16 Ağustos 2016 00:02

OHAL'de cezaevi gerçekleri: Haklar yasak, işkence serbest

Tutuklu ve hükümlülerin aileleri, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde başlayan baskıların OHAL sonrasında daha da yoğunlaştığını anlatıyorlar.

Paylaş

Damla YELTEKİN
Ankara

Toplu sürgünler, çıplak arama, iletişim yasağı ve darp... Cezaevlerinden son günlerde sıkça duyulan şikayetler bunlar. Tutuklu ve hükümlülerin aileleri, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde başlayan baskıların OHAL sonrasında daha da yoğunlaştığını anlatıyorlar.

Ailelerin, cezaevlerindeki yakınlarına para yatırmaları ve eşya göndermeleri bile engellenmek isteniyor. Cezaevindeki yakınlarıyla iletişim kurmaları giderek zorlaşan aileler tedirgin. Cezaevleri yönetimlerinin bu uygulamalara gerekçe olarak dile getirdikleri genelge ise avukatlar ve ailelerden sır gibi saklanıyor. 
Darbe girişiminin ardından tutuklanan binlerce kişiye yer açmak adına çok sayıda tutuklu ve hükümlü başka cezaevlerine nakledildi. Siyasi mahpuslar başta olmak üzere çok sayıda mahpusun görüş ve telefon hakkı kısıtlandı. Spor salonları, atölyeler koğuşa çevrildiği için cezaevlerindeki hemen her türlü sosyal, sportif etkinlik durduruldu. Zaten cezaevlerinde doluluktan şikayet edilirken, şimdi koğuşların mevcutlarının zaman zaman ikiye katlandığı belirtiliyor. Kitap, gazete yasakları, su sınırlaması da baskılara eklenmiş durumda. 

‘YEŞİL, KIRMIZI, MAVİ’ HASSASİYETİ

Ancak siyasi tutuklu ve hükümlülerin yakınlarının anlattıkları, cezaevlerinde ağırlaşan koşulların darbe girişiminden önce başladığına işaret ediyor. Mahpuslara gazetelerin verilmemesi, kitapların toplatılması ve basit temizlik aletleri olan çekpasların, kovaların, su şişelerinin toplatılması gibi uygulamalar, mahpus ailelerinin darbe girişimi öncesinde duymaya başladıkları uygulamalar. Ancak darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL ile cezaevlerindeki baskıların daha da arttığını ifade ediyorlar. 
OHAL sürecinden sonra hapishanelerde yer açma adı altında toplu sürgünler yaşanırken, sürgün edilen mahpuslara çıplak arama yapıldığı ve darp edildiklerine dair çok sayıda iddia var. Aileler sürgünden sonra bir süre çocuklarıyla iletişime geçemiyor. Sürgün edilen mahpusların kıyafetlerine el konulduğu belirtiliyor. Tutuklu ve hükümlülere birinci dereceden yakınları dışında kimsenin para yatırmasına, kıyafet ve eşya iletmesine ise izin verilmiyor. Sürgünler sonrasında mahpuslara iletilen eşyaların büyük oranda hasar görmüş olduğu, yeşil, kırmızı, mavi renkteki eşyaların ise sahiplerine verilmediği ifade ediliyor. 

‘GİZLİ GENELGE’ VE ÇİFT KELEPÇE 

Oğlu Kırıklar F Tipi cezaevi’nde kalan Naime Emlik, uygulamaların gerekçesini sorduklarında cezaevi yöneticilerinin “Bize gelen bir genelge var ve bu genelge kapsamında görevimizi yapıyoruz” dediklerini aktardı. Tutuklu ve Hükümlü Yakınları ile Dayanışma Derneği (TAYAD) üyesi Emlik, “Bir gizli genelge geldiğini söylediler. Bunu bizler de, avukatlar da istedik ama göstermediler” diye anlattı. Emlik, bu genelge kapsamında hastaneye veya mahkemeye götürülen mahkumların eline takılan kelepçenin ikinci bir kelepçeyle askerlere kelepçelendiğini aktardı. 

TEPKİ GÖSTERENE İNFAZ YAKAN CEZA

Yine genelge gerekçe gösterilerek cezaevine koğuşların içlerini görecek şekilde kamera yerleştirildiğini kaydeden Emlik, bu uygulamanın mahremiyeti ortadan kaldırdığını vurguladı. Bu duruma tepki gösteren mahkumların kapıları yumruklama, slogan atma gibi eylemler yaptıklarını anlatan Emlik, bu basit eylemler karşısında cezaevi yönetimlerinin hücre cezaları verdiğini ifade etti. Emlik, bu cezalarla hükümlülerin infazlarının yakılmasının hedeflendiğini belirterek, “Bunu bir tehdit aracı olarak kullandılar. Siz direnirseniz biz de sizin infazlarınızı yakarız demiş oldular” diye konuştu. Hapishanedeki yaşamın her zaman zor olduğuna ancak bu süreçte daha da zorlaştığına dikkat çeken Emlik, “Mesela Bakırköy’de kitap yasağı getirildi, ani baskın hücre aramaları oldu. Rutin aramaların dışında askerle girip etrafı talan ettiler ve evlatlarımızı darp ettiler” dedi. 
Emlik, bu durumlara karşı hapishanelerindeki mahpusların genel direniş kararı aldıklarını, cezaevlerinden gelen hücre yakma haberlerinin de bu kararın bir sonucu olduğunu söyledi. Aileler olarak büyük tedirginlik içinde olduklarını vurgulayan Emlik, cezaevlerindeki baskı, sürgün ve cezalara bir an önce son verilmesi çağrısı yaptı. 

ÖNCEKİ HABER

OHAL’de işçilerin talepleri görünmüyor

SONRAKİ HABER

OHAL kılıcı sendikal haklar üzerinde sallanıyor 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa