03 Eylül 2016 07:04

Sorunun kaynağını aslında biliyoruz

Bir ülke düşünün ki nerden baksak tutarsızlık içinde.

Paylaş

Geçtiğimiz haftalarda Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde, yeni başlayacak eğitim öğretim yılı öncesinde anne ve çocuk iletişiminden, aile içi şiddetin çocuklarımız ve bizler üzerindeki etkilerinden bahsetmek üzere, uzman psikolog bir arkadaşımızın da katılımıyla kadınlarla bir araya geldik. Yaz döneminin sonlarına yaklaşırken biz kadınlar okula yeni başlayan çocuklarımız için neler yapabiliriz? Çocuklarımızla nasıl sağlıklı bir iletişim kurabiliriz? Çocuklarımızın gelişiminde anne-babanın ve bunun yanında sosyal çevre, yaşadığımız toplumun etkileri neler? gibi birçok meseleyi konuştuk.
Uzman psikolog arkadaşımız konuştukça bizler, dertlerimizin, ev içi sorunlarımızın ve ülke gündeminin çocuklarımız üzerindeki etkileri ile ilgili sorular sormaya başladık. Bir kadın arkadaşımız “Benim çocuğumla değil, eşimle iletişim problemim var. Ben eşimle evin içinde ve dışında hiçbir şey konuşamıyorum, konuşmalarımın sonunda her seferinde eşim ya bağırır ya sinirlenir ve bunun sonucunda ya bana ya da eşyalara zarar vermeye başlar. Hiçbir zaman için bir iletişim kuramadım” dedi. Nedenini açıklarken, eşinin evin en küçük çocuğu olduğu ailede erkek olduğu için her istediğinin yapıldığından, isteyip de yapmadıklarında aynı şiddeti anne ve babasına da uyguladığından bahsetti. Anlattıkça çaresizliği gözlerine doluyordu; 6 yaşındaki kızının “Anne biliyorum haklısın, ama lütfen anneciğim babamla tartışma çünkü sana zarar veriyor” dediğini, bunun kendisini çok üzdüğünü anlattı. Belli ki sorununa bir nebze de olsa çözüm bulmak için gelmişti. 
Çocuğunun sorununa değinen bir başka kadın arkadaşımız da evde, hiç konuşmayan bir baba, evlilik bitmesine rağmen mecburiyetten aynı evi paylaşan iki yabancı olduklarını anlatıyor. Aslında, eşiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle çocuğunun içe kapanık olduğunun farkında; yine de “Acaba yanılıyor muyum” diye emin olmak istiyor. 
Biz kadın derneği olarak iyi kötü kadın arkadaşlarımızın hayatlarına dokunmuş olduğumuz için, onların sorunlarının ve problemlerinin nereden kaynaklandığını da biliyoruz. Psikolog arkadaşımız gerekli iletişimi kadınlarımızla sağladıktan sonra yaklaşık bir buçuk saatlik etkinliğimizi bitiriyoruz.
Aslında hayatlarımızı yok etmeye çalışan, bizi yok sayan, çocuklarımızın sağlıklı birer birey olması için tek başına mücadele eden ve bazen bu mücadelede yenik düşen ya da sonuna kadar direnen kadın arkadaşlarımızı gördük. Sorunun kaynağını aslında biliyoruz. Hiçbirimizin çocuğu içe kapanık, asosyal, şiddete meyilli olmak zorunda değil. Ve biliyoruz ki; her gün yaşanan kadın cinayetleri, her gün yaşanan çocuk istismarı ve her gün nereden geleceğini bilmediğimiz bombalar çocuklarımızı da etkiliyor.
Bir ülke düşünün ki nerden baksak tutarsızlık içinde. Eğitimin içinin boşaltıldığı, sorgulamayan, bilimsellikten uzak bireyler yetiştiren bir sistemde nasıl sağlıklı, dengeli, çok yönlü çocuklar yetiştirebiliriz?
Bir ülke düşünün ki; 9 aylık bir bebeğe tecavüz ediliyor. Ve tecavüzcüden çok, haberi yapan muhabire tehdit mesajları atılıyor. 
Ve en kötüsü Antep’te bir kına gecesinde IŞİD’in pençesine düşmüş 14 yaşındaki bir çocuk üzerindeki bombayı kendi yaşıtlarının ortasında patlatıyor. 
Şimdi biz kadınlar nasıl sağlıklı çocuk yetiştirebiliriz? Çocuklarımızla nasıl sağlıklı iletişim kurabiliriz? Ya çocuklarımızı bu koşullara teslim edeceğiz ya da daha çok bir araya gelip barış için, kardeşlik için, özgür bilimsel eğitim için daha çok mücadele edeceğiz. 
Yüksel YILDIZ / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da 'FETÖ/PDY' operasyonlarında 3079 kişi tutuklandı

SONRAKİ HABER

Çin Paris İklim Anlaşması’nı onayladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa