Şölen işçisinin bayramı zehir oldu
Antep Başpınar 4. OSB'de bulunan Şölen Çikolata fabrikasında DİSK/Gıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan işçiler patrona tepkili.
Fatma KESKİNTİMUR
Antep
Antep Başpınar 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bulunan Şölen Çikolata fabrikasında DİSK/Gıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan işçiler patrona tepkili. İşten atılmaları için farklı gerekçeler ve suçlar uydurulduğunu anlatan işçiler, “Sendika meselesi gündeme gelinceye kadar memnundular, şimdi birden mi bunlar ortaya çıktı? Sendikalı olmak suç değil, asıl sendikalı oldukları için işçi atmak suç” dedi. Çıkışlarının bayram tatili öncesi 9 Eylül günü verildiğini anlatan işçiler, firmanın “Bayramınız Şölen olsun” reklam sloganını hatırlatarak, “Sayelerinde bizim bayramımız zehir oldu” diye konuştu. Ağır çalışma koşullarına dikkat çeken işçiler, bu koşulları değiştirmek için içeride çalışan işçileri birlik olmaya çağırdı.
DÖRT İŞÇİ İŞTEN ÇIKARILDI
Bayram öncesi tek taraflı olarak iş akitlerinin feshedildiğini öğrenen Hayri, Halil, Serdar ve o gün raporlu olduğu için tatil dönüşü çıkışı verilen Ayhan adlı işçiler, DİSK/Gıda-İş üyesi oldukları için işten atıldıklarını belirtti. Sendikaya üye olduktan kısa bir süre sonra fabrikada bu konunun gündem olduğunu söyleyen işçiler, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sendikalı olduğumuz için çıkarıldığımızı herkes biliyor. Sendikanın adı bile fabrikada yöneticileri seferber etti. Hemen bizi taciz etmeye başladılar. Önce yer değişikliği yaptılar. Tarihi geçmiş ürünlerin geri dönüşüm için hazırlandığı bölüme sürgün gittik, 10 gün sonra da çıkışımızı verdiler. Bu süre içinde amirinden müdürüne herkes sendikaya dair laflar etti. Üye olduğumuzun bilindiğini söyleyip duruyorlardı, yani cezalandırılma sebebimizin sendika olduğunu aslında kendileri söylüyordu.”
‘YALAN SUÇLAMALARLA ATILDIK’
İşten çıkarılan işçilerin verdiği bilgiye göre, çıkış belgelerinde “İşverene tek taraflı fesih hakkı tanıyan davranışlarda bulundukları” iddia edilmiş ve bu kapsamda birçok suçlamaya yer verilmiş. Bu suçlamaların asılsız olduğunu belirten Halil beş yıldır bu fabrikada çalıştığını söyledi ve devam etti: “Bu suçlamalar gerçekse, bugüne kadar neden hiçbir işlem yapılmadı? Fabrikadaki herkes söyler, benim oranın en iyi operatörlerinden olduğumu. Sendika meselesi gündeme gelinceye kadar memnundular, şimdi birden mi bunlar ortaya çıktı?”
Hayri ve Ayhan da arkadaşlarını destekledi: “Hak ararken haksız duruma düşürülmeye çalışılıyoruz. Yaptıkları suçlamaların hepsi yalan. Biz sadece sendikaya üye olduk ve bu yasal hakkımızı kullanmamızı engellemek istiyorlar. Bu şekilde suçlamalarla işten atıp fabrikada kalan diğer işçilere de gözdağı veriyorlar. Şimdiden söylüyorlarmış arkamızdan, ‘Tazminatsız çıkış verdik, hiçbir hakları kalmadı’ diye.”
BU GİDİŞE ‘DUR’ DEMEK İÇİN...
Yüzü aşkın ülkeye ihracat yapan ve gerek üretim kapasitesi gerek ürün çeşitliliğiyle alanında en büyük firmalar arasında sayılan Şölen Çikolata’dan işçilerin anlattıkları, içeride durumun pek de iç açıcı olmadığını gösteriyor. Tüm bu koşulları değiştirebilmek için sendikaya üye olduklarını söyleyen işçiler, çalışmaya devam eden işçilerin de birlik olup bu gidişe dur demesi gerektiğini ifade ettiler.
İŞÇİLER 12 SAAT ÇALIŞTIRILIYOR ÜCRETLERDEN KEYFİ KESİNTİ YAPILIYOR
YILLARDIR 12 saat zorunlu mesai uygulamasının olduğu Şölen’de son bir yıldır önemli bir yoğunluk olmadığı sürece 8 saate dönülmüş. Fakat bu kez de ücretlerin geçinmek için yeterli olmadığını belirten işçiler, yaşadıkları çaresizliği şu sözlerle anlattı: “Son dokuz aydır 8 saat çalışıyorduk. Ama ücretler düşük olduğundan önce kendimiz 12 saat çalışmayı talep ettik. Yıllardır yaptıkları uygulamayı bu kez biz isteyince ‘yasak, çalıştıramayız’ diye karşıladılar. Sürgüne gönderdiklerinde bayram yaklaşıyordu, yeniden 12 saate çıkıldı, bu kez de biz kabul etmedik, hani yasaktı? Biz yıllarca 12 saati de geçtik, 16-20 saat arası çalıştığımız günler oldu. Yani Şölen’de patron ne isterse o olur, senin bir şey istemeye hakkın olmaz.”
KADIN İŞÇİLER DAHA MAĞDUR
Ücretlerinden sürekli keyfi kesintiler yapıldığını aktaran işçiler bu duruma da en çok kadın işçilerin maruz kaldığını anlattılar: “Kadın işçiler nasılsa peşine düşmez, incelemez diye düşünülüyor. Biz de peşine düşmesek bizden de kesiliyor. Bir bakıyorsun pazar mesaisi ücrete yansımamış, bir bakıyorsun bir günlük devamsızlık iki gün kesilmiş. Artık ne tuttururlarsa…” Haksız kesintilerin en çok da pazar mesailerinin yansıtılmamasıyla yapıldığına dikkat çeken işçiler, ramazan ayında verilen erzak yardımından bile kesinti olduğunu söylediler.
‘İŞ KAZALARI RAPOR EDİLMİYOR’
ŞÖLEN’in iş güvenliği açısından da çok sorunlu olduğunu aktarıyor işçiler: “Makinelerde olması gereken güvenlik aparatları ya yok ya da çalıştırılmıyor. Bir sorun olduğunda tecrübeli işçiler ne yapacağını biliyor fakat yeni giren birine denk geldiğinde, bu durum kazalara neden oluyor. Şölen’de böyle sorunlar çok yaşanır ama hiçbirine kaza tutanağı tutulmaz. Makine usulüne uygun hale getirilir. Yaralanan işçi de anlaşmalı bir özel hastaneye götürülür, rapor alınmadan tedavi ettirilir.”
‘ZENGİNLE UĞRAŞILIR MI?’
ŞÖLEN’de, kötü çalışma koşulları dışında “Bunu değiştirmeye gücümüz yetmez” düşüncesinin hakim olduğunu belirten işçiler, amir ve müdürlerin de sürekli bu algıyı yaratacak sözlerle işçileri baskıladığını anlatıyorlar. “Bir yandan bu baskı bir yandan da işsizlik tehdidi olunca, işçilerin itiraz etme ve hak arama gücü de kalmıyor” diyorlar. Kendi durumlarından örnek veriyorlar: “Sendikayı tartışırken de bize söyledikleri ilk şey şu oldu; ‘Zenginle uğraşılır mı? Kaç kişisiniz ki siz?’ Yani, ‘Gücünüz yetmez, vazgeçin’ diyorlar.”
PATRONUN TEHDİTLERİ
Patronun, sendikanın adından bile ne kadar rahatsız olduğunu şu sözlerle anlatıyor işçiler: “Patronun arkamızdan söylediklerini de bize duyuruyorlar. ‘Bu 4 kişiyi yakın takibe aldım, başka işyerlerinde de çalıştırmayacağım’ diye tehdit etmiş. Tazminatsız çıkışlarımızı verirken de, ‘Avukatlara yediririm ama yine de o parayı onlara yedirmem’ demiş. Bahsettiği para bizim kendi alın terimiz oysa. Suçumuz da hakkımızı aramak, daha iyi koşullarda çalışmayı istemek.”
‘SENDİKALI OLMAK SUÇ DEĞİL’
İşten çıkarılanlar, arkalarından yapılan “tehditlerin ve karalamaların” daha çok “fabrikadaki işçilere gözdağı” için olduğunu söylüyorlar. Haklarında “darbeci” ifadesinin bile kullanıldığını belirten işçiler, bunları kabullenmeyeceklerini ifade ediyorlar: “Hakkımızı arayınca, bir günde darbeci olduk, suçlandık, işsiz kaldık, parasız bırakıldık. Sadece bizi çıkarmakla kalmadılar, içeride de birçok arkadaşı farklı bölüme sürdüler. Aslında onları da istifaya zorluyorlar. Hiç kimse bunlara inanmasın, tek dertleri işçileri korkutup sindirmek. Biz uğradığımız haksızlığa karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Hakkımız için her türlü hukuki yolu da kullanacağız. Sendikalı olmak suç değil, asıl sendikalı olduğumuz için bizi işten çıkaranlar suç işliyorlar.”