EMEP: Hükümetin hedefindeki öğretmenlerimize sahip çıkıyoruz

Yarın başlayacak yeni eğitim-öğretim yılı öncesi bir açıklama yapan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, "Hükümetin hedefindeki öğretmenlerimize sahip çıkıyor, herkesi laik-bilimsel-anadilinde eğitim için mücadeleye çağırıyoruz" dedi.

EMEP'in eçıklaması şöyle:
"2016-2017 eğitim öğretim yılı, geçmiş yıllardan farklı olarak büyük bir belirsizlik ve kaos ortamında açılacaktır. AKP hükümeti, darbeci bir mantıkla hareket ederek yıllardır gerçekleştirmek istediği politikaları hayata geçirmek için 15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirmekte gecikmemiştir.

1 Eylül’de gece yarısı çıkarılan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 28 bini aşkın eğitimci hukuksuz bir şekilde kamu görevinden ihraç edilmiş, 8 Eylül’de yıllardır hükümetin laik-bilimsel eğitim karşıtı girişimlerine karşı mücadele eden 11 bin 301 eğitim emekçisi OHAL hukuku dayanak yapılarak açığa alınmıştır. 1,5 milyon öğrenci öğretmensiz bırakılmış, on binlerce öğretmen okullarından ve öğrencilerinden kopartılarak, eğitime, tarihin en ağır darbesi vurulmuştur. İhraç ve açığa alma biçiminde uygulanan tasfiyeler, hükümetin yıllardır hayata geçirmeye çalıştığı güvencesiz çalıştırma hayali için fırsat olarak değerlendirilmektedir.

Kamuda ve eğitimde yaşanan ihraç ve açığa almalar, eğitimde yaşanan ve yıllardır acil çözüm bekleyen yapısal sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır. 12 Eylül ile başlayan, AKP iktidarı ile devam eden tekçi ve asimilasyoncu anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı ısrarla sürdürmekte, bu politikaları eğitim sistemi üzerinden hayata geçirmektedir.

Eğitimin acil çözüm bekleyen sorunları varken, hükümet eğitim sistemini “tek din, tek dil, tek mezhep” anlayışıyla biçimlendirmekte, eğitim programında ve ders kitaplarında ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği yok sayılmakta, temel bir insan hakkı olan anadilinde eğitim hakkını yok sayan asimilasyoncu anlayış sürmektedir.

Türkiye’de özellikle yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde ve/veya Kürt illerinde yaşayan çocuklar, eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler vb en temel sorunların çözümü için adım atılmadığı gibi bu sorunlar gittikçe derinleşmektedir.

Milli Eğitim Bakanı’nın bilim düşmanı uygulamaları ve eğitimin ırkçı-gerici içeriğini güçlendirme çabaları, bilimin evrensel kuralları yerine safsataların ve hurafelerin egemen kılınması için atılan her adımın arkasında siyasi iktidarın olduğu gerçeğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır.

Hükümetlerce eğitim temel bir hak olarak görülmemektedir. Eğitim olanakları konusunda özel ve devlet okulları arasındaki uçurum ortadadır. Devlet okulları kaynak yetersizliği ile boğuşurken, halktan toplanan kaynakların özel okullara aktarılması, eğitimde yaşanan özelleştirme sürecinin geldiği tehlikeli boyutları görmek açısından önemlidir.

Eğitim sistemini sermayenin değil, emekçi halkın çıkarları doğrultusunda dönüştürmek, eğitime ve bilime meydan okumak anlamına gelen her türlü baskıya, girişime ve bilim dışı uygulamalara karşı birleşik bir mücadele yürütmekten başka çıkar yol bulunmamaktadır. Bu nedenle öğretmeni, öğrencisi, velisi ve diğer toplum kesimleri ile birlikte kamusal, bilimsel, laik ve anadilinde eğitim mücadelesinin güçlendirilmesi bugün, her zamankinden çok daha fazla önem kazanmış durumdadır. 

Eğitim hakkına yönelik giderek artan saldırılar karşısında başta eğitim sendikaları olmak üzere, toplumun örgütlü kesimlerini, hükümetin hedefindeki öğretmenlerimize sahip çıkmaya; parasız, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkını yaşama geçirmek için harekete geçmeye çağırıyoruz." (HABER MERKEZİ)

{{290466}}