Balyoz davasındaki kumpas iddialarına ilişkin dava görülüyor
Balyoz davasındaki kumpas iddialarına ilişkin dönemin Taraf Gazetesi Yöneticileri Çongar, Altan, Oğur ve Baransu hakim karşısında.

Cansu PİŞKİN
İstanbul
Balyoz davasındaki kumpas iddialarına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında haklarında dava açılan Taraf Gazetesi Yöneticileri Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Yıldıray Oğur ve Mehmet Baransu hakim karşısına çıktı. Davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Duruşmaya 51.5 yıla kadar hapisleri istenen Gazeteciler Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Mehmet Baransu katıldı. Duruşmaya Belçika, İtalya, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya konsolosluklarından temsilciler, Norveç, Almanya, Danimarka, İngiltere PEN, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) temsilcileri, Article 19, Index of Cencorship, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası PEN, Norveç Gazeteciler Birliği temsilcileri katıldı.
276 sayfalık iddianamede, Çongar, Altan ve Oğur’un “Örgüt propagandası”, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma ve hile ile çalma” suçlarından 51 buçuk yıla kadar hapis cezası isteniyor. Gazeteciler Mehmet Baransu ve Tuncay Opçin için de aynı maddelere ek olarak “Terör örgütü kurma ve yönetme” suçlarından 74 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
DURUŞMALAR SEGBİS’LE KAYIT ALTINA ALINACAK
Duruşma iddianamenin özetinin okunmasıyla başladı. Gazeteci Yasemin Çongar’ın Avukatı Veysel Ok, iddianame özetinde esaslı hatalar olduğunu söyledi. Ok, “Özette müvekkilim Yasemin Çongar’ın örgüt yöneticisi olarak yargılanan Tuncay Opçin ile görüştüğü yazıyor. Ancak müvekkilim bu şahısla hiçbir şekilde yüz yüze gelmemiştir. Keza iddianamede de böyle bir bilgi yoktur” diyerek durumun tutanağa geçirilmesini talep etti. Bunun üzerine mahkeme heyeti başkanı, duruşmaların SEGBİS yöntemi ile kayda alınmasına karar verdi.
‘BELGELER BUGÜN GELSE YİNE YAYIMLARIM’
Duruşmada ilk olarak savunma yapan Mehmet Baransu, iddianamenin okunması sırasında hükümeti yıkmaya yönelik ifadenin geçmesi üzerine, “İddianamenin herhangi bir yerinde hükümeti yıkmaya yönelik bir iddia görmedim. İddianamede baştan sona bine yakın doğru olmayan iddia var” dedi. Baransu, iddianamenin hiçbir ekinin kendisine yollanmadığını ifade ederek, “Hakkımda 70 tane dava var. Ben tutuklu muyum esir miyim belli değil. Delilleri bana vermediniz. Ekleri alamıyorum. Savunmamı onları gördükten sonra yapacağım. Savcı Gökalp Kökçü keşke beni çağırsaydı da yalanlarla dolu iddianameyi hazırlamasaydı. Bu iddianamenin sahibi Gökalp Kökçü değil başka biri” diye konuştu. Baransu daha sonra tekrar söz aldığında iddianamenin sahibinin Avukat Hüseyin Ersöz olduğunu iddia etti. Baransu aynı planları bugün gelse yine yayımlayacağını ifade ederek, “Erdoğan ve Abdullah Gül bizim haberimiz vardı dedi haberden sonra. Çağırın o zaman sorun o ses kayıtlarını kim getirdi size. Ben tanık olarak dinlenmelerini isteyeceğim” dedi. Baransu, Balyoz darbe planının ses kayıtlarını dinleyin 15 Temmuz darbe girişiminde yapılanların birebir aynısı” dedi.
‘İDDİANAMEDE İNTİHAL VAR’
Avukat Veysel Ok söz alarak dosyaya Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un bilimsel mütalaasının dahil edilmesini talep etti. Avukat Ok, iddianamede bariz bir şekilde intihal olduğunu söyledi. İddianamenin 46 sayfasının Cumhuriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e ilişkin iddianameden, 10 sayfasının aynı davaya ilişkin mütalaadan, 150 sayfasının da başka bir bilirkişi raporundan alındığını savundu. Avukat Ok, müvekkilleri yönünden sorgu yapılmaksızın derhal beraat kararı verilmesini istedi.
Avukat Hüseyin Ersöz ise, yargılamaya konu belgelerin 1. Ordu Komutanlığından çıkarılmış gerçek olduğunu belirterek, “Sahte dokümanlara gerçek süsü vermek için kullanılmışlardır. Belgelerin 1. Ordu Komutanlığından çıkarılmasında sanıkların dahili bulunmaktadır” diyerek müvekkilleri yönünden duruşmaya katılma talebinde bulundu.
'EGEMEN HAREKAT PLANI BELGESİNİ GÖRMEDİM'
Gazeteci Yasemin Çongar savunmasında, duruşmada okunan iddianame özetinde Tuncay Opçin ile görüştüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, "Kopyala yapıştır bir iddianameden kopyala yapıştır iddianame özeti çıkarılması normal" dedi.
Çongar, Yunanistan’a karşı bir harekât planı olduğu iddia edilen ve yenisi yapıldığından imha edildiği Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nca ifade edilen Egemen Harekât Planı adlı belgeyi, hiçbir zaman görmediğini kaydetti.
'BELGELERİ GAZETECİLİK FAALİYETİ KAPSAMINDA YAYIMLADIK'
Askeri darbe planı yapıldığını düşündüren metinleri, kamuoyunun bilgilenme hakkı ve gazetecilik faaliyeti kapsamında yayımladıklarını ifade eden Çongar'ın savunması şöyle: "Gazeteci Mehmet Baransu Ocak 2010’da Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grubun yedi yıl önce darbe hazırlığı yaptığını düşündüren belgelere ulaştığını benim de o dönem mensubu olduğum gazete yönetimine haber verdi. Gazetenin o dönemki yayın yönetmeni Ahmet Altan ‘Belgeleri getir, bakalım’ dedi. Mehmet Baransu bize gördüğü belgelerden söz ederken, Egemen Harekât Planı’ndan, Yunanistan’a ya da herhangi bir ülkeye karşı herhangi bir savaş ya da savunma planından bahsetmedi.
Egemen Harekât Planı, Taraf gazetesinde hiçbir zaman yayımlanmadı. Taraf’taki darbe planı haberleri sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaya el koyması üzerine, Mehmet Baransu habere kaynaklık eden metinleri ve diğer bazı belgeleri haber kaynağından aldığı bavul içinde tutanakla savcılığa teslim etti. Gazete yönetiminin bavulun içeriğine dokunulmaması konusunda kesin bir kararı vardı; bunu biliyorum. Ancak bavul, Mehmet Baransu tarafından gazeteye getirildiği gün ben orada değildim, dolayısıyla belgelerin asıllarının içinde yer aldığı söylenen bavulu hiç görmedim, o bavulla aynı mekânda hiç bulunmadım. Bu davanın konusu olan o bavuldaki belgeler arasında mıydı değil miydi bilmiyorum."
'İDDİANAMENİN HUKUKİ DAYANAĞI YOK'
İşlendiği söylenen suçlarla ilgili bir tek tanık olmadığını belirten gazeteci Ahmet Altan savunmasında, iddianameyi okumasına rağmen hakkındaki suçlamanın ne olduğunu anlayamadığını söyleyerek, "Eğer bu salonda hakkımdaki suçlamanın ne olduğunu, bu suçlamanın hangi nedene dayandığını anlayan varsa bu gerçeği bana da anlatsın" dedi.
İddianamenin hukuki bir nedene dayanmadığını ifade eden Altan, Taraf Gazetesi’nde, Balyoz Darbesi denilen darbe girişiminin belgelerini yayınladıklarını belirterek, "Bizim yayınladığımız belgelerin 'devlet sırrı' olduğunu iddia ediyorsanız, siz darbe girşiminin planlarının gerçekliğini de kabul ediyorsunuz demektir" diye konuştu.
'AÇIN SES KAYITLARINI DİNLEYİN'
"Devletin anayasal düzenini ortadan kaldırmak üzere hazırlanmış planlar 'devlet sırrı' olamaz" diyen Altan, darbe hazırlamanın suç olduğunu ve bu suçu açığa çıkartmanın gazetecilik görevi olduğunu savundu. Altan, "O belgeleri yayınladığımız için bizi buraya getirdiyseniz derhal bu davayı düşürüp darbe planlarını hazırlayanları yeniden yargılamanız gerekir" dedi. Altan, 'hukuki ve mantıki bir dayanağı bulunmuyor' dediği davanın düşürülmesini talep etti.
Söz konusu belgelerin doğru olduğuna inandığı için yayımladığını ifade eden Altan, "Bugün de doğru olduğuna inanıyorum. İstanbul'un üzerine nasıl ineceklerini anlatıyorlar. Açın dinleyin ses kayıtlarını" dedi.
'KUMPASI ORTAYA ÇIKARMAK İÇİN KAYNAĞIMI SÖYLEDİM'
Yıldıray Oğur da ifadesinde, 19 Ocak 2010 günü Baransu'nun bavulla değil 3 DVD ve CD ile geldiğini ifade ederek, "Bu ses kayıtlarının bir savaş oyunu olduğunu düşünmemiz mümkün değildi. Gerçek siyasi faktörlerin isimleri referans veriliyordu. Bunun devlet sırrı olduğu düşünülemezdi. Biz de planlara bakarak darbe planı olduğuna ikna olduk" dedi. Oğur, habere ortak olmaktan çok dayanışma için imza attıklarını belirterek, "Tuncay Opçin'le tanıştığımda Aktüel dergisinde çalışan bir gazeteciydi. Örgüt üyesi olduğunu düşünmem mümkün değildi" dedi. O dönem Taraf gazetesi kimsenin yapamadığı haberleri yaptığını savunan Oğur, "Aldatılanlar arasında olduğum kumpası ortaya çıkarmak için kaynağımı söyledim. İddianameye delil olsun diye söylemedim. 6 yıldır Tuncay Opçin'le görüşmedim. Aynı davada yargılanmak benim için utançtır. Gezi'den sonra vakit varken ayrıldım gazeteden" diye konuştu.
'KÖTÜ GAZETECİLİK YAPTIM'
"2010 yılında bu örgütün propagandasını yapmak kapısı aralanırsa dışarıda çok az kişi kalır" diyen Oğur, "Keşke sadece seminer kayıtlarından yapsaydık, mağduriyetler yaşanmasaydı.Mağdur olan herkesten gazetecilik dışında bir kastım olmadığını söyleyerek haklarını helal etmelerini istiyorum. Umarım bu kumpası kuranların yargılandığı bir yargılanma olur. Kötü bir gazetecilik yaptım ve kötü gazeteciliğin cezası 54 yılla yargılanmak olmamalı. Üzerime atılı işlemediğim diğer suçlardan beraatimi isterim" diye konuştu.
‘İNTİKAM İÇİN YARGILANIYORUM'
Beraat kararıyla sonuçlanan "Balyoz Planı" davasındaki bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin yargılanan Mehmet Baransu, ''Balyoz, gerçek bir darbe planıdır. 15 Temmuz'da yaşananlara ve sıkıyönetimin nasıl ilan edildiğine bakın. Balyoz'la arasında en ufak farklılık varsa gelin yüzüme tükürün'' dedi. "İntikam için yargılanıyorum" diyen Baransu, "Askeri vesayeti bitirdik diyorlar. Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve ben olmasaydım nah bitirirdiniz" ifadesini kullandı.
İfadelerin ardından kararını açıklayan mahkeme Baransu'nun tutukluluğunun devamına, ifadesi alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 23 Ekim'e ertelendi. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et