Caretta’ların üstüne binilmez

Bağdaş ÇETİN
Alicem AYDIN
İstanbul

Caretta caretta’lar, tekne turuyla Orak Adası’na gelerek denize girmek isteyen tatilcileri ısırınca gündem oldular. “Caretta Caretta’lar insanlara saldırıyor” , “Turistlerin kabusu oldu” şeklindeki başlıklarla haberlere konu olan Caretta caretta’ları suçsuz bulanlar da oldu, toplayıp rehabilite edeceklerini söyleyenler de. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz  WWF-TÜRKİYE Doğa Koruma Yönetmeni Ayşe Oruç, “Sorunun ana kaynağı kaplumbağalar değil insanların kaplumbağaları evcilleştirmeye yönelik olumsuz davranışları” dedi.

'TURLAR TURİSTLERİN İLGİSİNİ ÇEKMEK İÇİN'

Ayşe Oruç, bazı tekne sahiplerinin Dalyan, Kemer, Kaş, Bodrum gibi yerlerde turistlerin ilgisini çekmek için deniz kaplumbağalarının elle beslenmesini teşvik ettiklerin söyledi. Oruç, “Deniz kaplumbağalarının Türkiye kıyılarında özellikle Batı ve Orta Akdeniz’de bulunan yuvalama ve beslenme alanları turizme açık bölgelerdir. Yumurtalarını yuvalama alanlarına bırakma dönemleri mayıs sonu - ağustos başı. Dolayısıyla tatilcilerle aynı döneme denk geliyor. Beslenme alışkanlıkları insan eliyle değiştirilen deniz kaplumbağaları insanlarla iletişime geçince sorunlar olabiliyor” dedi.

‘NORMAL KOŞULLARDA İNSANI ISIRMAZ’

Oruç, “Tur tekneleri koylara demirlediklerinde çok sayıda insan aynı noktada denize giriyor. Deniz kaplumbağalarını yakalamaya, onlarla birlikte fotoğraf çekmeye ve sevmeye çalışıyorlar. Bu durum hayvanların strese girip agresifleşmesine neden oluyor. Ayrıca korkup deniz kaplumbağalarına tekme atılması gibi durumlar da kendini korumak için ısırma davranışı sergilemesine neden olabiliyor” dedi.  

'UZAKTAN İZLEMEK EN DOĞRU DAVRANIŞ'

Deniz kaplumbağalarıyla karşılaşınca onları balık, tavuk parçaları gibi besinlerle doğal olmayan şekilde beslememek gerektiğini söyleyen Ayşe Oruç, “Kabuklarını tutup yüzmek, üzerlerine oturmak gibi olumsuz davranışları kesinlikle yapmayalım. Doğal ortamlarında uzaktan izlemek en doğru davranış” ifadelerini kullandı.

Deniz kaplumbağalarının küresel, bölgesel ve ulusal ölçeklerde koruma altında olduğunun altını çizen Oruç, “Türün kasten öldürülmesi, esaret altına alınması, avlanması, yaşam alanlarının tahrip edilmesi birçok ülkede yasal düzenlemelerle yasaklanmış. Ülkemizde de Bern, Barcelona, CITES, Biyolojik Çeşitlilik gibi uluslararası sözleşmelerde, milli parklar, çevre, kara avcılığı ve su ürünleri kanunları gibi ulusal mevzuatla tür ve yaşam alanları koruma altına alınmış” dedi. 

'DOĞAL ALANIN KORUNMASI GEREKİR'

Turizm faaliyetleri sürdürülen alanda doğal alanın korunmasını gerektiğini söyleyen Oruç, “Turistlerin doğal alanda bulunan türlerin korunması yönünde bilgilendirilmesi gerekiyor” dedi.