Büyük öykücünün şairliği
Ağlarını çeken balıkçılar, sırtında bedeninden ağır yük taşıyan hamallar, küçük yaşlarda büyük sorumlulukla karşı karşıya kalan çocuklar, başkalarının keyfi için çalışan otel işçileri… Sait Faik’in öykülerinde tüm sıcaklığıyla karşımıza çıkar. İnsanların y
KİRAZ MEVSİMİ SEVİŞME VAKTİ
Sait Faik deyince aklımıza doğal olarak öykü gelir ama şair Sait Faik de yabana atılacak değildir. Şairliği çok bilinmese de şiirleri dillerimize yabancı değildir. Öykülerindeki izleri şairliğinde de görürüz büyük ustanın. Bir bütünlüğü yakalamıştır. Sait Faik’e göre çağının en büyük şairi Orhan Veli’dir. Sağlığında en son yayınladığı ‘Şimdi Sevişme Vakti’ en çok bilinen şiiridir. Kiraz Mevsiminde çalışan emekçiler, sokakta yaşayan yoksullar karşımıza çıkar şiirinde. Dilencinin, boyacı çocuğun, sokata elinde yoğurduyla yürüyen kadın’ın...
Şu oğlan çocuğuna bak/Fırça sallıyor/Kokmuş manifaturacının ayağına/Dörtyüzbin tekliğinden/On kuruş verecek./Seni satmam çocuğum/Dörtyüzbin tekliğe./Ne güzel kaşların var/Ne güzel bileklerin/Hele ne ellerin var, ne ellerin./ dizlerinde ağustos sıcağında dinelenmesi ve eğlenmesi gereken boyacı çocuğun koşullarını imgeleriyle çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Yine aynı şiirde ilerleyen dizelerde: Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem/Nasıl etsem nasıl yapsam da/Meydanlarda bağırsam?/Sokak başlarında sazımı çalsam/Anlatsam şu kiraz mevsiminin/Para kazanmak mevsimi değil/Sevişme vakti olduğunu./ dizelerinde bu olumsuz koşulları aşmak için arayışa giriyor, çare bulmaya çalışıyor. Şimdi sevişme vakti derken salt bir cinselliği vurgulamıyor Sait Faik. Dinlenme, eğlenme ve sevme vakti olduğunu hatırlatıyor. Kiraz mevsimi ve çalışmak zorunda olama durumuyla çatışıyor. Şiirin sonu ise şöyle bitiyor: Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını/Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam/Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere./Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğun/Oğlu bir şiir okusa/Karacaoğlan’dan/Orhan Veli’den/Yunus’tan, Yunus’tan...
MASALDIR ARTIK BORSALAR, MAHKEMELER, ZİNDANLAR
Sait Faik’in hele bir şiiri vardır internet sitelerinde bulamazsınız. Elbette şiir kitaplarında var bu şiir. Şiirin ismi ise ‘Arkadaş’. Sait Faik şiirinde meyhaneden bir yolculuğa çıkıyor:
“Bu akşam değil bir başka akşam seni alıp/bir kocaman şehre götüreceğim:/O şehirde toplar çoktan patlamıştır;/Yıkılmıştır bildiklerim;/Kocaman cepheleriyle borsalar, saraylar,/kimbilir belki de mahkemeler, zindanlar…/Masaldır artık/Onların kahramanlığı, onların merhameti,/onların fazileti…/Ezanlar, mevlûtlar, harpler, taburlarla kahramanlar…/Kafam alkolsüz, ellerim kelepçesiz”
Götüreceği şehrin özellikleri bizlere çok tanıdık geliyor. Belki de ‘Şimdi Sevişme Vakti’ şiirinde bahsettiği Kiraz Mevsiminin yaşanacağı yer yukarıdaki dizelerde saydığı özellikler. Bu gittiği yer hakkında biraz daha ipucu veriyor.
“Altın akşamların sarı çocukların tırmandığı/Kuşların öttüğü ve yemişlerin yendiği/Hudutsuz ve çitsiz,/Perisiz ve cinsiz,/Kümessiz ve evsiz/Hâsılı numarasız/Bir memlekete götüreceğim./İstasyondan iner inmez/Seni metrolar başka beni başka tarafa götürsün./Zararı yok!”
Ulaşımın metrolarla sağlandığı bir ülkeden bahsediyor bizlere. Hudutsuz, çitsiz, perisiz ve cinsiz derken komünist bir toplumu anlatıyor Sait Faik.
Bana iki satır bir şey söyleyeceksin:/‘Bugün ne yaptın, çalıştın mı?’/İstersen sonra kalkar, gezmeye gidersin
Gitmek istediği memleket ise Soveyler Birliğinden başka bir yer değil.