14 Eylül 2016 00:54

OHAL kararnameleri Anayasa ve hukuka aykırıdır

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eski Aksaray Şube Başkanı Av. Songül Beydilli OHAL kararnamelerinin hukuksal yönünü inceledi.

Paylaş

Yaşanan darbe girişimin ardından; Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) kararı alınmış ve bu karar, TBMM’de onaylanmıştır. OHAL ilanından sonra hükümet; Avrupa Konseyine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesini askıya aldığını bildirmiş ve bugüne kadar, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan 667-668-669-670-671-672-673 ve 674 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Siyasi iktidar, darbeyi savuşturmak bahanesiyle bir karşı darbeye girişmiş durumdadır. Hedefinde, darbeyi yapanlardan çok; olağan koşullarda başaramadığı, başta iş güvencesi olmak üzere emekçilerin haklarını yok etmek, kamuda siyasal kadrolaşmayı tamamlamak ve bu amacı önünde engel olarak gördükleri bulunmaktadır. Bunun için, muhalifler ve sendikal demokratik örgütler, suçlu-suç örgütü gibi gösterilerek, tasfiye edilmek istenmektedir. 

Hükümet, 80 bine yakın kişinin görevine son vermekle yetinmemiştir. KHK’lerle, “Kamu görevi sona erdirilen personele ait kadro ve pozisyonlara, Bütçe Kanunu ve diğer mevzuattaki kısıtlamalara tabi olmaksızın Bakanlar Kurulunca belirlenecek sayıda kadro ve pozisyon için atama yapılabilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Böylece hükümet, işten attıklarının yerine; hiçbir yasal mevzuata, kurala uymadan atamalar yaparak; kamu kurumlarına,  kamuya değil, siyasi iktidara hizmet edecek ve tam biat edecek kadroları  yerleştirmeyi amaçlamaktadır. 

Başbakanın doğu ve güneydoğuda PKK ile irtibatlı olduğu iddiasıyla, 14 bin öğretmenin açığa alınacağını açıklamasının ardından; yaklaşık 10 bini Eğitim Sen’li olmak üzere, 11 bin 500 öğretmen, sendikal eylemleri nedeniyle ve asılsız suçlamalarla açığa alınmıştır. Bir yandan da, başta HDP’li  belediyeler olmak üzere, kayyım atamasıyla, halk  iradesi yok sayılarak, provokasyonlara zemin hazırlanmıştır. Böylece  emekçiler bölünerek, başta KESK olmak üzere, örgütlenme ve mücadele zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bu arada ülkemiz, Suriye bataklığına da hızla sürüklenmektedir. 

Neredeyse, nefes alışımızın bile KHK’lerle, iktidarın iki dudağı arasında olduğu; yaşamımızın her alanının, iktidar eliyle dizayn edilmek istendiği günlerden geçiyoruz. Ve bugün, hukuksal mücadele alanını da ihmal etmeden; daha çok dayanışma örgütlenmeye ve mücadeleye ihtiyaç var. 

KHK’LERLE  DARBE FIRSATA ÇEVRİLMEKTEDİR!

KHK’lerle, amaç olarak; “Darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esaslarını belirlemek” gösterilmiştir. Ancak, bu amaca hizmet etmeyen ve suçta-cezada kanunilik ve şahsilik ilkelerine aykırı, adil yargılanma, savunma, kişi güvenliği ve özgürlüğü, mülkiyet hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler ile, seyahat özgürlüğü, haberleşme ve özel hayatın gizliliği hakkı, işkence yasağını ihlal eden birçok düzenleme yapılmış ve uygulanmaya başlanmıştır. On binlerce kişinin görev ve işine son verilmiş, meslekten çıkarma cezaları verilmiştir.

GÜVENLİK-ÖZGÜRLÜK, CEZADA ŞAHSİLİK VE MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLMEKTEDİR!

İdarelere, yetkisi olmadığı halde, mahkeme kararına dayanmadan; kamu görevlilerinin kişisel verilerinin paylaşılması ve telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespitini istemek yetkisi verilmiştir. Anayasa’da tanımlanan kişi güvenliği-özgürlüğü, haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliği kuralları ihlal edilmiştir. Hakkında soruşturma yürütülenlerin mal varlığına, suç gelirinden elde edilip-edilmediğine bakılmaksızın Anayasa’ya aykırı olarak el konulmuş; ailece cezalandırılarak, eşlerinin pasaportları da iptal edilmiştir.

“OHAL ilanıyla, TBMM’de onaylanarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve kanun hükümleri geçersiz hale gelmiş değildir! Hükümetin temel hak ve özgürlükleri tümden askıya alabilme, çıkaracağı KHK’lerle, tüm konularda, istediği gibi düzenlemeler yapma yetkisi bulunmamaktadır.”

KHK’LERİN SINIRI BELLİ

ANAYASANIN 121. maddesi olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, KHK çıkarılabileceğini düzenlemiş ve sınırı belirlemiştir. Anayasa’nın 90. maddesi gereğince devletin uymakla yükümlü olduğu AHİS’nin 15. maddesi, “Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alınabileceğini ve bu durumda dahi, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında, 2. maddede belirtilen yaşam hakkının, 3. maddede belirtilen işkence yasağının, 4. maddenin 1. fıkrasında belirtilen köle ve kul halinde tutulma yasağının ve 7. maddede tanımlanan cezaların yasallığı (Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada  uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez) hükümleri ve söz konusu hakların ihlal edilemeyeceğini ve sözleşmeye  aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her devletin, Avrupa Konseyi genel sekreterine konu hakkında tam bilgi vereceğini düzenlemiştir. AHİM kararları ile de, OHAL uygulamasının sınırları belirlenmiştir. Ör: (Aksoy/Türkiye kararı) ( 1 Temmuz 1961 tarihli Lawless/İrlanda (no. 3) kararı, “20 Aralık 2004 tarihli Makaratzis/Yunanistan kararı (Büyük Daire) , 24 Şubat 2005 tarihli Isayeva/Rusya ve Isayeva ve Diğerleri/Rusya kararları ve 24 Mart 2011 tarihli Giuliani ve Gaggio/İtalya kararı (Büyük Daire) .Sözleşme’nin 3. maddesi (işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı ceza ya da muamele yasağı )

Anayasa Mahkemesinin, 10.1.1991  tarih ve 1990/25 E-1991/1 K sayılı kararı ile de; olağanüstü halin gerekli kıldığı konular dışında, olağanüstü hale neden olan koşulları bertaraf edecek ölçüyü ve bu amaca hizmet etme niteliğini aşan düzenlemelerin, hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna hükmedilmiştir. 

30 GÜN İÇİNDE TBMM ONAYINDAN GEÇMEYEN KHK’LERİN BAĞLAYICILIĞI KALMAMIŞTIR! 

ANAYASA’nın 121. maddesi ile, “OHAL  süresince, cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul, iç tüzükte belirlenir” şeklindeki düzenlemeyle, olağanüstü hal durumunda çıkarılacak KHK’lerin konusu “olağanüstü halin gerekli kıldığı konular”la sınırlamış, geçerlilik ve bağlayıcılık kazanması için, TBMM’nin onay sürecinden geçmesi koşulu getirilmiş ve onay süreci açıklanmıştır. Buna göre,  TBMM iç tüzüğü madde 128 gereğince, söz konusu KHK’ler, ivedilikle en geç 30 gün içinde görüşülür ve karara bağlanır.”

Ancak, OHAL KHK’lerinin hiçbiri, Resmi Gazete’de yayımlandığı aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulmadığı gibi, 667, 668, 669 sayılı KHK’ler, Resmi Gazetede yayımlandıkları günün ardından 30 günden fazla zaman geçtiği halde, TBMM’de görüşülüp onaylanmamıştır.  Nitekim, 10.1.1991 tarih ve 1990/25 Esas 1991/1 Karar Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı ile; “Onay” kamu hukukunda işlemi tamamlayan, işlemi gerçekleştiren bir olaydır. Onaydan önce yönetsel işlem meydana gelmez ve geçerlilik kazanmaz. Anayasa’nın 121. maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Çıkartılan KHK’lerin kararlaştırılmaları öncesinde TBMM’nin bir rolü ve katkısı olmadığı için, yürürlüğe konduktan sonra, artık TBMM’nin kesin onayına gereksinim vardır” gerekçesi ile, OHAL KHK’lerin kararlaştırılıp yayımlanmasından sonra TBMM’nin iradesinin, devreye sokulmaması durumunda, KHK’lerin yasa hükmünde ve bağlayıcı olma niteliği kazanamayacağına, bu nedenlerle “TBMM’nin onayına sunulur” esası getirildiğine hükmedilmiştir. Bu durumda, Anayasa’nın 121. maddesi gereğince, süresi geçtiği halde TBMM’de onaylanmayan KHK’lerin bağlayıcılığı bulunmamaktadır, yok hükmündedir. Sonraki tarihlerde çıkarılmış olan ve çıkacak olan KHK’ler için de, ilerleyen tarihlerde aynı akıbet geçerli olacaktır.

ANAYASAYA MAHKEMESİNE BAŞVURU YOLU AÇIKTIR! 

Her ne kadar, Anayasa’nın 148. maddesi ile, “olağanüstü hallerde çıkarılan KHK’lerin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağı” düzenlenmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 10.1.1991 tarih ve 1990/25 Esas 1991/1 Karar sayılı kararı ile; “OHAL KHK”nin ve çeşitli hükümlerinin iptali için açılan davada, Anayasa’nın 121. maddesinin 3. fıkrasındaki amacı gerçekleştirmek için öngörülmüş olmasına karşın, bu amacın zorunlu veya gerekli kıldığından çok fazla sınırlamalar getirildiği, amaç ve sınırlama orantısının ortadan kaldırıldığı ve TBMM tarafından onaylanmadığı gerekçeleriyle, 9.5.1990 günlü, 424 sayılı OHAL KHK’sinin iptaline karar vermiştir.  

KHK’lerle yapılan düzenlemeler; darbeyi önleme amacını, zaruretini, tedbir niteliğini, darbe teşebbüsünü bertaraf etmeyi gerektiren oran ve ölçüleri aşan, kalıcı sonuçlar doğuran (göreve son vermeler bu niteliktedir), darbeyi bertaraf etmek amacına hizmet  etmeyen, ilgisiz birçok konuda sonuç doğuran hükümler barındırmaktadır. OHAL KHK’leri yukarıda açıklanan (AYM, E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991) karardan da anlaşılacağı üzere, bu yönü ile de Anayasa Mahkemesinin denetimine açıktır.

Anayasa Mahkemesi kararında; “Anayasanın 13. maddesinin gerekçesinde; ‘hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında öngörülen’ nedenlerin belli amaçlara yönelik bulunduğu; ancak bu amaçları gerçekleştirmek için bu nedenlerin öngörüldüğünü” vurgulamaktadır. Öngörülen amaçlar, nedenler bahane edilerek, başka bir amaca ulaşmak için hak ve hürriyetler sınırlanmayacak; yahut meşru amaç güdülerek sınırlanmış olsalar bile, getirilen sınırlama bu amacın zorunlu, yahut gerekli kıldığından fazla olmayacaktır. Diğer bir deyimle, amaç ve sınırlama orantısı her halde korunacaktır” denilmektedir. Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanacağını ve bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmayacağı. ‘Ezcümle, hak ve hürriyetlerin durdurulması yahut bunlar için öngörülen güvencelere aykırı tedbirler getirilmesinde ‘Durumun gerektirdiği ölçü içinde kalınacak’ yani ‘istisna’ da orantı korunacak; aynı zamanda, hak ve hürriyetlere getirilecek ‘istisnalar’ uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal etmeyecektir. Diğer bir deyimle, ‘Amaç ve sınırlama orantısı her halde korunacaktır’ denilmektedir” gerekçeleriyle iptal kararı vermiştir. 

Ancak bu başvuruyu yapmaya yetkisi olanlar; Cumhurbaşkanı, iktidar ve ana muhalefet partisi ve Meclisin 1/5’idir. 

GÖREVDEN ALMA KHK’Sİ

667 Sayılı KHK’niğn 3. maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4. maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dahil), ekli listede yer alan kişilerin, meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verildiği ve Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte kararların, tebliğ edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Anılan maddelerde, görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır.  

Daha  sonra çıkarılmış olan KHK hükümleri ile de; ekli listelerde yer alanların meslekten çıkarılmasına, memuriyetine ve işine son verilmesi kararlaştırılmıştır. KHK hükümleri ile, “Kararlara karşı ilgili kanunlarda yer alan hükümler uyarınca itiraz edilmesi veya yeniden inceleme talebinde bulunulması üzerine verilen kararların da Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı” düzenlenmiştir.

Yarın: OHAL KHK’leri ile kalıcı sonuçlara neden olacak düzenlemeler yapılamaz!

ÖNCEKİ HABER

Fabrika ve ölümün aynı anlama geldiği ülke

SONRAKİ HABER

Tersane işçisi: Keşke barış gemileri yapsaydık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa