Gitar kursuna gitmeyi isterdim şu yaşımda, anne olmayı değil
Bir şenlik vardı, davulcu abi olanca gücü ile vuruyordu davuluna, üzerimde de güzel bir gelinlik.
Yaren ÖZDEN
Yaşanamamış bir çocukluk, başlamadan bitmiş bir gençlik ve içinde ukde kalan hayallerden ibaret bir yaşam… Bu manzara ne yazık ki alışık olmadığımız bir manzara değil. İş yerlerimizde, yaşadığımız mahallelerde kısacası içinde barındığımız coğrafyanın her köşesinde, aynı manzaranın türevleri karşımıza çıkıyor... Ve toplum tarafından kabullenilmiş bir halde bu manzara gencecik insanların, yeni yeni filizlenen masmavi hayallerin üzerine tüm karanlığını beraberinde getirerek çöküyor. Renkler gitgide soluklaşıyor, artık bambaşka bir rolde, hayal kurmaya pek de vakit ayıramayarak tamamen farklı bir hayata uyanıyorsun...
15’inde evlendirilmiş, 16’sında iş hayatına atılmış, 17’sinde anne olmuş, bugün 19 yaşında genç bir kadın işçi, bu manzaradan payına düşeni, hayallerinden koparılıp alınışını kendi cümleleriyle anlatacak bize:
KIZ ÇOCUĞU; FAZLADAN BİR TABAK
Görücü geldiği zamanlar, ben daha oyun oynamaya doyamamıştım, liseye gidebilmek için gece gündüz babama yalvarıyordum. Ne olduğunu anlayamadan annemin gözyaşları ile çıktım büyüdüğüm evden. Bir şenlik vardı, davulcu abi olanca gücü ile vuruyordu davuluna, üzerimde de güzel bir gelinlik.
Oysa ben sadece iki sene evvel amcamın düğününde gelinlik giymek istemiştim; düğünlerde gelinlik giyince prenses gibi hissediyor insan. Annem ‘Büyüdün artık, bu yaşta düğünlerde gelinlik giyilmez. Çocuk musun sen’ diye çıkışmıştı o zaman; bir şey demeyip surat asmıştım.
Sonraları kafamın içinde onlarca kez cevaplamışımdır bu soruyu: Evet anne ben çocuktum. Fark ettim ki kız çocuğu bir süre sonra fazladan bir tabak olarak görülüyor baba evinde. Bunu düşündükçe insanın içi parçalanıyor.
Sokakta oyun oynadığım arkadaşlarım liseye geçmişti o yıl; benim de liseye gitmem gerekiyordu. Ama lisedeki arkadaşlıkları o ortamı merak etmekle kaldım...
İşyerinde bazı ablalar, “Erken evlenmekle iyi yapmışsın. Ne güzel bak, genç anne olmuşsun. Belli yaştan sonra çocuğa bakılmıyor” gibisinden konuşup evliliğimi tasvip ediyorlar ama söylediklerine hiçbir şekilde katılmıyorum. Evet, çocuğum hayata tutunma sebebim belki, ama ben bu yaşlarımı daha farklı hayal ederdim, daha farklı olmasını isterdim, hala daha kabul edemiyorum. Bu durumu kimseyle de paylaşamıyorum çünkü onlara göre gayet normal. Oysa ben gitar kursuna gitmek, arkadaşlarımla gezmek isterdim şu yaşımda, anne olmayı değil. Akranlarımın birçoğu geleceğini kurmanın tatlı telaşıyla ya üniversitede ya da dershanelerde. Hayatın onlara ne sunacağını bilmiyorlar ve iyi koşullarda yaşamak için çabalıyorlar. Bense geleceğime baktığımda anneannelik, olursa emeklilik görüyorum.