18 Eylül 2016 05:57

Kürt sorununun kaynağı devlet ve yeni icraatı kayyım!

Gazeteci İbrahim Aslan hükümetin belediyelere atadığı kayyımın temel nedenlerini yazdı.

Paylaş

İbrahim ASLAN

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana devletin temel aldığı tekçilik anlayışı (Türk/Sunni), bütün sorunların kaynağı oldu ve olmaya devam ediyor. Katliamların, yok saymaların, hiçleştirmelerin, farklı etnik grupları ve inançları ötekileştirmenin zeminini bu tekçilik anlayışı oluşturuyor. Gerek seçimler gerek ise darbeler yoluyla devletin devamlılığı için iktidar yapılan tüm güçler, bu tekçilik zihniyetinden taviz vermeden icraatlarını sürdürüyor. 
14 yıllık AKP iktidarı dönemi de devletin tekçilik anlayışını temel alan ancak bir dönem “demokrasicilik” adı altında çeşitli yanılsamalar yaratan bir süreç işletildi. “Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı, AB süreci, darbelerle hesaplaşıyoruz” gibi süreçler, toplumda Türkiye’nin kuruluş dönemindeki temel referanslarından uzaklaştığı algısını yarattı. Hatta çeşitli sol çevreler ve Kürt hareketi de zaman zaman bu algıya kapıldı ve Türkiye’nin temel sorunlarının AKP iktidarı ile birlikte bir nebze de olsa çözülebileceği görüşünü sık sık dile getirmeye başladı. 
Şu an içinde bulunulan durum ise, AKP’nin ya da diğer adıyla devlet zihniyetin, tünelin ucunda gösterdiği ışığın ışık değil daha karanlık bir süreç olduğunu gözler önüne serdi. Kürt sorunundan Alevi sorununa, Roman yurttaşların sorunlarından demokrasi sorununa, işçi ve emekçilerin sorunlarına kadar Türkiye’nin en temel sorunlarının çözümünde; AKP’nin 14 yıllık iktidarı döneminde bir arpa boyu dahi yol alınmadığı ortaya çıktı. Yaklaşık 13 yıl boyunca devlet iktidarını paylaşan kliklerin (AKP/Cemaat) arasındaki çatışma, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası AKP’nin ulusalcılarla ittifakı ve işletilen yeni süreç, devletin aynı devlet olduğunu hâlâ “Yaşasın Tekçilik” şarkısını avazı çıktığı kadar çığırdığını gösterdi.
Devlet zihniyetinin bu 90 yıllık gerçekliği bugün yaşadığımız sorunların temelidir. 24’ü Demokratik Bölgeler Partili, 28 belediyeye kayyım atanması yaşadığımız güncel bir sorundur. AKP’nin diğer ismiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli “milli irade, milli irade, seçilmişler, seçilmişler” açıklamalarına rağmen, Kürtler söz konusu olduğunda “DÜN DÜNDÜR BUGÜN BÜGÜNDÜR” sözünü devlet nezdinde bir daha özetleyerek, toplumun önüne koymuştur. 
Daha da önceli 7 Haziran genel seçimlerinde halkın iradesini Meclis’te tanımayanların belediyelerde de tanımayacağı açıktır. 22 Temmuz 2015 tarihinden buyana Kürt il ve ilçelerinde uygulanan “SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI” diğer adıyla “YIKIM VE ZULÜM” devlet tarafından derinleştirilerek, sürdürülmek isteniyor. Bu yapılırken de “teröre destek oldukları” her dönem olduğu gibi bu dönemde devlet tarafından topluma sunuluyor. 

‘TERÖRE DESTEK’ VE AKP’Lİ BELEDİYELER

“Teröre destek” demişken; eğer DBP’li belediyeler PKK ile ilişkilendiriliyorsa, AKP’nin FETÖ ile ya da AKP öncesi 40-50 yıldır devletin FETÖ ile ilişkisi açıklamaya izahtır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fettullah Gülen için ne demişti, “Ne istediniz de vermedik?” AKP’nin bu en yetkili ağzının söyledikleri soruşturma konusu yapılsa (Tabi demokrasi ve hukukun egemen olduğu bir ülkede), AKP’nin tüm belediyeleri hatta AKP’yi de geçelim, Türkiye Cumhuriyeti’ne “KAYYIM” atanması gerekiyor. Çünkü Fetullah Gülen Cemaati’nin yolu on yıllardır Türkiye’yi yöneten siyasi iktidarlar tarafından sürekli temizleniyor ve devletin tüm mekanizmalarına iktidara gelen siyasi partiler tarafından yerleştirildi. AKP döneminde ise, açık bir şekilde FETÖ ile hükümet devleti yönetti. Gülen’in onay vermediğini AKP, AKP’nin onay vermediğini Gülen Cemaati yapmadı. Kardeş kardeş yaşıyorlardı. Ancak, “öküz ölüp ortaklık bozulunca” biz bunu “çıkarlar çatışınca, pislik ortaya döküldü” diye okuyalım. Türkiye’nin 40-50 yıldır değerli vaizi, imamı olan “Fetullah Gülen” de bir anda “Terör Örgütü Lideri” oldu. İşte AKP döneminde devletin özü çok ayrıntıları da olsa budur. 

KAYYIM DEVLETİN KÜRT POLİTİKASINDAN BAĞIMSIZ DEĞİL

DBP’li belediyelere kayyım atanması ise, devletin asıl sorunun kaynağı olduğu Kürt politikasından, bağımsız olarak düşünülemez. Suriye/Rojava sınırında DAİŞ komşu iken rahatsız olmayan devlet, PYD’den nasıl rahatsızsa, Kürt illerinde halkın iradesini DBP ya da HDP’den yana koymasından da o kadar rahatsızdır. Bunun somut göstergesi de; DBP’li belediyelere; bölgeden bir yerel yönetici değil tamamen devlet bürokrasisinden (vali, vali yardımcısı, kaymakam) atama yapmasıdır. Belediyelere kayyım atandıktan sonra yapılan ilk işin, Kürtçe tabelaların sökülmesi ve sanki başka bir ülkenin belediye binaları ele geçirilmiş gibi Türk bayraklarının asılması işin özünü tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. 
Belediyelere kayyım atayarak meseleyi çözeceğini zanneden AKP/DEVLET anlayışı, 12 Eylül askeri faşist darbesini gerçekleştiren zihniyetin de önüne geçmiştir. Kürt sorununda sorunun asıl kaynağı olan devlet, Rojava’da Kürtlerin kazanımlarını yok etmek için uğraştıkça, Kürdistan’da halkın iradesini yok saydıkça, Kürt sorununda işi daha çıkılmaz bir hale getirecek ve daha büyük kaybedecektir. Kürt sorunu, Suriye’de yaşanan iç savaş ve Rojava gerçekliğiyle Ortadoğu ve uluslararası alanda artık çözümü ertelenemez bir hal almıştır. Bu sorun artık belediyelere kayyım atayarak, işkence, gözaltı, tutuklama, köy yakma, kentleri tarumar ederek çözülemez. Kürt sorununda 40 yıldır yaşanan çatışmalı sürece, devleti yönetenlerin dönüp bakması gerekiyor. Baskı, şiddet, yok sayma, köy yakma, kent yıkma, göç ettirme, her türlü askeri önlem… sorunu küçültmedi daha büyüttü. Savaşı küçültmedi daha da yaygınlaştırdı. İşin özü ve ortaya çıkan sonuç budur. AKP/DEVLET, bu politikayı sürdürdükçe, 90 yıllık zihniyetini değiştirmedikçe; önümüzdeki yıllarda devleti yönetecek bir “KAYYIM” bulmak zorunda kalacaktır. 

ÖNCEKİ HABER

Demokratsız kalan demokrasiyi savunmak...

SONRAKİ HABER

Akit ve benzerlerine yaptırım şart!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa