Mazlumun silahı mizah
Melike Eğilmezler Boylan, 35 mizahçıyla yaptığı söyleşilerden oluşan 'Güldürme Beni' kitabında, mizaha ilişkin bir panorama sunuyor.
Hakan GÜNGÖR
İstanbul
Haber, öykü, roman yazmanın, mizah yapmanın gadre uğrama sebebi olduğu şartlar kendini enikonu belli ediyor. Mizah dergileri mizah yaptıkları için toplatılabiliyor, haberciler habere gittikleri için gözaltına alınabiliyor, yazarlar yazdıkları için tutuklanabiliyor. İfade özgürlüğüne yönelik baskılar, bambaşka ifade kanalları da açabiliyor. Baskı altında mizah, keskinleşiyor, siyasi erki daha da korkutuyor.
Birkaç ay önce Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan Melike Eğilmezler Boylan’ın “Güldürme Beni, Mizah Üstüne Ciddi Söyleşiler” kitabında, 35 mizahçıyla yapılmış söyleşiler yer alıyor. Kitap, hem mizah geleneğine, hem iktidarla ilişkisine, hem üslup farklılıklarına yoğunlaşıyor. Mizahın aslına yönelik ustalardan edinilen tarifler, sahtesini ayırt etmekte bir turnusol görevi görüyor.
ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde Türkiye’deki mizahın sosyal rolünü araştıran bir doktora tezi kaleme almak isteyen Boylan, Bahadır Baruter, M. K. Perker, Şevket Altuğ, Vedat Özdemiroğlu, Erdil Yaşaroğlu, Selçuk Erdem, Müjdat Gezen, Onur Ünlü, Tuncay Akgün, Burak Aksak’ın da aralarında olduğu isimlerle söyleşiler yapmış. Kitapta yer alan söyleşiler mizahın farklı alanlarındaki isimleri bir araya getirirken, sinemadan sahneye, dergilerden öyküye, disiplinler arasındaki farklılıkları da ele alan bir çalışma çıkmış ortaya.
‘MİZAH KORKU VE YALNIZLIKTAN KAYNAKLANIR’
Kitap mizahın üretilişi gibi, mizaha doğrultulan baskı mekanizmalarının da üzerinde duruyor. Açılan davalar, mizahçılara yöneltilen tehditler, hakaretler ve dahi mizah dergilerine dair yakın zamanda şahit olduğumuz toplatma kararları… Kuşkusuz bu durum, Vedat Özdemiroğlu’nun dile getirdiği, kitapta da bahsettiği gibi mizahın, mazlumun silahı olmasından kaynaklanıyor. Adaletsizliği, haksızlığı hicvedenlere yönelik baskı politikaları şartları ağırlaştırsa da, o boğucu ortamda mizah kendini tekrar tekrar var ediyor. Baskının bir diğer sonucu da, örgütlenmeyi, biraradalığı artırması. Vedat Özdemiroğlu, “Aslında mizah, korku ve yalnızlıktan kaynaklanır. Yalnızlıktan en çok çekinenlerin, ruhen kendisinde o karanlık potansiyeli görenlerin de sevdiği, katıldığı bir şeydir” diyor ve ekliyor: “Çünkü gergin diyalogdan, bağırış çağırıştan, hor görmeden, kibirden uzak bir şeyi söylemenin bin türlü yolunu arıyoruz. Mazlumun silahıdır diyebiliriz.”
‘KARİKATÜR OKUYAN KARİKATÜRE DAVA AÇMAZ’
Mizahın karşısına çıkarılan, ifade özgürlüğünü sınırlandırmaya çalışan davalar ise belki de olup bitenlerin en abesle iştigal yanı. Bugüne dek sayısız dava açılan, son olarak OHAL kapsamında toplatılan Leman’ın Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün ise bir yılı aşkın süre önce kitap için verdiği röportajda 15 senedir Fethullah Gülen’i çizdiklerini, kapak yaptıklarını hatırlatıyor. “Bu çok da riskli bir şeydir. Ateşten kömür almak diye bir şey var; Tayyip Erdoğan her zaman çizilir, biz de çizdik, bize de dava açtı, kaybettik. Mangaldan ateşi alırken bir süre sonra elin nasırlaşıyor” diyor.
Bugüne dek çeşitli davalarla boğuşmuş Penguen çizeri Erdil Yaşaroğlu ise kitapta, eski Kültür Bakanı Atilla Koç’un açtığı davadan bahsediyor: “Kültür Bakanı ‘uyuyan bakan’ diye yazıldığı için mizah dergisine dava açıyor. Ondan sonra mahkemeye çıktım, ‘Sayın Bakan uyuyordu’ dedim hakime. ‘Uyuyordu, uyandı, dava açtı, yine uyudu’ dedim. Kızdı bana hakim, ‘Güldürme beni’ dedi.” Yaşaroğlu, mizahın toplumun subabı olduğunu belirtiyor ve “Orayı da tıkarsan patlar artık” ifadelerini kullanıyor.
Erdil Yaşaroğlu, “Karikatür okuyan, karikatüre dava açmaz” diyor. Meselenin bam teli de burası oluyor. Karikatür okumayanların karikatüre dava açtığı, roman okumayanların, ki özet okuyorum demişlikleri vardır, romancı tutukladığı bir süreçte olup biten absürd haller mizahçıları daha da tetikliyor olsa gerek. Baskılarla mizah arasında bir pozitif korelasyon olduğu ise malum. Zulüm arttıkça, mizah da keskinleşiyor. Mizahla savaşa giren ise eninde sonunda kaybediyor, komik duruma düşüyor.