2 Eylül 2016 05:52

ABD 2016 başkanlık seçimleri: Şahinlerin savaşı

Steven MacMillan

Kasım ayında yapılacak olan ABD başkanlık seçimleri hızla yaklaşırken yılın en büyük politik piyesi de aynı hızla devam ediyor. Ne derseniz deyin böyle bir şovu Amerikalı dostlarımız kadar ustaca sahneleyebilecek bir başka ülke daha yok yeryüzünde. 2016 yılının ‘öde ve izle’ etkinliği olarak Trump-Clinton mücadelesi bir süre daha gündemi işgal edecek gibi gözüküyor. 

CLİNTON KODAMANLAR TARAFINDAN KONTROL EDİLİYOR

Birçok medya kuruluşu başkanlık yarışı ile ilgili temel ve en önemli soruyu sormak konusunda başarısız oldu: Kazananlarının yalnızca kodamanlar olacağı bu savaş sahte mi? Clinton açıkça kodamanlar tarafından kontrol ediliyor ve Beyaz Saray’ı alması halinde efendilerinin sadık hizmetkarı olarak kalmaya devam edecek gibi gözüküyor. Öyle ki kötüleşen sağlık durumuna rağmen efendilerinin ihtiyaç duyması halinde ipte dans bile edebilir. Asıl sorun şu ki Clinton başkan olsun veya olmasın ABD’nin kodaman ihtiyarlar heyeti başkanı olarak Trump paralel bir yönetim için mücadele verecektir. Ayrıca Trump’ın danışmanlarının Wall Street bağlantılarına bakılacak olursa her iki adayın da elit tabakanın kontrolünde olduğu gün gibi ortada. 

Eşeledikçe Trump kodamanların farklı bir kanadı gibi gözükmeye başlıyor. Aslında Trump’ın bakış açısıyla, geçmiş iki savaşı değerlendirecek olursak, Trump tarafından şekillendirilecek bir ABD dış politikasının neye benzeyeceğine dair çeşitli emareler buluyoruz. Trump emperyal amaçlarla başlatılan Irak ve Libya’daki savaşların her ikisini de sonradan eleştirmesine rağmen başlangıçta destekliyordu. 2012 yılı eylül ayında Haward Stern ile yaptığı mülakatta kendisine Irak’taki savaşı destekleyip desteklemediğinin sorulması üzerine:  “Evet, sanıyorum öyle ve bu işin doğru yapılmış olmasını dilerdim” diyor. Açıkçası bu yorum belki de şimdiye kadar duyabileceğiniz en sert ve savaş yanlısı yorumlardan biri olsa da, Trump 2003 yılında yaşanan bu savaşa karşı olduğunu halen büyük bir ikiyüzlülükle iddia etmekte. 

MÜDAHALENİN EN BÜYÜK AMİGOSU TRUMP

Batı emperyalizmine karşı olanları endişelendiren asıl durum ise 2011 yılında ‘insani’ müdahale adıyla Libya’da yaşanan ve neredeyse tüm ülkenin yıkımıyla sonuçlanan savaş karşısında Trump’ın aldığı pozisyon. Savaştaki kilit rolü dolayısıyla Clinton eleştirilerin odağında olmasına rağmen müdahalenin en büyük amigosu ve taraftarı Trump’tı. Trump’ın resmi Youtube kanallarından birinde 28 Şubat 2011 tarihinde yapılan bir paylaşımda Trump:

 “Ülkemizin yapmakta olduğu şeye inanamıyorum. Libya’da Kaddafi binlerce insanı öldürüyor, kimse bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu bilmiyor. Ortadoğu’da askerlerimiz var ve bu korkunç katliamları durdurmak için onları kullanmıyoruz… Tarihte yaşanmış olaylarla ilgili konuşursunuz, bu olabilecekler içinde en kötüsü. Şimdi oraya gitmeli ve bu adamı durdurmalıyız, bu sandığımızdan çok daha çabuk ve kolay olacak. Bunu yapmalıyız, oraya gitmeli ve o hayatları kurtarmalıyız. İnsanlar bunu takdir edecektir...” diyor ve devam ediyor. 

“Hayvanlar gibi katledilen bu hayatları kurtarmak için gitmek zorundayız. Yaşananlar korkunç ve bir an önce sona ermek zorunda. Ticari ambargolar gibi çeşitli kararlar alıyoruz. 

Ticari ambargo ile ne yapabilirsiniz? Kaddafi insanları sokak ortasında makineli tüfeklerle katlediyor. Biz bunu insani bir anlayışla yapmalıyız, bir an önce Libya’ya girmeliyiz ve bu adamı derhal kapı dışarı etmeliyiz. Her şey bittikten sonra protestoculara gideriz: ‘Bu arada petrollerinizden bir miktar geri ödeme istiyoruz’ deriz”

Kazananı kim olursa olsun bu yarış sonunda sert ve yıkıcı bir ABD dış politikası görmeye devam edebiliriz. 

Journal-neo.org’tan kısaltarak çeviren:  Tayfun Özgür Yurdadön

Evrensel'i Takip Et