31 Ağustos 2016 00:52

Demokrasi nöbetinde kahraman hak arayışında terörist!

DİSK’e bağlı Limter-İş’te örgütlendikleri için işten atılan Tedi işçilerinin direnişi 28. gününü doldurdu.

Paylaş

Uğur ZENGİN
İstanbul

DİSK’e bağlı Limter-İş’te örgütlendikleri için işten atılan Tedi işçilerinin direnişi 28. gününü doldurdu. TEDİ işçileri önceki gün Ankara’ya giderek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile görüştü. Yapılan görüşmede Bakan Soylu müsteşarlarına daha önce “Tedi’de yaşananlarla ilgilenin” talimatı verdiğini ifade etse de onlarla ilgilenen müsteşarlar değil polis oldu. İşçilerin aktardığına göre, Bakan Soylu, direnişin 3. gününden itibaren bilgi almış. Ancak Bakan Soylu, “Kim ‘FETÖ’cü kim değil başını kaldıramadığı için 20 küsur gündür eve gitmiyormuş, yoğunmuş.” Ve en sonunda yine konunun takipçisi olacağını ifade etmiş.

ÇALIŞMA BAKANI İLE GÖRÜŞÜLDÜ

Tuzla Organize Sanayi bölgesinde bulunan Tedi’de direnen işçiler arasında demokrasi nöbetine katılan da var, AKP’ye muhalif de. Ancak 30 işçinin yaşadığı ortak. Kötü çalışma ve yaşam koşullarına karşı direnmek, işten atılmak, polisin OHAL gerekçesiyle direnişi kırma girişimi ve gözaltılar… Sendikalaşmadan önce Tedi’de yemekhane, güvenlik kapısı, kamera yok. Havalandırma, yemekhane yok. “Fabrika bildiğiniz çöplük. İçinde 3-5 koli olan beton yığınıydı” diyor bir işçi. Hal böyleyken direnişten önce herhangi bir devlet yetkilisinin yolu Tedi’ye düşmemiş, Tedi işçisiyle yüz yüze gelmemiş. Ama direniş başlayınca saldırı ve gözaltılar da başlamış. Bakan, işçilerin yanında müsteşarlara dönerek “Ben talimat verdim, uygulanmamış” diyor olmasına rağmen, belli ki başkomiser ‘talimatı’ beklememiş. Bir işçi, kendilerine yapılan gözaltıları anlatıyor: “Başkan (Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı) iş çıkışı servisin içinde işçilerle konuşuyordu. Güvenlik amiri başkanı tartaklamaya başladı. Bize saldırı olduğunu duyan insanlar desteğe geldi. Polisler geldi bizi almak istediler. Başkomiser emir vermiş. Aslında güvenliği almaları gerekiyordu. Güvenliğin kartının iptal olacağını söylediler ancak olmadı. Yaklaşık 4 saat gözaltına alındık. OHAL olduğu için polisi dinlemek zorunda olduğumuzu karşı çıkmadan çadırı buradan kaldırmamız gerektiğini söylediler. Bize ‘Çadırın yerini değiştirin. Direnişi bitirin neden uğraşıyorsunuz sicilinize işler’ diye konuşmuş.”

‘POLİS HEP ŞİRKETİ DİNLEDİ’

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan demokrasi nöbetlerine katılmış bir işçi, ‘İşyerinde demokrasi bulamadım’ dedi. İşçi şöyle devam etti: “Demokrasi nöbetlerine katıldım. İşyeri açısından demokrasiyi bulamadım. Bizi hep başka görüyorlar. Buranın halkı değiliz, buranın milleti değiliz gibi görüyorlar. Polis şirketi burada dinledi, hep şirketi dinledi. Şikayeti yapanlar onlar. Birden polisler geliyor. Şikayet var diyorlar. Adamın kendi mülkü diyor. Karakolda bile bize sanayi yönetimi bile istemese direk çıkartılarmış dışarıya. Haksızlığa uğruyoruz şu anda. En büyük haksızlığa uğruyoruz. Anayasada sendika hakkı engellenemez diyor. Engellemeye çalışıyorlar. ‘OHAL var şu anki yaptığınız eylemlerin çok büyük suçu var’ demişti Başkomiser. Bizi konuşturmadı. ‘Siz beni dinleyeceksiniz’ dedi.”

BİRKAÇ GÜN SONRA SİLAH BİZE DOĞRULDU

“Biz polislerle birlikte nöbetlerde durduk” diyor bir başka işçi, “Nöbette ‘Siz bizim yanımızda durdunuz bize güç verdiniz’ dediler. Birkaç gün sonra gördük ki silahlarını bize doğrulttular. Bize terörist muamelesi yaptılar. Hakkımızı aradık terörist olduk.”

İşçiler, kapının önüne konsa da sendika içeride pek çok şeyi değiştirmiş. “Biz ne zaman sendikalı olduk, yemekhane yaptılar, klima yaptılar, her yere kamera koydular, yangın sensörü koydular. Sendikalı olduktan sonra bunlar fabrika olmaya başladı. Sendika yetkiyi aldı, her şey değişti.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Tembellik çok güzel gelsene!

SONRAKİ HABER

4 askeri öldüren kaza neden oldu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa