Lüks bu binalar!
Kartal Belediyesi’nden gelen görevli ve Sosyal Yardımlaşma İl Müdürlüğü’nden gelen görevlinin de ortak tepkisiydi başlıkta söylenen sözcükler.
Annemle babamın yaşadıkları eve geldiler keşif için… İlk yorumları “Biz fakir fukaraya yardım ediyoruz. Burası lüks bir site, yardım almanız zor” oldu. Aynı şekilde belediyeden gelen görevli de ‘kişisel bakım hizmetinin’ yoksul ailelere verildiğinin altını çizdi… Yoksulluk nedir? 1400 TL aylık alan biri zengin midir?
Hülya ÖZDEMİR
Kartal Belediyesi’nden gelen görevli ve Sosyal Yardımlaşma İl Müdürlüğü’nden gelen görevlinin de ortak tepkisiydi başlıkta söylenen sözcükler.
Hâlbuki 1974 yılında “İşçi Yapı Kooperatifi” olarak yapılmıştı oturduğumuz evler. 99’da ağır bir depremin ve 40 seneyi aşkın zamanın inanılmaz yükleriyle doluydu. Tüm yaşanmışlıklarıyla zamana direnip içinde oturan yoksul ailelerin barınağı olmaya çalışıyorlardı. Ta ki “Kentsel Dönüşüm” adı altında, “lüks binalara” çevrilesiye kadar. Mahalle yaşamı, komşuluk ilişkileri ve hala yardımlaşmanın yaşanabildiği bu “modern çağda” tarihi içinde barındırıyorlardı. Nice darbeler görmüş, içinde mutlu ve hüzünlü günler yaşanmıştı.
Neden mi anlattım bunları? Çünkü şu anda ‘lüks’ denen bu binalardaki dairelerden birinde 1400 TL emekli aylığı ile geçinmeye çalışan biri yatalak, iki kişi yaşamaya çalışıyor.
SEVİNELİM Mİ, ÜZÜLELİM Mİ?
2010 yılında babamın felç geçirmesi ile değişti bir anda yaşadığımız günler. 81 yaşında olan annem ona bakmaya çalışıyordu iyi kötü. Babam evin içinde yürüyor, en azından kendi bir takım ihtiyaçlarını giderebiliyordu. Altı ay önce yeniden felç geçirmesi ile birlikte artık bakımı iyice zorlaştı. Bakım yükü olanca ağırlığı ile tamamen annemin omuzlarına çöktü…
Bugüne kadar ne belediyeden ne de sosyal yardımlaşmadan bir yardım talep etmedik. “Evde bakım parası” denen yardımı almaya çalıştığımızda da hep emekli aylıkları belirlenen limitin 20-40 TL üstünde kaldığı için müracaat dahi edemedik. “Ekonominin düzlükte” olduğu hükümet tarafından anlatılıp durulduğu bugünlerde, ailemin aylığı ilk kez belirtilen limitin 100 TL altında kaldı. Sevinelim mi, üzülelim mi?
EVDE BAKIM PARASI MARATONU
Böyle olunca biz de başvurumuzu yapıp bir bakıcı yardımıyla annemin yükünü bir nebze de olsun hafifletelim istedik. Başvuru maratonumuz böylece başladı…
Tamamen yatağa bağımlı olan babamı, devlet hastanesinden almamızı istedikleri ağır engelli raporu için taşıdık hastaneye. Yatarken dahi ıstırap içinde olan babama anlattık durumu. Sesini çıkarmamaya çalıştığı ve yorulduğu her halinden belliydi. Yüzde 89 engelli olarak çıktığı raporu aldık sonunda.
Bununla bitmedi tabii… Bu kez SGK’dan maaş dökümü için düştük yollara. Annemin hiç çalışma hayatı olmamasına rağmen ne onunkini ne de babamınkini vermediler. Kişinin kendisi gelmesi gerekiyormuş! Yatalak ve evden çıkamadığını ısrarla söylememize rağmen alamadık. Babam için vekâleti olan annemin de gelmesini istediler. Ertesi gün yeniden Kaynarca yolundaydık; bu sefer, 81 yaşın getirdiği tüm yorgunluğuyla annemle beraber… İki dakikada aldık dökümleri. Ama annem çıktığında “Ben imza atmadım, boyumu görmeye mi çağırdılar!” diye eve gidesiye söylendi durdu.
İMZALAR... KEŞİFLER…
Sıra geldi belediyeye, tapu kaydı çıkarmaya… Kurumlar arası dolaşmamız on günümüzü aldı. Ve bütün kurumlarda (aklınıza hangisi gelirse) “İnceleme yapılmasına izin veriyorum” diye imza attırmak durumunda kaldık ikisine de. “İstemez bu yardım!” diye tutturdular bu sefer, çünkü babamın vesikalık son çekilmiş fotoğrafını da istediklerinde ikisinin de sabrı kalmamıştı artık.
Tamamladık evrakları sonunda. Bu kez keşif faslı başladı. Annemle babamın yaşadıkları eve geldiler keşif için… İlk yorumları “Biz fakir fukaraya yardım ediyoruz. Burası lüks bir site, yardım almanız zor” oldu. Aynı şekilde belediyeden gelen görevli de ‘kişisel bakım hizmetinin’ yoksul ailelere verildiğinin altını çizdi… Yoksulluk nedir? 1400 TL aylık alan biri zengin midir? Belediye sonunda bu hizmeti vermeyi kabul etti, diğer yardım için hala cevap bekliyoruz…
Ülkede her gün insanlar canını kaybederken, sınır içi, sınır dışı operasyonlar sürerken, demokrasinin sadece adının kaldığı, hukuk ve adalet kişiye göre değişirken, on binlerce aile yoksulluk içinde kıvranırken bunu ne önemi var denebilir. Fakat sosyal devlet olabilmenin bir olgusu da yaşlı ve engelli bakımının sağlanabilmesidir. Eğer hala “sosyal devlet” olabilme özelliği taşıyorsak tabii…