Hande kader(mi?)
İstanbul Zekeriyaköy’de yanmış cesedi bulunan 23 yaşındaki trans kadın Hande Kader için bugün saat 19:00’da eylem yapılacak.
Mehmet TARHAN
23 yaşındaymış Hande. 12 Ağustos’ta yanmış bedeni bulundu Zekeriyaköy’de. Bir haftadır kendisinden haber alınamıyordu. En son Harbiye’de bir müşterisinin aracına binerken görülmüştü. Evet, müşteri. Hande seks işçisiydi. Trans bir seks işçisiydi, neredeyse trans kadınların tamamı gibi. Çevirmen Gökçer Bek sosyal medyadaki çevirmen grubunda şöyle yazmış Hande için:
“Tanırdım Hande’yi. Çevirmen olmak istemiş, olamamıştı. Trans olduğu için üniversite okuyamadı. O yüzden yazıyorum buraya. Kalbinde yatan ‘edebi çevirmenlik’ hayali de kül oldu. Belki değerli bir çevirmen olacaktı. Onun kaleminden okuyacaktık bir gün kitapları. Olmadı. Çok istemiş, ama bizden biri olamamıştı. Bu grupta Hande’nin anılması gerektiğini düşünüyorum.”
Hande sadece çevirmen değil, “bizden biri” olamamıştı işte. “Biz”im görmeye bile tahammül edemediğimiz, küfür etmeden adını anamadığımız, “biz”e ait ne varsa dışına attıklarımızdan biriydi Hande. Hayatta kalabilmek, “biz”imle kalabilmek için seks işçiliğine zorladığımız, üç kuruşa becerdiğimiz, intihara sürüklediğimiz, dövdüğümüz, hakaret ettiğimiz, öldürdüğümüz, kirlettiğimiz bedenini yaktıklarımızdan biriydi Hande. Çok değerli ailelerimizin utanç duyduğu, kabullenmediği, kolunu kanadını kırıp sokağa attığı, ölüsüne bile sahip çıkmadığı ama hasbelkader evi arabası varsa cenazesi kalkmadan veraset işlemlerini yapıveren ahlak abidesi ailelerimizin kara koyunlarından biriydi Hande.
Bu yıl olduğu gibi polisin TOMA’larla, gazla saldırdığı 2015 Onur Yürüyüşü’nden fotoğrafları, videoları paylaşılıyor Hande’nin. İki trans kadın caddenin ortasına dağ gibi oturmuş, gaza suya bana mısın demiyor, onursuzluğa mahkum edilmeye karşı direniyor. Sığındığım bir binadan çıkarken görmüştüm. Kim bilir belki de sığınacak hiçbir yeri olmadığının benden daha fazla farkındaydı Hande. Bir diğer fotoğrafta bir polis kolundan tutmuş götürüyor Hande’yi; arkasında onlarca polis. Yüzünde hem acı hem öfke var. Kim bilir acı kolunun sıkılmasındandı belki, belki de onlarca polisin arasında yapayalnız olmasındandı. Videoda kameralara “Çekiyorsunuz ama yayınlamıyorsunuz, hiçbir yerde yayınlamıyorsunuz. Sesimizi kimse duyurmuyor” diye sitem ediyor; sesi öfkeli değil kırgın. Oturuyor yere bitkin, tekrarlıyor: “Yayınlamıyorsunuz.”
LGBTİ örgütleri ve Hande’nin arkadaşları bir haftadır kendisini paralıyor Hande’nin başına gelenleri yayınlatabilmek için. Kah Özgecan gibi yakılmış olmasını, kah aktivist kimliğini öne çıkarmak zorunda kalıyorlar. Hem acılılar hem de öfkeliler. Genç bir kadının öldürülmüş olmasının toplumun bunca ikiyüzlülüğü içinde bir önemi olmadığını bilmekten. İnsanları Hande’nin ölümüne üzülmeye ikna etmeye, bize insan olduğumuzu hatırlatmaya çalışıyorlar. Ama en çok da transların da “bizden biri” olduğunu, eşit olduğumuzu anlatmaya, onları dışlayarak mutenalaştırdığımız hayatlarımıza sokmaya çalışıyorlar. Bu defa sosyal medyadan, gazetelerden, köşelerden, meclisten ses geldi. Hande hakkında yazılıp çiziliyor, ikiyüzlülüğümüz suratımızın ortasına çarpılıyor.
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin TBMM’de yaptığı açıklama şöyle:
“23 yaşında bir trans kadın İstanbulda yakılarak öldürüldü.
Aslında bu hikayeyi tanıyoruz. Biz bu hikayeyi; İstanbul Bakırköy’de evinde kesici aletle öldürülen trans kadın Buse’den,
Maltepe’de evinde önce kesilerek ardından bornoz ipiyle boğularak öldürülen trans kadın Nilay’dan, intihara sürüklenen ve kendini Boğaziçi köprüsünden atan Eylül Cansın’dan,
Mersin’de bindiği dolmuşun şoförü tarafından tecavüz edildikten sonra önce elleri kesilip sonra yakılarak öldürülen Özgecan’dan biliyoruz.
Yalnız bir farkla!
Özgecan vahşice öldürüldüğünde haklı ve doğru olarak binlerce insan sokaklara dökülüp Özgecan için adalet istedi. Hükümet Özgecan yasasını tartıştı. Birçok siyasi parti, dernek, sivil toplum örgütü davanın takipçisi olduğunu belirtti. Bu dayanışma ortamında elbette ki LGBTİ’ler de yer aldı.
Öldürülen trans bir kadın olduğunda ise maalesef aynı tepkiyi gösteremedik.
Hande Kader toplumca makbul sayılan bir kadın olmadığı, bir dönme olduğu üstelik seks işçiliği yaptığı için sessizliğe gömülmemiz istendi.
Bizi en çok bu sessizlik öldürüyor.
Bizi toplumun iki yüzlü bakışıyla ürettiği nefret öldürüyor.
Bizi etkin yürütülmeyen soruşturmalar öldürüyor.
Bizi nefret cinayetlerine karşı cezasızlık politikası öldürüyor.
Bizi yasalar nezdinde yok sayılmamız öldürüyor.
Ve biz yaşamak istiyoruz!
Transfobik ve homofobik nefrete karşı hukuki güvenlik ve dayanışma en aciliyetli ihtiyacımız.
Bir trans daha öldürülmeden herkesin maruz kaldığımız saldırılara karşı herkesin ses çıkarmasını istiyoruz.
Çünkü trans cinayetleri politiktir.
Ve nefrete inat yaşasın hayat, biz buna inanıyoruz…”
Kimseyi ikna için cinayet istatistikleri, eğitim, sağlık, çalışma hakkı ihlali istatistiklerini yazmayacağım buraya. LGBTİ örgütleri düzenli olarak yayınlıyor raporları, önümüze koyuyor araştırmaları, tabii görmek istersek. Belki rakamları değil ama o belgelerdeki her ihlali, her haksızlığı herkes çok iyi biliyor da inkar ediyor ya da görmezden geliyor. Hande’nin yasını arkadaşları tutar, bize düşen kendi ikiyüzlülüğümüzle mücadele etmek; eşit olduğumuzu kabullenip, devleti de kabullenmeye zorlamak.
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği “Hande Kader İçin Adalet Herkes İçin Adalet” adıyla bir kampanya başlattı. Hande’nin yasını tutabilecek kadar yüreği olanları 21 Ağustos Pazar (bugün) 19:00 Tünel’de toplanmaya çağırıyor. Çünkü eşitliği savunmak vicdan değil yürek ister!