26 Eylül 2016 12:57

Uzun ve yorucu bir maratonun ardından sonunda üniversiteyi kazandık. Kimler istediği bölüme gitti, “hayallerine” ulaştı bilinmez. Yıl boyunca “Ya bu sefer en rahatı olacak!” dediğimiz üç aylık yaz tatilimizin iki ayı sınavların açıklanması, tercihler, tercihlerin açıklamasıyla geçti. Yıl boyu “Aman sınava hazırlanıyor!” diye bizi el üstünde tutan ailelerimiz bu dönemlerde pek bi değiştiler haliyle. “Çocuğum meyve getireyim ister misin?​’ gibi cümlelerin yerini “Kalk meyve hazırla da yiyelim. Zaten bi işe yaramıyorsun.” gibilerinin alması pek içler acısı. Sınav zamanı bağı koparmayan o adını bile bilmediğimiz diğer aile üyelerini saymıyoruz . Hele de o hepimizin içindeki en büyük nefret: komşu çocukları.
“Bizim komşunun kocasının yeğeni tıp okuyacakmış sen ne yaptın?​’
Hani hep diyoruz ya sıra arkadaşımızla bizi düşman yapmaya çalışan bir sistem diye. Sıra arkadaşımızı geçtik Ayşe teyzenin oğluyla da düşmanız artık. 
Neyse iyi kötü bir tercih dönemini de atlattık en azından. Şimdi insan sormaz mı “E şimdi ne olacak?​” diye.

ÖĞRENCİYİ BARINDIRMIYORLAR

Şimdi de biz ve bizim gibi yaşadığı ilden başka bir ilde üniversiteyi kazanan arkadaşlarımızın en temel sorunları başlıyor: barınma ve burs. Devlet sana yurt ya da burs vermek için ailenin ekmek parasının olmamasını istiyor.Onlara kalsa açlıktan ölecek durumda, sokakta, evsiz, barksız olmalıyız. Gerçi durum pek de farklı değil ama, neyse. İlk sene yurtta kalıp ikinci sene eve çıkma planları vardı değil mi birçoğumuzun. İlk sene de yurda çıkamıyoruz galiba. Ya da o bize çıkmıyor. Hani yurt çıksa nerede çıkacağı belli değil. Kampüsüne yakın mı uzak mı, kimsenin umrunda değil. Ya yurt çıksın da yeri önemli değil demeyin. Dershanesi evlerine bir saat uzaklıkta olan iki arkadaş olarak yazıyoruz bu yazıyı ve inanın hiç kolay değil. Verdiğimiz yol ücretiyle araba alsak, yolda geçen zaman yerine de matematik çalışsak on net daha fazla yapardık sınavda diye hesaplamıştık zamanında –bunu hesaplayacağımıza ders çalışsak da başka olabilirdi 
tabi- .

HİÇ HARCAMAZSAN BURSLA GEÇİNEBİLİRSİN

Burs desek ayrı dert. Zaten senin öğrenci olarak bir aylık masraflarını karşılayacak bursu devlet vermiyor. Biz yine hesaplara girdik, yurt çıktı diyelim; eğer yurdun üniversitenin yanındaysa, okul yurt arası bir yere gitmezsen, yurt içinde verilen yemek harici bir şey almazsan temel ihtiyaçlarına yetebilir bursun orası ayrı. Bakın belirtiyoruz “temel ihtiyaç”. Öğrenci insanlarız, sosyal ihtiyaçlarımıza da mı para harcayacağız bir de!
Umarız bu sorunlardan bahsederek yeni bir hayata atılmanın haklı heyecanını kırmamışızdır. Artık birer üniversiteli olmanın verdiği özgüvenle gideceğiz şehirlerimize ve hep bir ağızdan “Parasız, bilimsel, anadilde, demokratik eğitim!” diye haykıracağız. Bize dayatılmış olanı değil, kendi geleceğimizi kurmak için çalışacağız. Güzel günler gelmez bize, biz güzel günlere yürümedikçe diyelim bitirmeden.
Unutmadan şehrinize gidince “Seni yenecem (buraya kendi şehriniz gelecek)!” diye bağırmayı da unutmayalım, yeneceğimiz çok şey olacak. (Adana/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et