28 Ağustos 2016 09:11

Zana Kaya: Gazeteleri ancak okurlar ayakta tutabilir

Silivri Cezaevi'nde olan Zana Kaya, Ahlak ve ilke çerçevesinde yayıncılık yapan gazeteleri ve gazetecileri ancak okuyucuları ayakta tutabilir" dedi.

Paylaş

Özgürlükçü Demokrasi gazetesi, Silivri Cezaevi'nde bulunan tutuklu Özgür Gündem gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya ile avukatı Sercan Korkmaz aracılığıyla röportaj yaptı. Günay Aksoy imzalı röportajda, Kaya, dışarı çıktığında ilk yapmak istediğinin gündem toplantısına katılmak olduğunu söyledi.

Zana Kaya ile yapılan röportajın tamamı şöyle:

Öncelikle Özgür Basın'da çalışma serüvenin ne zaman başladı?
2003 yılında Özgür Gündem'de arşiv bölümünde çalışmaya başladım. Daha sonra tashih bölümünde çalışmalarımı sürdürdüm. Uzun yıllar tashih yaptım. Gazetenin muhabiri olarak da çalışarak özel röportajlar da yaptım. Kültür sanat servisinde hem muhabir hem editör olarak çalıştım. Daha sonra politika ağırlıklı sayfalarda (Editör ve muhabir olarak çalışmaya devam ediyordum) Son olarak tutuklanmadan önce Özgür Gündem'de en onurlu görevlerinden biri olan Genel Yayın Yönetmeni oldum.

Basında çalışmaya ilk başladığın dönem ile bu dönem arasındaki benzerlikler nedir?
2003 yılında genel olarak daha çeşitlilik hakimdi. Türkiye basın tarihinde tekelleşme ve devlet güdümlü medya daha ağırdır. Benzerliklerden biri buydu. Bu dönemde farklı olarak eskiye göre yayın çeşitliliği Cumhuriyet tarihinin en daralmış (tekleşmiş) dönemlerinde yaşanan diğer bir benzerliktir. Cumhuriyet'in başlangıç dönemlerinde… Dünyada eşine az rastlanır bir medya düzeni söz konusu. Bu kadar güdümlü ve teksesli, kontrol altında ve iktidar odaklı medya en azından bu düzeyde çok az görüldü.

Medyanın 'tekleştirilmesi' için sürekli operasyonların yapılmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Medyanın tekleştirilmesi ile muhalif medyaya baskı eş güdümlü ilerliyor. Bir yandan egemen medya havuzlaştırılırken diğer yandan Özgür Basın alanı ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Egemen medya açısından çok utanç verici bir tablo ortaya çıkarken Özgür Basın alanında da çok onurlu bir duruş ortaya çıkmış durumdadır. Bu denli baskının ana kaynağı toplumdan hakikati gizlemektir.

İktidar Özgür Gündem'i neden bu kadar kafaya takmış durumda?
Ana nedeni Özgür Gündem'in hakikatin dili ve sesi olmasıdır. Özgür Gündem toplumsal yayıncılığı esas alan bir yayın organıdır. Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlere yönelen baskı düzeninin ifşa edildiği bir yayın politikasını esas alıyor. 1990'lardan bu yana bu gelenek bu hakikat uğruna ağır bedeller ödemiş bir yayın organıdır. Kürt sorununun demokratik çözüm konusunda takındığı tutum yayıncılık alanında toplumu esas alan yeni bir gazetecilik anlayışını savunduğu için hedef durumundadır. Özgür Gündem'in kapatılması Anayasa'ya dahi aykırıdır. Çünkü yasalarda gazetelerin kapatılması mevzuatta yeri yoktur. Hukuksuzca yapılan bu saldırı ve kapatma yanlış bir karardır. Özgür Gündem insan hakları, kadın, doğa, yaşam ve emek odaklı yayıncılık yapan bir gazetedir. Türkiye'de ise en çok bu alanlarda yoğun hak ihlalleri oluyor. Biz bu ihlalleri kayıt altına alarak tarihe ve topluma mal ediyoruz. İktidar bu nedenle hem gazeteciliğe hem gazetemize karşı tahammülsüzlük içindedir. Toplumun haber alma hakkı engelleniyor. Biz ise buna karşı direniyoruz. Bu direniş de köklü bir gelenekten geliyor. Gerçeklerin karanlıkta kalmaması şiarıyla yayıncılık yapan bir gazeteden kimse gerçekleri gizlemesini beklememeli.

OHAL'den sonra 134 gazete, TV-radyonun kapatılmasını nasıl değerlendiriyorsun?
İktidar medyanın çok sesli olmasını istemiyor. Gazetelerin, televizyon ve radyoların kapatılması, haber sitelerinin sansürlenmesi, sosyal medyanın sürekli engellenmesi Türkiye'de farklılıkların tahammülsüzlüğünden kaynaklıdır. Bu kadar kapatma ve sansür yaşanıyorsa bir ülkede, o ülkenin hukukundan ve demokrasisinden söz edilemez. Çünkü demokrasi farklılık ve renklilikleri içine alabilmektir. Farklı dillere ve renklere ihtiyaç var. Basın ilkeleri çerçevesinde yayın organlarının yayın hayatına devam etmesi ve haber özgürlüğünün korunması gerekiyor.

Direniş geleneğinden gelen bir gazetesiniz. Direnişinizin etrafında büyük bir dayanışma oluştu. Bu dayanışmanın anlamı nedir?
Öncelikle çok onur verici buluyoruz. Sanırım demokratik çevreler ve gerçek gazeteciler Özgür Gündem'e yönelik bu baskıların ve saldırıların doğrudan kendilerine yönelik de olduğunu görerek bu dayanışma ağını örüyor. Türkiye toplumunun önemli bir kesimi de Özgür Gündem'in kendi sesleri olduğunu bildikleri için çocuğunu sahiplenir gibi gazetesini sahipleniyor. Çünkü bu gazete gerçekte onların.

Gazete binasının mühürlenmesinin ardından arkadaşlarının binanın önünde gündem toplantısı yapması ve Atılımın özel eki olarak çıkması sende nasıl bir duygu uyandırdı?
İlk gördüğümde bana 1994 yılında gazete bombalandıktan sonra ortaya çıkan dayanışma selini ve o tarihi ilk manşeti hatırlatıyor. Tabii ki böylesi durumlarda bize en çok moral veren şey gazete yayınının sürdürülmesiydi. Tıpkı 1994'teki gibi o sayı da tarihe geçecektir. Toplumun haber alma hakkına sahip çıkması çok önemli. Şimdiye kadar kapatılan Özgür Gündem geleneğindeki tüm gazeteler güçlü bir okur kitlesine sahip. Gazetelerin okurları gazetelerine sahip çıkıyor. Dün de sahip çıktılar yarın da sahip çıkmamalılar. Çünkü ahlak ve ilke çerçevesinde yayıncılık yapan gazeteleri ve gazetecileri ancak okuyucuları ayakta tutabilir.

Sizinle birlikte tutuklanan gazetenin Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ile cezaevinde zamanı nasıl geçiriyorsun?
Daha yolun başındayız. (Gülerek) Günlerimiz neşeli, bol türkülü geçiyor. Yanımızda geçen gün bir gazetenin manşet yaptığı "devrimci türkücü"lerle beraberiz. Bize bol bol tutuklanmalarına yol açan türküyü söylüyorlar. Şimdilik alışma, okuma ve sohbetler olarak geçiyor.

Dışarı çıktığınızda ilk ne yapmak istiyorsun?
Yetişebilirsem ilk gündem toplantısına katılmak istiyorum. (Gülerek) (DİHA)
 

ÖNCEKİ HABER

Almanların yarısı Merkel’in 4’ncü kez başbakanlığına karşı

SONRAKİ HABER

Korucuları taşıyan minibüsün geçişi sırasında patlama

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa