25 Eylül 2016 11:40

Ercan KARAKAYA

Ordu’da, Kurul Kalesi’nde yapılan kazılarda bulunan Ana Tanrıça Kibele heykeli, darbe girişimi, OHAL, KHK’ler, bölgede süren operasyonlar ve Suriye gündeminin arasında birkaç gün de olsa kendisinden söz ettirmeyi başardı. 

Prof.Dr. Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığındaki ekibin yaptığı çalışmalarda bulunan Kibele heykelinin 2100 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Heykelin Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel olduğu, birkaç gün içinde 15 bin kişinin Kibele’yi görmek için Kurul Kale’sini ziyaret ettiği gazete sayfalarında yer aldı... 

Değil kadın adının tanrı adıyla yan yana gelmesi, kadının şort giydiği için tekmelendiği, Başbakanın saldırganlara “mırıldansaydı” diye tavsiyede bulunduğu Türkiye’nin topraklarında binlerce yıl Ana Tanrıça hüküm sürdü desek abartmış olmayız.... 

BEREKET, DOĞURGANLIK VE HAYATIN DEVAMI

Kibele’nin adını doğadan aldığı kabul edilir. Anadolu’nun değişik yerlerinde bulunan Kibele heykellerindeki semboller en başta bereketi, dişiliği ve hayatı sürdüren doğurganlığı ve gücü temsil eder. Bu semboller içinde ay ve aslan en öne çıkandır. Ay, ölüm ve yaşamın sürekli değişen yönünü aslan ise kudret, irade ve adaleti temsil eder. Çocuk ve boğa ise bereketi temsil eder. Başının üzerinde taşıdığı taç Kibele’nin kentlerin ve tarımsal ürünlerin tek egemeni sayıldığının simgesidir. Sağ ve sol tarafında bulunan iki kuşun ellerinde kithara ve çifte flütün Tanrıça’ya yönelik yapılan ayinlerde kullanıldığı söylenir.

BİNLERCE YIL SÜRDÜ

Anadolu’da Ana Tanrıça’nın varlığına ilişkin en eski buluş Urfa yakınlarında yer alan ve MÖ. 7000 yıllarına tarihlenen Nevali Çöri kabartmalarıdır. Konya’da bulunan Çatalhöyük’te ise  MÖ. 8000-5500 yıllarına tarihlenir. Çatalhöyük’te Ana Tanrıça tapınımına kanıt olan, tahtta oturan heykelciktir. Kadının kollarını koyduğu yerde aslan leopar ya da kaplan kabartması göze çarpar. Tanrıça’nın bacakları arasında bir çocuk başı vardır. Bu aynı zamanda kadının doğurganlığı ve doğayla özdeşleştirildiği özelliğini temsil eder. Burdur yakınlarındaki Hacılar Höyüğü’nde bulunan ana tanrıça heykeli de Çatalhöyük gibi gebe bir şekilde tasvir edilmiştir.

İlerleyen tarihlerde Frigler’de tekrar ortaya çıkan Ana Tanrıça kültü daha sonra Yunan ve Roma medeniyetlerine de kaynak oluşturur. Friglerin Ana Tanrıça’sı Kybele’dir. “Tanrıların Anası” diye tanımlanır. Hititler’de Ana Tanrıça Kubaba olarak adlandırılıyordu.

Sümerler’de İnanna, Akkad-Assur-Babil’de İştar, Astarte, Anunit ve Atarsamain, Mısır’da İsis, Yunan Tanrılarının Anası Giritli Rhea... Hepsi bereketi, doğurganlığı, hayatın devamını, gücü ve kudreti simgeleyen Ana Tanrıçalardı...

SADECE GÖRMEK YETMİYOR

Bu kadar ayrıntıyı niye mi yazdım... 

Binlerce insanın heykel görmeye gittiği günlerde, İstanbul’da bir kadın şort giydiği için tekmeleniyordu. Medeniyetin başlangıcı olmasıyla övündüğümüz Anadolu topraklarında binlerce yıl hüküm süren Ana Tanrıça inanışından kadının, şort giydiği için tekmelendiği, saçma sapan bahanelerle katledildiği, kendi kendine yetmemesi için her şeyin yapıldığı günlere geldik. Kadının gebe olduğu için bereketi temsil ettiği binlerce yıl önceden, hamile olduğu için evden çıkmamasının salık verildiği karanlık günlere geldik. Kadının toplum yaşamında, devlet yönetiminde söz ve güç sahibi olduğu binlerce yıl önceden, çalışmasının haram sayıldığı, sokakta nasıl gezeceğinin fetva edildiği günlere geldik. 

Ziyaretine giden binlerce kişi, kadının Anadolu’da binlerce yıl Tanrıça yapıldığı günleri düşünüp bugüne dair çıkarımlar yaptı mı pek bilinmez... 

Ama demiştim ya bu kadar ayrıntıyı neden yazdım? Bir Kibele heykeli kadının bugün yaşadığı sorunları çözsün diye değil, ölmemek, dayak yememek, işkence görmemek için, rahatça istediği zaman sokağa çıkıp, istediği gibi çalıştığı günler geri gelsin, en önemlisi erkekle eşit yaşayabilmek mücadelesine az da olsa güç versin, anlaşılmasına yardımcı olsun diye...

Evrensel'i Takip Et