21 Eylül 2016 00:58

Sendika görevden aldı patron işten attı

Totomak işçileri, fazla mesaiye kalmama eylemini organize ettiği için işten atılan işçilerle yaptıkları röportajları gazetemize gönderdi.

Paylaş

Totomak işçileri
İzmir

Öncelikle herkese merhaba arkadaşlar. Daha öncede bu sayfadan işyerimizle ilgili istemediğimiz haberleri yazmak ve sizlerle  paylaşmak zorunda kaldık 

Her şey işyerimizde yapılan temsilcilik seçimi sonrasında başladı bizler daha önceki temsilci Mehmet Elmas arkadaşımızın duruşundan ve pasif hareket etmesinden kaynaklı olarak onu yerine bize değer veren, kararları, bizlerle beraber karar alan arkadaşımız Metin Bozkurt’u seçtik. İşte ne olduysa bundan sonra oldu değerli Evrensel okurları.

Bu seçimi ilk gününden beri ne işveren ne de sendika yönetimi açıkça belirtiyorum ki kabullenemediler ve üzerimize oynamaya ve bizi işveren tarafından işten çıkartılmaya kadar  vardırdılar. 

İşveren temsilcisinin arkadaşımız Metin’e karşı yaptığı hakaret ve iş yerinde hiçbir işin düzgün yürümemesinden dolayı bir eylem kararı aldık topluca. Sonrasında Metin arkadaşımız, sendika eliyle görevden alındı ve ardından izine gönderildi. Biz anladık ki bunun sonu işten çıkarmaya kadar gidecek ve de öyle oldu. Ancak önce işyerinde bu haksızlığa karşı çıkan ve bunun arkasında duran sendikamızın da (Birleşik Metal-İş) savunduğu Kemal Türkler (DİSK Kurucu Genel Başkanı ve Maden-İş Genel Başkanı) sendikacılığını söyleyen arkadaşları ilk önce işten çıkardılar ve ardından temsilcimiz Metin Bozkurt’u yalnızlaştırdıktan sonra izin dönüsü işine son verildi; sendika ve işveren eliyle... 

Şunu da açıkça belirtmek istiyoruz ki sendikamızın SÖZ YETKİ KARAR TABANINDIR ilkesi hiçe sayılmıştır. Emekçi arkadaşlarımızın oyuyla seçilen temsilcimiz görevden alınıp, eski temsilci MEHMET ELMAS sendikanın tüzüğünde yer alan SÖZ YETKI KARAR TABANINDIR ilkesi hiçe sayılarak tekrar baştemsilci olarak atanmıştır. 

Şimdi sorarım size; sendikal demokrasi böyle bir şey midir? Acaba KEMAL TÜRKLER yaşasaydı bu duruma ne derdi? Yorumu size bırakıyorum...  

Şimdi işten çıkarılan arkadaşlarımızın anlattıklarına ve işten nasıl neden çıkarıldıklarını okuyalım: 

'BİZ SENDİKA YÖNETİMİNİN İHANETİNE UĞRADIK'

Sefa Özdemir: 6 yıldır yatay işlem merkezlerinde çalışıyordum. İşyerinde KEMAL TÜRKLER zihniyeti sınıf sendikacılığını savunmamızdan dolayı ALİ ÇELTEK (Birleşik Metal-İş İzmir Şube Başkanı) ve grubu kendi koltukları ellerinden gitmesin diye, koltuk sevdaları yüzünden sendikanın iş tüzüğündeki SÖZ YETKİ KARAR TABANINDIR ilkesi çiğnenerek bizim için işten çıkartma kararı verilmiştir. İşveren beni odasına çağırıp yaptığımız eylemde fabrikayı zarara uğrattığımızı söyleyerek bizi içerdeki insanları kışkırtmakla suçlayıp olayı farklı bir boyuta getirmek istedi. Neticesinde bu gerekçeyle işten çıkarılmamızın doğru olmadığını kendilerine söyleyerek, bunun bireysel yapılmış bir eylem olmadığını, fabrika genelinin katıldığını kendilerine ilettik. İş bu olaya gelirse tüm temsilciler dahil herkesin işten çıkarılması gerekmektedir. Buradan belirtmek istediğimiz diğer bir olay ise şu: İşten çıkarılmamızın birinci gerekçesi olarak “fabrikaya  tezgahları çalıştırmadığımızdan dolayı 3.5 saatlik zarara uğrattınız” deniliyor. Bizim çalıştırdığımız 143 ve 148 No’lu tezgahların o belirtmiş oldukları 3.5 saatlik dilimde içerideki beyaz yaka tarafından çalıştırılmıştır. Dolayısıyla böyle bir zarar söz konusu değildir. Bunu sendika yönetimine söylememize rağmen yanımızda durulmamış aksine bizi işverenle karşı karşıya ve yalnız bırakmıştır. Bir de şunu özellikle belirtmek isteriz ki biz  işçiler olarak iddia ettikleri zararı karşılamak için genel müdür ile bir toplantı yaptık. Bu yönde de ılımlı bir cevap almıştık ki ikinci toplantı tarihi olan 20 Eylül 2016’da işin ayrıntıları konuşulacaktı. Bu toplantıyı yapamadan çıkışlarımız verildi sonuç bu.

Hüseyin Yıldız (6 yıllık işçi): Ben bu durumu hak ettiğimi düşünmüyorum. Baştemsilci arkadaşımızı savunduğumuz için işimden oldum. Başka ne diyebilirim ki... Bu işlerin bu boyuta gelmesinin en büyük sebebi sendikadır. Çünkü bizler sendikanın çarkına çomak soktuğumuz için onlar da rahatsız olup böyle bir yola başvurdular. Delege seçimi olduğu zamanlarda bizler hep izin de olurduk bu olaylardan hiçbir zaman haberimiz olmazdı. Buna dur dedik ve delege seçimi istedik ve yapmak zorunda kaldılar. 6 senedir burada çalışıyorum sendikanın hiçbir şeyini görmedim. Herhangi bir konu hakkında hakkımızı savunmamışlardır. Ve bu olay da olunca hiçbir temsilci yanımızda olmadı.

Erhan Kodalak (2 yıllık işçi): Biz sendikanın ihanetine uğradık. Şube yönetimi olay günü geldiler bu işi bitirin demek için geldiler. Metin’i ezdirmeyiz dedik, seçtiğimiz temsilcinin arkasında durduk. Başkan ise bize “Eylemi bitirin, elbiselerinizi giyin işinizin başına dönün” dedi. Biz ise aldığımız kararın arkasında durduk ve sonuç bu oldu. Amaç Metin’in başını yemekti ve de yediler.

Eyüp Akdemir (4 yıllık işçi): Baştemsilcimize yapılan haksızlığı kabul etmedik. Arkasında durduk. Bunlardan dolayı sendika yönetimi de bize tavır aldı. Metin’in agrasif olduğunu, tek başına karar aldığını söylüyorlarmış. Oysa biz tüm çalışanlar olarak bu kararı aldık ama Ali Çeltek bu olaylar kanunsuz deyip hiçbir şekilde arkamızda olmayacağını söyledi. Biz işçiler ise Metin arkadaşımız ile tartışan Davut Akar’ın arkadaşımızdan özür dilemesi halinde eylemi bitireceğimizi söyledik. Ali başkan bunu kabul etmeyeceğini söyledi ve “Biz gereğini yapacağız” dedi ve hiçbir şey yapmadılar. Bizi insanları kışkırtıyorlar diye işten attılar. İki vardiyanın ortak yaptıkları eylem kararını faturasını biz mücadeleci işçiler kestiler. 

BİZLER SESSİZ KALDIKÇA

Evet sevgili arkadaşlar işçi demokrasisi ve ilkesi SÖZ YETKİ KARAR TABANINDIR olan bir sendikanın durumu işte budur. Az buçuk mücadele eden sınıf sendikacılığını işçilerle yapmaya çalışan ve çabalayan temsilci ve mücadeleci işçilerin üzerindeki korku bulutları böyle hayat buluyor.

Bizler bu durumlara sessiz kaldıkça kimi işyerlerin de sözleşmeli işçi çalıştırma, kimi yerler de İŞKUR üzerinden işçi alma, kimi yerlerde de taşeron sokarak mücadele duygusu kırılıyor ve yasalarla sınırlı bir sendikacılığın temelleri atılıyor. Eğer yasal ya da yasdışılık üzerinden tartışacaksak mücadeleye ne gerek var ki... Yasları güçlü olanlar yapar, işte ne zaman ki işçiler güçlü olursa o zaman bu anlayış da yok olacaktır...

TOTOMAK’TA NE OLMUŞTU?

TOTOMAK fabrikasında, mayıs yapılan TİS görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanmış ve bir eylemlilik süreci başlamıştı. Haziranda ise grev aşamasında sözleşme imzalanmıştı. Yapılan temsilci seçimlerinde ilk defa aday olan Metin Bozkurt, işçiler tarafından baştemsilci seçildi. Daha sonra bir fabrika yöneticisinin Metin Bozkurt’u azarlayıp hakaret etmesi üzerine işçiler buna tepki gösterdi. Alınan ortak kararla yemeğe gitmeme ve mesaiye kalmama eylemi yapıldı. Durumdan haberdar olan Birleşik Metal-İş Şube Başkanı Ali Çeltek ve şube yöneticileri fabrikaya gelerek, baştemsilciye yapılan hakarete tepki gösteren işçileri azarlayıp eylemin bitmesi için toplantılar yaptı. Daha sonra Metin Bozkurt şube yönetiminin kararıyla savunması bile alınmadan görevinden alındı.

ÖNCEKİ HABER

Tekstil sanayiinde kölece çalışma koşulları

SONRAKİ HABER

OHAL kaldırılsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa