Batıktan 12'nci yüzyıl yemek tabağı takımları çıktı
Doğu Roma dönemine ait dünyanın en zengin tabak batıklarından biri, Antalya Adrasan'da bulundu.
Antalya'nın Kumluca İlçesi'ne bağlı Adrasan Mahallesi'nde 2014 yılında Antalya Müzesi Müdürü Mustafa Demirel başkanlığında Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Doç. Dr. Harun Özdaş ile Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı'ndan Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz'in bilimsel danışmanlıklarında başlayan Doğu Roma Dönemi tabak batığı sualtı kazılarının 2016 yılı çalışmaları tamamlandı. Ana yükü tabak olan ve M.S. 12 yüzyıl Doğu Roma dönemine tarihlendirilen batıktan çıkarılan eserlerin tuzdan arındırma ve onarım işlemleri Antalya Müzesi Müdürlüğü'ndeki laboratuvarlarda sürdürülürken, sualtından çıkarılan tabakların Antalya Müzesi'nde sergileneceği belirtildi.
‘İKİ AYRI ATÖLYEDEN TABAK YÜKLENMİŞ’
Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, Adrasan'daki tabak batığının 15 metreden başlayarak 20 metreye kadar dağılmış bir batık olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Öniz, "Muhtemelen 12'nci yüzyıla ait. Gemiye iki ayrı tabak atölyesinden tabaklar yüklemiş. Bu atölyelerin nerelerde olduğunu bilmiyoruz. 2 ayrı tabak atölyesi diyorum çünkü tabaklarda iki ayrı teknik var. Biri tabak formu verildikten sonra fırınlama aşamasından önce üzeri kazınarak olağanüstü motifler yapılmış, diğeri ise tabaklar fırınlandıktan sonra üzerine boyayla desen yapılmış" dedi.
‘GÜNÜMÜZDEKİ YEMEK TABAK TAKIMI DOĞU ROMA'DA DA VAR’
Farklı boyutlarda ama aynı desenlerde tabaklar tespit edildiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Öniz, "Aynı desende beş ayrı tabak var. İç içe farklı boyutlarda ama aynı desenlerde tabaklar. Yemek takımının günümüzden 900 sene önce var olduğunu görüyoruz. Anlıyoruz ki hanımlar 900 senedir tabak takımlarının bozulmamasına dikkat etmiş" diye konuştu.
Geminin içinin tamamen tabak dolu olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Öniz, tabakları denizin dibinde kayalıkların altında istif halinde bulduklarını kaydetti. Tabakların çoğunun kırılmış olduğunu, bir bölümünün ise insanlar tarafından alındığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Öniz, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kazı izni vermesinin nedeninin, insanların dalabileceği derinlikteki eserlerin kurtarılması olduğuna dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Öniz, Antalya ve Mersin kıyılarında başka tabak batıkları olduğunu, bunların çok derinlerde olduğuna dikkat çekti.
‘GEMİ KAPTANI GÜVENLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜŞ OLMALI’
Geminin seyir halindeyken muhtemelen bir fırtınaya yakalandığının düşünüldüğünü anlatan Yrd. Doç. Dr. Öniz, "Batığın bulunduğu bölge, fırtınalardan sığınılacak bir liman görünümünde ancak bu yerlere yalancı liman denir. Çünkü siz buraya bakınca liman görünümünde. Fırtınayı kestiğini zannediyorsunuz. Muhtemelen geminin kaptanı buranın güvenli olduğunu zannedip demir atıyor, fakat rüzgar kesilse de akıntı kesilmiyor ve gemi kayalara çarparak batıyor. Gemi batarken parçalanıyor" dedi.
‘GEMİNİN AHŞABINA HENÜZ ULAŞAMADIK’
2014 yılından bu yana sürdürülen sualtı kazı çalışmalarında henüz geminin ahşabına ulaşılamadığını da anlatan Yrd. Doç. Dr. Öniz, "Teredo Navalis adlı bir kurt cinsi var Akdeniz'de ve ahşabı yiyor. Genellikle yüzeye yakın derinliklerde ve toprağın çok fazla altında kalmamışsa bu ahşap kurdu ahşabı yok ediyor. Bu Akdeniz'de yaşayan bir canlı. Mesela Baltık Denizi'nde böyle bir canlı yaşamadığı için Baltık'taki batıkları bütün olarak bulabiliyorsunuz" diye konuştu.
‘İLK KAZI ÇALIŞMALARINDA BİR SAĞLAM TABAK’
2014'te ilk kazı çalışmalarında bir tane tek sağlam tabak bulabildiklerini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, ilk sene dalış yaptıklarında yüzeydeki tabakların kırık olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Belli ki birileri çekiçle, keskiyle falan girmişler. Kayalara kaynamış tabakları çıkartırken kırmışlar. Bu nedenle pek bir şey bulabileceğimizden ümidi kesmiştik. Derken bir kayanın altında sağlam, tüm renkleriyle çok güzel bir tabak bulduk. Çok mutlu olduk. Üzerindeki desenler bizi hayrete düşürdü. Sonra batık devam ettikçe, tabakların üzerindeki motifler, her bir tabakta ayrıca şaşırttı bizi. Döneme özgü motifler, balık desenleri, çiçek desenleri var. Kazıma tekniği ile yapılanlardaki işçilik bizi çok etkiledi. Hepsi 800-900 yaşındaydı."
‘DÜNYADA KAZISI YAPILAN EN BÜYÜK BATIK’
Batığın bulunduğu kıyının Doğu Roma İmparatorluğu kıyıları içerisinde bir nokta olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Öniz, bugüne kadar bu kadar çok tabağın nadir bulunduğunu belirtti. Yunanistan'da da bir tabak batığı kazısı yapıldığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Öniz, Adrasan'daki tabak batığının, dünyanın en zengin birkaç tabak batığından biri olduğuna dikkat çekti.
TABAKLAR TUZDAN ARINDIRILIYOR
Tam formda 100, kırık olarak 300 tabak çıkarıldığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Öniz, Antalya Müzesi'ndeki Koruma ve Onarım Laboratuvarı'nın önemine vurgu yaptı. Amfora, tabak gibi seramik malzemelerin içerisinde mikro boşluklar olduğunu, tuzun bunların içerisine yerleştiğini ve tabağın direkt olarak güneş altına konulması durumunda tuzun sıcakta şişerek eseri parçaladığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Öniz, batıktan çıkarılan tabakların aylar süren bir tuzdan arındırma sürecinden sonra sergilenmeye hazır hale geleceğini ifade etti.
ANTALYA MÜZESİ'NDE SERGİLENECEK
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün batığın bulunduğu alanı korunması için 10 yıl önce dalışa yasak saha ilan ettiğini de aktaran Yrd. Doç. Dr. Öniz, şunları söyledi:
"10 yıldır korunmaktaydı ama bir koyda olduğu için korumak ne kadar mümkün? Belki de biz dalışa yasak saha ilan ettikten sonra da birileri gelip dalış yapmış olabilirdi. Çalışmayı 2017'de bitirmeyi planlıyoruz. Sonra bu eserler Antalya Müzesi'nde sergilenecek. Antalya Müzesi bu konuda uzman müzeye dönüşecek." (DHA)