03 Eylül 2016 07:23

Zehra Doğan’a mektup

Katledilen bir halkın çığlığını onu görmeyenlere, duymayanlara anlatmak için haberlerinin yanına resimlerini de iliştirdin.

Paylaş

Elif Ekin SALTIK 
Kafanı dışarı çıkartmanın yasak olduğu, kapının önüne çıktığında, evinin salonunda üzerine kurşunlar, bombalar yağarken tüm korkuları ardında bırakıp sokağa çıkma cesaretini gösterdin sen Zehra. 
Kadınların türlü acılarını tarihe not düştün. İlişkiler kurduğun, haberlerini yaptığın insanların ölümüne tanık olmayı bırak, bir insanın ölümüne tanık olmak kolay değil, sen her türlüsüne tanıklık ettin. Kadınların sadece acı ve zulüm dolu haberlerini yapmak da hiç kolay değil.
Resim eğitimi aldığını biliyoruz. Haber yapmanın, tanıklıklarını yazmanın yetmediği yerlerde çizim yetişti imdadına. Katledilen bir halkın çığlığını onu görmeyenlere, duymayanlara anlatmak için haberlerinin yanına resimlerini de iliştirdin. 90’lı yıllarda savaşın ortasında doğmuştun. Haberciliğinde de 90’lı yılları, kadınların acılarını yazdın. IŞİD’in esiri olan Êzidî kadınları anlattın. Yaptığın haberlerle birlikte çizdiğin resimler, yaşananların iliklerimize kadar işlemesine neden oldu. Bedeni 7 gün boyunca sokağın ortasında kalan Taybet anayı çizdin; annesinin kucağında katledilen ve morgda yer olmadığı için başka bir cenazenin kucağında yer bulan Miray bebeği... 
Sen haberlerin ve resimlerin gerekçe gösterilerek tutuklandın. Senin gibi bir sürü gazeteci de sadece haber yaptığı için bugün cezaevinde. 
Kolay değildir içeride olmak, ama dışarıda olmak da hiç kolay değil Zehra. Her gün çocuklar ölüyor. Patlatılan bombalar her gün savaşın hiçbir şekilde tarafı olmayan çocukları vuruyor. Ve çocuklar ölürken insanlar sessiz kalıyor Zehra. 
Her gün kadınlar öldürülüyor. Analar evlatlarının dönüş yolunu bekliyor, hiç olmazsa bir mezarı olsun diye kemiklerini istiyor. 90’larda, çocukluğumuzda ne yaşıyorsak bugün de aynısını yaşamaya devam ediyoruz Zehra. Şimdi daha vahşi, daha kanlı... Tüm bu yaşadıklarımızın, gördüklerimizin yanında ısrarla barış demeye devam ediyoruz ama. Yanı başımızda patlayan bombalara, kafamızın üstünden geçen kurşunlara rağmen, üzerimize sıçrayan kana rağmen barış diyoruz. 
Biliyorum, şimdi sen de barışı konuşuyorsundur yanı başındaki kadınlarla. Özgürlüğü konuşuyorsundur. Özgür olduğunda, yine haber peşinde koşacağını, kara gözlü kahramanın Metin gibi ‘Bu habere ben gitmeliyim’ diyerek habere çıkacağın anı anlatıyorsundur. Gökyüzü çok yakın sana Zehra, başını umutla kaldırman yeter. Özgür olduğun, tüm arkadaşlarımızın özgür olduğu ve çok geçmeden barışın kapımızı çaldığı günlerde görüşmek umuduyla...

(Zehra Doğan, Kürt illerindeki sokağa çıkma yasaklarının ilk başladığı yer olan Cizre’de haberlerinin yanı sıra çizdiği resimlerle de savaşın kadın yüzünü göstermişti bize. Temmuzdan beri Mardin E Tipi Kadın Cezaevinde tutuklu...)

ÖNCEKİ HABER

FIFA, UEFA Başkanlığı için 3 adayı onayladı

SONRAKİ HABER

A. Ü. Akademisyenleri, arkadaşlarına sahip çıktı 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa