22 Eylül 2016 00:59

Zirvede sefahat aşağıda sefalet

TÜİK gelir dağılımı raporuna göre en fakir ve en zenginleri arasındaki gelir uçurumu büyüdü. 11 milyon 750 bin kişinin aylık geliri 700 TL bile değil.

Paylaş

Türkiye’de 2015 yılının gelir dağılımına ilişkin araştırması açıklandı. TÜİK tarafından açıklanan gelir ve yaşam koşulları araştırmasının sonuçlarına göre gelir dağılımındaki eşitsizlik artmaya devam etti. Sonuçlara göre En zengin yüzde 20’lik kesim ile en fakir yüzde 20’lik kesim arasındaki uçurum büyümeye devam etti. Yine rapora göre nüfusun yüzde 43’ü konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşıyor, yüzde 68.5’i yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileyemiyor,  evden uzakta bir haftalık tatili karşılayamayanların oranı yüzde 71.4, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayanların oranı yüzde 35.8 ve beklenmedik harcamaları karşılayamayanların oranı yüzde 32.6 oldu.

ZENGİNİN TOPLAM GELİRDEN ALDIĞI PAY ARTTI

Araştırma sonucunda en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.5’e yükseldi. Bu rakamda da bir önceki yılan göre 0.6 puan artış gözlendi. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0.1 puan azalarak yüzde 6.1 oldu. Buna göre; toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı 7.4’den 7.6’ya yükseldi.

GELİR EŞİTSİZLİĞİNDE ARTIŞ

Gelir eşitsizliğinde 2014 yılına göre 2015 yılında 0.006 puan artış gözlendi. 2015 yılı sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0.006 puan artış ile 0.397 olarak tahmin edildi.

YOKSULLUK ORANLARI ARTTI

Araştırmanın önemli sonuçlarından birisi de yoksulluk sınırının altındakilerin oranı oldu. Sonuçlara göre yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0.3 puanlık düşüş ile yüzde 14.7 olarak gerçekleşti. Yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0.1 puan artarak yüzde 21.9 oldu. Hanehalkı tiplerine göre hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarının yoksulluk oranının bir önceki yıla göre 0.9 puan artışla yüzde 8.1, bağımlı çocuğu olmayan hanehalklarının yoksulluk oranının 0.1 puan artışla yüzde 4.8, bağımlı çocuğu olan hanehalklarının yoksulluk oranının ise 0.3 puan düşüşle yüzde 18.1 olduğu görüldü.

ISINMA SORUNU

Konuta ilişkin en önemli problem izolasyondan dolayı ısınma sorunu oldu. Nüfusun yüzde 43’ü konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşarken, yüzde 39’u sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve yüzde 20.6’sı odaların karanlık olması veya yeterli ışık almaması gibi sorunlar yaşadı.

TAKSİT ÖDEMELERİ

Nüfusun, yüzde 68.5’i yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını, yüzde 67.9’u konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri veya borçları olduğunu ve yüzde 23.2’si konut masraflarının hanelerine çok yük getirdiğini beyan etti.

Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eden maddi yoksunluk; çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon, otomobil sahipliği, beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren (veya vejetaryenler için eşdeğer yiyecekler) yemek ve evin ısınma ihtiyacının ekonomik olarak karşılanamaması şeklinde tanımlanıyor.

TATİL YAPAMAYANLARIN ORANI YÜZDE 71

Bu göstergelerden, evden uzakta bir haftalık tatili karşılayamayanların oranı yüzde 71.4, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren (veya vejetaryenler için eşdeğer yiyecekler) yemek masrafını karşılayamayanların oranı yüzde 35.8 ve beklenmedik harcamaları karşılayamayanların oranı yüzde 32.6 oldu.

DİĞER VERİLER

* Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 13.5 artarak 14 bin 553 TL’den 16 bin 515 TL’ye yükseldi.

* Toplam eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirleri içerisinde en yüksek pay yüzde 49.7 ile maaş ve ücret gelirlerine ait iken, ikinci sırayı yüzde 20 ile sosyal transferler, üçüncü sırayı ise yüzde 18,8 ile müteşebbis gelirleri aldı.

* Sosyal transferlerin yüzde 92’sini emekli ve dul-yetim aylıkları, müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 73,4’ünü tarım dışı gelirler oluşturdu.

* Okur-yazar olmayanların yüzde 27.2’si, bir okul bitirmeyenlerin yüzde 23.7’si yoksul iken, bu oran lise altı eğitimlilerde yüzde 12.8, lise ve dengi okul mezunlarında ise yüzde 5.6 oldu. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 1.6 ile yoksulluk oranının en düşük gözlendiği grup oldu.

* Sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2014 yılında sürekli yoksulluk oranı yüzde 15.1 iken 2015 yılında bu oran yüzde 15.8 oldu.

ZENGİNLER ZENGİNLİKLERİNİ YOKSULLARA BORÇLULAR

Doç. Dr. Sinan ALÇIN

TÜİK’in açıkladığı gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçları mevcut eşitsiz gelişim sürecinin bir görüntüsünü sunmakla birlikte önemli eksiklikler içermektedir. Ülkede mutlak yoksullukta çok ciddi artış yok gibi gözükse de göreli yoksulluk oranı tarihsel düzeyde artmıştır. Bir tarafta ise dolar milyarderi sayısı yıldan yıla artış göstermektedir. Bu noktada aslında gelir uçurumunun iki ucunu oluşturan aşırı yoksulluk ve aşırı zenginlik birbirlerini besleyen süreçlerdir. Yoksulluk bu kadar yaygınlaştığı için zengin sayısı da artmaktadır. Zenginler zenginliklerini yoksullara borçlular.
TÜİK’in araştırmasında yoksulluğun niteliksel yansımaları da yeterince incelenmemiş ve mevcut yoksulluğun sınıfsal temelleri ile eğitim, sağlık, sosyal yaşam, insan hakları gibi boyutları kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Böylesi kapsamlı bir değerlendirme için TÜİK’in öncelikle 2002 yılından bu yana “ısrarla” yayımlamadığı girdi-çıktı verilerini açıklaması gerekmektedir. Ancak girdi çıktı verileriyle sektörler arası ve sektör için üretim ilişkileri ile gelir akımlarını anlamlı bir biçimde yorumlama şansına kavuşabiliriz.

11 MİLYON 750 BİN KİŞİ 650 LİRAYA MAHKUM!

Bülent FALAKAOĞLU

TÜRKİYE ekonomisinin son dört yıldır büyüme performansı düşük olmasına rağmen zenginler açısından durum değişmiyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum büyüyor. Zenginlerin milli gelirden aldıkları pay arttı. Türkiye’de nüfusun en fakir ve en zengin yüzde 10’luk kesimleri arasındaki gelir farkı yüzde 12. İstatistik kurumu nüfusun yüzde 14.7’sini yoksul olarak hesaplamış. Bu demektir ki bu ülkede 11 milyon 750 bin kişi yoksul. 
Devletin kime yoksul dediğine bakarsanız bunun korkunç bir rakam olduğunu görürsünüz. Şöyle ki devlet ailelerin eşdeğer gelirini yıllık 16 bin 515 lira belirlemiş. Aylık 1376 lira. Bunun yarısından az kazanana devlet yoksul diyor. Yani 688 liranın altında kazanan yoksul ama 690 lira kazanan değil. 750 liranın altında kazananları hesaba katsa yoksulluk çok daha büyüyecek. Anlayacağınız devlet yoksullara değil sadece en sefillere yoksul diyor. 
Son dört yılda en iki kez yoksul çıkanlara bakılarak hesaplanan sürekli yoksulluk hesabına göre durum daha vahim. Her 100 kişiden 16’sı sürekli yoksul. Yani 12.5 milyon kişi. Sayısı her geçen yıl artıyor.
Düşünün, insanlara “çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon alabiliyor musunuz, tatil yapabiliyor musunuz, iki günde bir beyaz kırmızı fark etmez et yiyebiliyor musunuz?” gibi her evde olması gereken şeylerden dördünü yapıp yapamadığını sorup maddi yoksunluk ölçüyorsunuz ve bu rakam yüzde 30’un üzerinde çıkıyor. Yani ülkedeki üç kişiden biri maddi yoksun çıkıyor. Hükümetin 6 milyon aileye yaptığı yardımlara rağmen rakamlar böyle çıkıyorsa o ülkede büyük bir sefalet var demektir. Güçlü Türkiye nidalarıyla bu gerçeği örtmenin, sınır ötesi operasyonlarla ülke halkına daha fazla fatura çıkarmanın, bedel ödetmenin alemi yok.  (EKONOMİ SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Asgari ücret üzerinden vergi oyunları

SONRAKİ HABER

Nejat Güllü serbest, Rana Tezcan Açıkgöz tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa