Hem tarih hem yaşam toz oldu
Çanakkale’nin Yenice ilçesi Sofular köyündeki antik Asartepe bölgesi SİT alanı denilerek köylünün elinden alınıp bir şirkete tahsis edilmiş.

Özer AKDEMİR
İzmir
Çanakkale’nin Yenice ilçesi Sofular köyündeki antik Asartepe bölgesi SİT alanı denilerek köylünün elinden alınıp bir şirkete tahsis edilmiş. Köylüler şirketin AKP döneminde her taşın altından çıkan Kolin Şirketi’nin taşeronu olduğunu söylüyor. Şirket kale kalıntıları, tümülüsler bulunan antik tepeyi taş ocağı yapmış ama köye ve köylülere verdiği zarar sadece bununla da kalmamış.
Yenice’ye 14 kilometre uzaklıkta bulunan Sofular köyüne giderken Bekten köyünü geçtikten sonra manzara birdenbire değişiyor. Yol boyunca sağlı sollu dizili bütün ağaçlar ve bitkiler sanki beyaz bir örtüyle örtülmüşler gibi! Köyün dışında hayvanlarının içmesi için su kanalı yaparken rastgeldiğimiz Ali Karaman “Bir patron para kazanacak da... Şurada kaç tane köy mağdur oluyor!” diyor ağaçları göstererek. “İlk yazdan beri böyle bu ağaçlar. Bahçelerimiz, evlerimiz, hayvanlar bile bembeyaz” diyor Karaman.
Yol boyu dizili ağaçların ötesindeki mısır, tütün, domates, yonca ekili bahçeler de tozdan nasibini fazlasıyla almış. 30-40 tonluk kamyonların biri gidip diğeri geliyor. Beyaz mıcır serili yoldan her kamyon geçtiğinde duman gibi bir toz bulutu havalanıp, karşıdan gelen aracın görüş mesafesini sıfıra indiriyor.
YUTTUĞMUZ TOZUN HADDİ HESABI YOK
Sofular köy meydanındaki kahvede görüştüğümüz Mehmet Emin Özkat, işi gereği her gün Yenice'ye iki kere gidip geliyor “Kamyonlar geçerken durmak zorunda kalıyorum. Görmüyorum önümü çünkü. Başvurmadığımız makam kalmadı. Biz de insanız! Bu sene yuttuğumuz tozun haddi hesabı yok” diye anlatıyor durumu.
Taş ocağının yol açtığı toz ve kirlilikten en çok yakınan köyün kadınları. Cahide Özden, tarlaya, bahçeye giderken tozun içinde kaldıklarını söylüyor. Meliha Eskicioğlu taşocağında dinamit atıldığını ve toz bulutunun köye indiğini belirterek, “Bir gün traktörü sabanı alıp toplanıp gideceğiz. Başka çaresi kalmadı” diyor. Naciye Sağlam ise taş ocağı şirketinin orada çalışmasına izin verenlere tepkili: “Kimden izin almışlar da o işi yapıyorlar. Domateslerimiz, üzümlerimiz kurudu hep. Köy yerinde çarşı domatesi, fasulyesi, sebzesi almak zorunda kalıyoruz. Taş arabaları geçtikten sonra köyün her yanı kireç ocağı gibi oluyor.” Mehmet Emin Akcan’ın tarlası yolun kenarında. Birçok sebze, meyvenin ekili olduğu tarla toz nedeniyle ürün vermez hale gelmiş. Akcan, “Mısır ektim, içine girilecek gibi değil, olduğu gibi toz. Şirket kazansın tamam ama insanlar burada toz solumak zorunda değil.”
Şuayip Odabaşı ise öğretmen, Asartepe’yi karşıdan gören bir tepeden manzarayı göstererek; “Çocukluğum burada geçti. Şimdi içim acıyor” diyor. Köyün ve Asartepe’nin 1. derece SİT alanı olması gerektiğini kaydeden Odabaşı, “Çanakkale Müzesindeki haritada Sofular köyünün olduğu yere kırmızı nokta konmuş, ‘burası önemli’ diye. Ama Müzeler Müdürlüğü ‘Kayıtlarımızda orayla ilgili bilgi yok’ diyor. Antik kalıntılar nedeniyle Asartepe’de arazileri bulunan köylülere tapu vermeyen devlet tepeyi bir şirkete vererek taş ocağı yaptırdı. Bu çifte standarttır” dedi.
Evrensel'i Takip Et