25 Ağustos 2016 00:06

Yeşil Tugaylar: İrlanda’dan Filistin’e

Faruk Ayyıldız, açtığı Filistin bayrağıyla gündeme gelen Celtic'in Green Brigade taraftar grubunu yazdı.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ

Margaret Hilda Thatcher, nam-ı diğer Demir Lady, radikal sağ ve gerici politikalarıyla İngiltere’de işçi sınıfına düşmanlık ederken futbol tribünlerini de es geçmiyordu. Tribün kültürünün beşiği sayılan İngiltere’de Demir Lady, “holiganizm” bahanesiyle tribünlere savaş açmış, işçi sınıfının en önemli eğlence araçlarından biri olan tribünleri yasalarla yarı açık cezaevlerine dönüştürüp ezmeye çalışmıştı. Bu ezme politikasından nasibini alan sadece İngiltere değildi, İskoçya tribünleri de Lady’nin baskı altında kalmıştı. Aradan geçen uzun yıllarda İngiltere tribünleri eski havasını asla yakalayamadı. Daha mütevazı şekilde yoluna devam eder; İskoçya tribünlerinde ise takvimler 2006 yılını gösterirken yeni bir itiraz yükseldi: Green Brigade (Yeşil Tugay).

ANTİFAŞİST TARAFTAR CEPHESİ

Celtic tribünlerinin 111. bölümünde kurulan Green Brigade kendini, “Antifaşist, antiırkçı Celtic taraftarları cephesi” olarak tanımlıyordu. Sadece politik insanlar değillerdi, tribüncüydüler. Glasgow’un futbolseverlerini koreografi, meşale, sopalı pankartlarla tanıştıran Yeşil Tugaylar, ultras kültürüne sıkı sıkıya bağlandılar. Neredeyse her maç kapitalizme, savaşa ve ırkçılığa karşı açtıkları pankart ve bayraklarla da ultras alt kültürünü antifaşist politikalarla birleştirme konusunda ne kadar başarılı bir tribün grubu olduklarını gösterdiler. Kuruluşundan kısa süre sonra Avrupa’da da adını duyurmaya başlayan Green Brigade’nin enternasyonal ün kazanmasının başlangıcı asıl olarak 2010 yılında oldu. Celtic ile Aberdeen arasında oynanan maçta önceki haftalarda Celticli futbolcuların savaşırken yaşamını yitiren Britanya askerlerini anma gününde yakalarına gelincik (poppy) takmalarını, açtıkları “Yaptıklarınız cehennemdeki şeytanları utandırır. İrlanda, Irak, Afganistan. Yakalarımızda kanlı gelincikleri istemiyoruz” pankartıyla protesto etmeleri üzerine grup büyük dikkat çekti. Açılan pankart, İngiltere kamuoyunda da ciddi tartışmalara sebep olurken, kulüp yönetiminden ilk ciddi uyarı da alınmış oluyordu. Bu sözlü uyarı tribünde güvenlik güçlerinin engelleme girişimleriyle devam etse de Green Brigade geri adım atmadı ve sezon boyunca sürtüşmeler yaşandı. Sonraki sezonlarda ise polisler de devreye sokulur: Green Brigade üyelerinin evleri basılır, üyeleri gözaltına alınır. Birçoğunun stadyuma girişleri engellenir ancak Glasgow’un sert çocukları korkmadıkları gibi baskı ve baskınlara karşı, “Polis devleti” pankartıyla protesto yürüyüşleri düzenlerler.

BOBBY SANDS’IN RUHU

2010’daki radikal eylemin ardından bir diğer kırılma noktası, 26 Kasım 2013 tarihinde Şampiyonlar Ligi’nde oynanan Milan maçında yaşanır: Green Brigade, William Wallace ve IRA Lideri Bobby Sands’ın dev pankartlarını tribüne asar. Uluslararası tartışma konusu olan pankartların ardından FIFA, Celtic kulübüne 42 bin avro para cezası keserken Green Brigade üyeleri üzerindeki kulüp baskısı da iyice artar. Pankartın açıldığı dönem hükümet ve kulüp yönetimiyle “yasaklı marş / tezahürat” polemiği yaşayan Green Brigade üyeleri tekrar gözaltına alınmaya başlanır ve stadyuma girmeleri engellenir. Bu duruma tepki gösteren Green Brigade ise tribünlerden çekilme kararı alır. Ardından Avrupa’dan, Latin Amerika’ya birçok tribünde Green Brigade ile dayanışma pankartları açılır, destek eylemleri düzenlenir.  Green Brigade tribünlerden çok uzak kalmaz ve 16 Şubat’ta oynanan St. Johnstone maçı öncesi 250 ultra, davullar ve büyük Celtic bayrakları eşliğinde stadyuma giriş yapar. Maçın ardından Celtic Menajeri Neil Lennon ve kulüp yönetimi, Green Brigade grubunu yeniden tribünlerde görmekten memnun olduklarını açıklar. Neil Lennon, maçın ardından gruba tribünde oluşturulan atmosfer nedeniyle teşekkür ederek tribündeki atmosferin oyuncuları da olumlu şekilde etkilediğini söyler.

Celtic tribünlerinin açtığı William Wallece ve Boby Sands pankartı uzun süreli tartışmalara neden olmuş, tartışmalar grubun tribünden çekilmesine kadar gitmişti.

İRLANDA VE FİLİSTİN

Tribünde yoluna devam eden Green Brigade birçok toplumsal, politik meseleye duyarlılık gösterse de vazgeçilmez iki konu vardır: İrlanda ve Filistin.

İrlanda etkisini anlayabilmek için Celtic’in kuruluşuna kadar gitmemiz gerekiyor. İrlandalı göçmenler, kulübün kuruluşunda ciddi rol oynamışlar. Kuruluştan bu yana süren etkiyi Britanyalı askerler için açılan savaş karşıtı pankartta da, tribünlerde söylenen IRA marşlarında da görebiliriz.

Avrupa’daki antifaşistler ve sosyalistler için enternasyonal bir dava olarak sahiplenilen Filistin ise, Green Brigade’nin vazgeçilmez gündemlerden bir diğeri. Avrupa’daki birçok tribünde dönemsel – özellikle de İsrail saldırıları zamanı - Filistin pankartları, bayrakları görmek şaşırtıcı değil ve sıkça karşımıza çıkan bir durum ancak Green Brigade Filistin’i “dönemsel” meselenin ötesinde ele alan bir grup. Green Brigade’nin desteği, İsrail’in yüzlerce Filistinlinin ölümüne sebep olduğu Gazze saldırılarından sonra açılan “Filistin’e özgürlük! omuz omuza direniyoruz!” pankartıyla sınırlı kalmaz. Her maçta Filistin bayrağının açılması tribünün rutini haline gelirken İsrail cezaevlerinde açlık grevine başlayan Filistinli tutsaklar için tribünlere asılan, “Şeref, yemekten daha değerlidir” pankartı, grubun Filistin’i ne kadar yakından takip ettiğinin kanıtıdır.

İSRAİL TAKIMINA KARŞI FİLİSTİN BAYRAKLARI

Tüm bu hatırlatmaların ardından geçtiğimiz haftaya gelecek olursak; 17 Ağustos’ta Celtic ile İsrail takımı Hapoel Beer karşı karşıya geldi. Celtic taraftarlarının Filistin bayrakları açması nedeniyle UEFA, 15 bin sterlin para cezası kesti. Green Brigade bu cezanın ödenmesi için kampanya başlattı. Kampanya metninde, cezanın üzerinde toplanacak paranın Batı Şeria’da bulunan Beytullahim’deki Aida Mülteci Kampı’na tıbbi yardım olarak gönderileceği açıklandı. Kampanyanın ilk 24 saatinde cezanın 2 katı para toplanırken, toplam miktar 125 bin sterlini geçmiş durumda. Hapoel Beer takımına karşı düzenlenen Filistin bayraklı tribün organizasyonu, Yahudi karşıtlığı ya da İsrail yurttaşlarına düşman olma hali değil. Green Brigade, İsrail takımlarından Hapoel Tel Aviv’in antifaşist tribün grubuyla yakın ilişkiler içerisinde olan bir grup.

‘FİLİSTİN ÇAĞRISINA CEVAP VERDİK’

Filistin bayraklarının açıldığı organizasyonla ilgili bir açıklama yayınlayan Green Brigade şöyle söylüyor: “Hapoel Beer Sheva maçından önce Glasgow’da bir grup Celtic taraftarı ve Filistinli aktivist, Filistin halkıyla dayanışmaya ve Filistin için bayraklarını dalgalandırmaya çağırdı. Stadyumdaki birçok taraftar gibi Green Brigade de bu çağrıya cevap verdi. Uluslararası dayanışmanın işgal edilmiş toprakların açık hapishanelerindeki yaşamlara yönelik nasıl bir olumlu etkiye sahip olduğunu biz Batı Şeria ve Beytullahim’daki sığınmacı kamplarında yürüttüğümüz taban örgütlenmesi çalışmalarından biliyoruz. Biz aynı zamanda biliyoruz ki onların çektikleri acılar, uluslararası kamuoyu tarafından görmezden gelinemez ve stadyumdaki bayraklı eylem de İsrail işgalinin normalleşmesine meydan okuma gayesindeki Boykot, Hak, Yaptırım (BDS) kampanyasının sesini daha yüksekten duyurmayı amaçladı. Bazılarına göre futbol ve politika birbirine karışmaz. Hâlbuki Filistin’de bu konuda çok az bir tartışma vardır. İşgal (dönemi), Filistin ulusal stadyumunun iki kez İsrail bombalarıyla yıkılmasına ve futbolcuların öldürülmesine, sakatlanmasına ve hapse atılmasına tanıklık etti. 2013 yılında Filistinli uluslararası futbolcu olan ve suçsuz olduğu halde bir İsrail hapishanesinde üç sene yatmış Mahmoud Sarsak’ın Glasgow’a gelişinden onur duymuştuk. Mahmoud, 96 günlük açlık grevinin ve geniş bir uluslararası protestonun ardından hapishaneden henüz salınmıştı. BDS kampanyası geçmişteki ırkçı karşıtı kampanyalar üzerine yolunu inşa etmektedir. 1980’lerde taraftarlar ve yurttaşlar, Güney Afrika’da ırkçılığı protesto ediyorlardı. Ölümünün Avrupa’daki maçlara UEFA’nın talimatıyla bir dakikalık saygı duruşu şeklinde damgasını vurduğu ırkçılık karşıtlığının kahraman simgesi Nelson Mandela bilindiği gibi “Özgürlüğümüzün Filistinlilerin özgürlüğü olmadan asla tam olmayacağını son derece iyi biliriz” demiştir. Mandela haklıydı ve geniş Celtic desteğiyle olduğu gibi biz Filistin için bayrağımızı yükseltmeye devam edeceğiz. Maçın ardından taraftarlarımızın destek mesajları, insan hakları örgütleri ve küresel Filistin kamuoyundan oldukça fazla sayıda olumlu tepki aldık. Onlara bize sundukları destek ve Filistin’e adalet, özgürlük şiarını dile getirdikleri için içtenlikle teşekkür etmek istiyoruz.

BÜYÜYEN KAMPANYA VE MÜLTECİ TAKIMINA DESTEK

Green Brigade, UEFA’nın verdiği cezayı karşılamak için başlattığı kampanyaya büyük ilgi gösterilince cezanın üzerindeki miktarın Batı Şeria’daki mülteci kampına gönderileceğini belirtmişti. Ancak bununla da yetinilmedi ve Green Brigade yeni bir adım attı: Aida Mülteci Kampı’nda kurulan “Aida Celtic” isimli takıma yardım kampanyası örgütlendi. Filistinli mülteciler tarafından kurulan Aida Celtic önümüzdeki yıl Beytullahim gençler liginde oynayacak. Green Brigade, Aida Celtic’in önümüzdeki yıl katılacağı ligde futbolcuları taşıyacak bir otobüse ihtiyaç duyulduğunu ve kampanyanın o otobüsü almak için örgütlendiğini ifade ediyor. Britanya tribünlerinin alışık olmadığı ultra alt kültürünü o coğrafyaya taşıyan Green Brigade girişte de belirttiğimiz gibi politik duruşuyla tribün faaliyetlerini birleştirerek bu alanda önemli bir örnek haline dönüştü. Bir gün Celtic Park’ta Glasgow’un sert çocuklarını izleyip Bobby Sands / Filistin pankartlarına denk gelmek mümkün olur mu bilmiyorum ancak Yeşil Tugayları uzaklardan takip etmek de bir o kadar keyifli.

*Green Brigade'nin açıklamasını İngilizce'den tercüme eden Kaan Kangal'a teşekkürler.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Odunu önce kömüre sonra paraya çeviriyorlar

SONRAKİ HABER

Yıldırım: ABD garantisi var, PYD Menbic'in doğusuna geçmeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa