2 Eylül 2016 12:02
/
Güncelleme: 11:20

Emine UYAR
İzmir

Kocaeli Üniversitesi’nde aralarında Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Doç. Yücel Demirer, Yar. Doç. Hakan Koçak’ın da olduğu 19 barış imzacısı akademisyen görevinden ihraç edildi. Karaburun Bilim Kongresi’nde ihraç kararını öğrenen akademisyenler gazetemize konuştu.

HİTLER DE TASFİYE OPERASYONU BAŞLATMIŞTI

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu (Kocaeli Üniversitesi):  OHAL kapsamı meselesinin FETÖ operasyonu ile bitme şansı yoktu. Sonuçta Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın başkanlık sistemi için örnek gösterdiği Hitler Almanyası’nda da Hitler, iktidarının ikinci yılında bir üniversite yasası çıkarmıştı. Üniversitedeki öğretim üyeleri eliyle, bir grup öğretim üyesini, Yahudiler, komünistler ve sosyal demokratlar başta olmak üzere tasfiye etmişlerdi. Yine aynı şey yaşanıyor. Dolayısıyla bu ülkede OHAL ile ilgili operasyonları bitirme faaliyetleri Kürtlere, komünistlere, sosyalistlere uzanmadan bitmezdi. Faşizm dediğimiz şey tam da bu. Hiçbir hak ve hukuk tanımadan olağan dışı bir durum ilan ederek her türlü hukuksal sürecin dışına çıkarak kendi hukuklarını işletmeye çalışıyorlar. Ama bu teslim olmak ya da sürecin bitmesi anlamına asla gelmiyor. Bulunduğumuz yerde, kaldığımız yerden yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Bu ülkenin kimse için değil, bizim için var olduğunu herkes biliyor.

BARIŞ İSTEĞİMİZDE DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK

Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu (Kocaeli Üniversitesi): Çok açık bir şekilde bizi üniversiteden dışlamak için 15 Temmuz darbe girişimini bahane etmek ve dolayısı ile bizden kurtulmak istiyorlar. Bugüne kadar öyle bir fırsat geçmediği için şimdi bunu kullanıyorlar. Ama bizim barış isteğimiz ve düşüncemizde bir değişiklik olamayacak. Akademide olsak da olmasak da bunu savunuyoruz. Bir endişemiz yok tekrar üniversiteye döneceğiz. Örneğin emekli olmayı falan düşünmüyorum. Bu çerçevede yürümeye devam edeceğiz.

‘ÜZGÜN DEĞİL ÖFKELİYİZ’

Doç. Dr. Özlem Özkan (Kocaeli Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu): Beklemediğimiz bir karar değildi. Ama bu kararla şunu öğrendik. Artık Türkiye’de akademi ortamında da faşizm somut bir biçimde uygulanmaya başlandı. Biz sadece barış istedik ve bunun bedelini ödediğimizi düşünüyorum. Ben 28 Şubat sürecinde de, Batı Çalışma Grubu tarafından re’sen emekli edilen asker emeklisiyim. Ne büyük bir ironi ki şimdi de Batı Çalışma Grubu tarafından re’sen emekli edilenler tarafından tekrar emekli edildim. Sanırım Türkiye’de komünist olmanın, Kürt dostu olmanın ve barış istemenin bedeli böyle bir şey. Üzgün değil öfkeliyiz. Öfkemizin mücadelemizi büyüteceğini düşünüyorum.

UTANÇ VERİCİ BİR DURUM

Yrd. Doç. Dr. Derya Keskin Demirer (Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü):
Akademi, üniversiteler ve ülkemiz açısından utanç verici bir durum. Biz imzamızın arkasındayız. Barış için imza attık ve hala barışı savunuyoruz. Dünya Barış Günü’nde barış için imza attığımız için üniversitedeki işlerimizden atıldık. Biz üniversitedeki pozisyonlarımız olmasa da, işsiz de olsak mücadeleye devam edeceğiz. Burada bu KHK ile, işten atılmamızda bizim üniversitenin ve rektörün işgüzarlığı var gibi görünüyor. Hazır böyle bir KHK çıkmışken bunları da katalım gibi bir güdüsüyle hareket edilmiş görünüyor.
Yoksa bizi FETÖ ile ilişkilendirmek kadar saçma bir şey olamaz. Üniversiteye geri döneceğimize inanıyorum.

FAŞİZM KELİMESİNİ ERKEN KULLANMIŞIZ

Doç. Dr. Yücel Demirer (Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi): Biz işimize bakacağız. Türkiye karanlık bir dönemden geçiyor. Ben faşizm ve diktatörlük kavramlarını çok erken kullandığımızı, asıl şimdi kullanmamız gereken bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. Biz elimizden geleni yapıp Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin kıyısında, gölgesinde yürümeye devam edeceğiz. Ben çok iyimserim.

CEPHEYİ GENİŞLETMEK ZORUNDAYIZ

Doç. Dr. Gül Köksal (Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi): Bu darbe girişiminin ardından çeşitli okullarda bambaşka şeyler olmaya başlamıştı. Biz Kocaeli Üniversitesi imzacıları olarak bu KHK listesinde 19 kişi olarak yer aldık. Komple okul olarak yer alan tek kurumuz. İlk imzacılara zaten işlemler başlatılmıştı. 21 kişiydik, 2 arkadaşımız sonradan imzasını geri çekti, kalan 19 kişi bu paketin içine sokuldu. Arada YÖK’e gideceğini düşünüyorduk ama bu kadar hızlı bir hareket olacağını düşünmüyorduk. Bunda rektörlüğün çok ciddi bir rolü olduğunu biliyoruz. Temizlik çalışmasında ilk olanlardan olmamıza şaşırmadık. Bundan sonra ülke çapında barışı, eşitliği, özgürlüğü yükselten sesi geliştirmek için daha fazla zamanımız var. Benim öğrencilerle bağımı koparamazlar. Evet, aktif olmayacak, her dönem 150 öğrenci görmeyeceğim belki ama bu koşullarda akademisyenlik yapmanın yolunu geliştireceğiz. Bir de maaşım olmayacak, başka türlü yaşam biçimlerini deneyeceğiz. Başka bir dünya hayal ediyorsak başka yollar denememizin, şimdiye kadar denediğimiz yolları da bütün çıplaklığıyla tartışmamızın zamanıdır bu. Safları sıklaştırmak, cepheyi genişletmek, egolarımızı törpülemek, yan yana gelmenin yollarını geliştirmek zorundayız.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et