Efsanevi çifte çukurlar: Cennet ve cehennem
Cennet ve Cehennem obrukları keskin köşeli derin çukurluklardan oluşuyor. Bu iki çukur, yeraltı mağara sisteminin üst kısmının çökelmesiyle oluşmuş.

Halil İMREK
Mersin
Mersin Silifke yolu üzerinde Narlıkuyu Mahallesi yakınlarında bulunan Cennet-Cehennem çökükleri, her yıl çok sayıda kişi tarafından ziyaret ediliyor. Doğal yollardan oluşan bu iki büyük çukur; obruk, mağara ve çökük gibi isimlerle de anılıyor.
Yolun her iki tarafına dizilmiş kahvaltı mekanları arasından Cennet-Cehennem çöküklerine doğru çıkılıyor. Burası adeta kahvaltıların adresi olmuş. Cennet ve Cehennem çöküklerine vardığınızda, hediyelik eşya dükkanları, çay, meşrubat satan büfeler karşılıyor. “Önce Cennet’i mi yoksa Cehennem’i mi görsem” diye ikileme düşüyorsunuz. Kimileri de dolaşmak yerine Cenneti yukarıdan gören cafede oturup içeceklerini yudumlamayı tercih ediyor.
Bölgedeki kayalar kireç taşından oluşuyor. Yer altına süzülen sular, kireçli kayaları eritip denize doğru giden dehlizler meydana getiriyor. Bu dehlizler, genişleye genişleye öyle bir duruma geliyorlar ki, yer kabuğu çöküyor ve kocaman bir çukur oluşturuyor. Cennet ve Cehennem obrukları da bu tür çökmelerle oluşmuş. Obruk olarak adlandırılan bu çökme yapılar kireçtaşından oluşan plato içerisinde gelişmiş. Cennet ve Cehennem obrukları keskin köşeli derin çukurluklardan oluşuyor. Bu iki büyük çukur yeraltı mağara sisteminin üst kısmının çökelmesiyle oluşmuş iki bacaya karşılık geliyor.
CEHENNEM ÇUKURU
Yaklaşık 110 metre derinliğine sahip olan Cehennem çukuru, karstik (aşınıma karşı dirençsiz, kolay eriyebilen) kayaların; yeraltı akarsuyunun, yine açmış olduğu bir yeraltı mağara sistemi tavanını aşındırıp, çökmesiyle oluşmuş. Obruğun tabanından, batıdaki Cennet obruğunun altına yönelen bir yeraltı akarsuyu geçiyor. Cehennem çukurunun ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 110 metre. Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün değil. Cennet çöküğüne göre daha dar ve dik olmasından dolayı tabanına inilemiyor. Ancak özel dağcı ipi veya esnek merdivenle inip çıkmak mümkün.
CENNET ÇÖKÜĞÜ
Cehennem çukurunun yaklaşık 200 metre güneybatısında yer alan Cennet obruğu bir yeraltı deresinin yol açtığı kimyasal erozyonun etkisiyle tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukur. Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m. ve 110 m. olup derinliği 70 metre. Çökük tabanının güney ucunda 200 m. uzunluğunda ve en derin noktası 135 m. olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise var.
Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle iniliyor. Epey bir merdiven inildikten sonra kiliseye varılıyor. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki dört satırlık kitabede, bu kilisenin V. yüzyılda Aziz Paulus adında bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmış olduğu yazıyor. Bölgeyi ziyaret eden hıristiyanların ilgisini daha çok çeken Meryem Ana Kilisesi’nin çatısının bulunmaması ilginç bir özellik. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında bir yeraltı deresinin sesi duyuluyor. Cennet mağarasının bitimine yakın bir yerdeyse Hellenistik dönemden kalma bir Zeus Tapınağı olduğu belirtiliyor. Merdivenli yolun da bu dönemden kaldığı sanılıyor.
‘CENNETE İNMEK ÇABA GEREKTİYOR’
Cehennem çukuruna inilemiyor. Ancak cennet obruğunun tabanına kadar rahatlıkla iniliyor. İnmek için yorulmayı göze almak gerekiyor. Ziyaretçilerin kimi bu durumu cennete girebilmek için çaba sarf etmek gerektiğine bağlıyor. Cennet çöküğüne, kuş sesleri, değişik meyve ağaçları ve yeşilliğin içinden iniliyor. İçinin yemyeşil oluşu ve dibinde şimdilerde görülmezse de akarsuyun bulunuşu nedeniyle cennet deniliyor. Cennet çöküğünün içine Romalılar döneminde kalan her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle iniliyor. Taş merdivenlerden inmek kolay ama dönüş için sık sık mola vermek zorunda kalınıyor. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında yeraltı akarsuyunun etkileyici sesi duyuluyor. Karstik yapıyı aşarak Akdeniz’e ulaştığı tahmin edilen akarsuyun yıllar önce bir kısmı görülebiliyormuş. Oluşan arktan akıp gidermiş. Kimileri Akyar koyunda çıkan soğuk suyun Cennetten gelen bu su olduğunu söylüyor.
CENNETİN DİBİ KLİMA GİBİ
Çukurova’da sıcaklardan bunalanlar için bu çukur bir Cennet. Çukurova’nın sıcağını cehenneme benzeten ziyaretçiler, böyle serin bir cennette oldukları için memnunlar. Derinlerden gelen akarsuyun sesi de huzur veriyor. Bundan dolayı burada verilen molalar daha uzun oluyor. Mağaranın tabanındaki çamur nedeniyle kayıp düşmeler bile umursanmıyor. Cennet mağarasına inmesi ve çıkması insanı yorsa da yolunuz Silifke’ye düştüğün bu doğa harikası obrukları mutlaka görün. İnsanı rahatlatan, gizemli bir doğası var. Özellikle Cennet mağarasının giriş kısmı insanda tam bir yağmur ormanı izlenimi yaratıyor.
YÜZ BAŞLI EJDERHA TYPHON…
Kireç taşından oluşan platoda yer alan yapılar, farklı efsanelere konu olmaları nedeniyle de ilgi çekiyor. Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiş. Ziyaretçilerden kimileri de, Cehennem çukurunda eskilerden ejderha beslendiğini söylüyor. Yukarıdan onlara yem atıldığını anlatıyorlar. Bir çocuk, heyecanla ejderhalara canlı kedilerin atıldığını bazı kedilerin var olan delikten kaçıp cennet çukurundan çıktığını söylüyor.
Evrensel'i Takip Et