe” olan kadroların göreve getirilmiş olması; ayrıca rant anlayışının “depremin” önüne geçmesi nedeniyle bu raporların uygulanmadığını, raflarda çürümeye terk edildiğini söyledi.
TOPLANMA ALANLARI İMARA AÇILDI
17 Ağustos 1999 Depremi’nden sonra İstanbul’da 493 toplanma ve çadır kurma alanı belirlenmişti. Bu alanların 4’te 3’ü imara açılarak AVM ve gökdelenlere dönüştü. Cemal Gökçe, İstanbul’da deprem sonrası toplanılacak boş alan kalmadğını belirterek, İstanbul’da bulunan diğer kamu arazileri ve özelleştirme kapsamına alınan kamu kurumlarına ait bina ve arazilerin başta TOKİ olmak üzere satılarak yapılaşmaya açıldığını söyledi.
Depreme dayanıklı yapı üretmek bahanesiyle güçlendirilerek kullanılabilecek yapıların da yıkıldığını dile getirek Gökçe, “Yapı stokunun büyük bir kısmının deprem güvenliği yoktur. Bu yapılar sadece yıkılıp yeniden yapılmamalı, ekonomik olarak yeni yapılacak bir yapının maliyetinin %45’ini geçmeyen yapılar da güçlendirilmelidir” dedi.
NELER YAPILMALI?
İMO’nun depreme karşı alınması istediği önlemler ise şöyle:
Ülke ve Bölge Düzeyinde: Tüm sosyo-ekonomik verilerden yararlanan tüm sosyal katmanların katılımına açı yerleşim politikaları ve bölge planları yapılmalıdır.
Kent Ölçeğinde: Tüm mühendislik ve mimarlık hizmetleri kullanılarak ve risklerin dışlanması ile arazi kullanımı planlarının yapılması, sağlıksız bölgelerin sağlıklı hale getirilmesi veya yeniden üretilmesi gereklidir.
Bina Ölçeğinde: Tarihsel ve sosyal çevreye uyumlu, insanla barışık, uygun bir mühendislik ve mimarlık teknikleri ile tasarım yaparak yapı üretimi ve denetimini bilim ve bilgi ölçeğinde yapmak gereklidir.
İSTANBUL 5 AFETLE KARŞI KARŞIYA
İMO tarafından yapılan açıklamada, doğal kaynakların yanlış kullanımının kaynakların tükenmesine ve doğal afetlerin giderek artmasına neden olduğu ifade edildi. Açıklamaya göre, İstanbul deprem dışında beş afetle daha karşı karşıya.
* Deprem güvenliği bakımından 1999 yılından daha iyi durumda değiliz.
* Sel ve su baskınları giderek artıyor.
* Isı adaları oluşuyor yaşam alanları daha da sorunlu hale geliyor.
* Hava kirliliği her geçen gün biraz daha artıyor.
* Kentsel dönüşüm uygulamaları sosyal ve toplumsal sorunları daha da artırıyor.
ASKERİ ALANLAR YAPILAŞMAYA MI AÇILACAK?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından askeri alanların imara açılması da gündeme geldi. Daha önce İstanbul’da Zekeriyaköy 15. Füze Üssü, Zeytinburnu Tank Fabrikası, 1453 Konutlarının bulunduğu yerlerin mülkiyeti TOKİ kanalıyla yapılaşmaya açılmıştı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası askeri alanların, kent dışına çıkarılacağının açıklanmış olması bazı çevrelerin iştahını kabartmaya başladığını söyleyen Cemal Gökçe, “Bu alanların bundan sonra da darbe girişiminin birer aracı olabilecekleri varsayımı, bu alanların boşaltılması durumunda AVM ve Gökdelenlerin yapılması varsayımından çok daha düşüktür. Bugünkü yönetimin boşaltılacak alanları sosyal donatı alanı olarak düzenleyerek, kamusal alana dönüştüreceklerine inanmak çok kolay değil” diye konuştu.
1900 YILINDAN BERİ 150’DEN FAZLA DEPREM
Türkiye bir deprem ülkesi. 1900 yılından bu yana Türkiye’de yıkıcı nitelikte 150’den fazla deprem oldu. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım Düzce Depremleri binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına neden oldu. Bu depremde binaların % 6’sı yerle bir oldu, % 7’si ağır hasar aldı, % 12’si de orta ölçekte hasar alarak oturulamaz hale geldi, yaklaşık olarak 340 bin yapı önemli ölçüde hasar gördü veya yerle bir oldu. Yalova, Kocaeli ve Sakarya’da bulunan yapı stokunun % 25’i kullanılamaz oldu. Gölcük Merkezli Doğu Marmara Depremi, depremin merkezinden oldukça uzakta olan İstanbul, Tekirdağ, Eskişehir ve Zonguldak gibi illeri de etkiledi. İstanbul’da 3030 yapı ağır hasar gördü, bunların bir kısmı da yerle bir oldu. Toplam 30 bin mertebesinde yapı, şu veya bu ölçekte hasar almış bine yakın yurttaş da hayatını kaybetti.