26 Eylül 2016 14:24

OHAL'de öğretmensiz başlayan yeni eğitim öğretim dönemi

Öğretmenlerin açığa alınmasının sebebi olarak gösterilen gerekçelerin son derece muğlak, ucu açık olduğu ortada.

Paylaş

Deniz KAR
Antep

11.285 sayısı açıklandığında pek çok eğitimcinin uzun süredir beklediği haber, önce şehirlere göre dağılımlar sonra isim listelerinin açıklanmasıyla ortaya çıktı. Öğretmenlerin açığa alınmasının sebebi olarak gösterilen gerekçelerin son derece muğlak, ucu açık olduğu ortada. Mektuplar gönderildikten, isimler belli olduktan sonra her resmi açıklamanın içine 15 Temmuz’un katılması, hükümet ve Erdoğan’ın darbe girişiminin nimetlerinden bir süre daha faydalanmaya devam edeceğini gösteriyor. Darbe girişiminin ardından emniyet, yargı, kamu personelleri vs. içinde “FETÖ” adı altında başlatılan temizlik, muhalif, aydın, demokrat kesimlere uzanmaya başladı. Darbenin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte KHK’lerin getirdiği avantajlardan yararlanan hükümet bir yandan demokrat, ilerici öğretmenleri görevinden alırken diğer yandan bölgede halk iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarını gözaltına alıyor, kutsadığı seçimleri yok sayıyor.  
Peki bu görevden uzaklaştırmalar, açığa almalar ülkede bir darbe girişimi olmasaydı gerçekleşmeyecek miydi? Ya da bu öğretmenlerin görevden uzaklaştırılmasının sebebi herhangi bir terör örgütüyle bağlantılı olduklarının kanıtlanması mıdır? Bir yılı aşkın süredir devam eden bomba, savaş, kuşatma politikasına karşı duran, barış isteyen ve bu yüzden grevlere katılan öğretmenlerin zaten aylardır görevden alınmayla tehdit edildiği, 14 bin sayısının neredeyse bir yıldır konuşulduğu bir süreçten geçiyorduk. Belediyelere atanan kayyımlar ve öğretmenlerin açığa alınması, bölge illerinde yürütülen operasyonlarda halkın polise, askere itaat etmesini sağlamak amacıyla kullanılan kirli uygulamaların bittiği anlamına gelmiyor. Baskı iyi yönlü artarak devam ediyor.

ÖĞRETMENSİZ BAŞLAYAN YENİ DÖNEM

En son on binlerce öğretmenin görevden uzaklaştırılması, yıllardır AKP iktidarının tohumlarını ektiği, “dindar kindar nesiller yetiştirme, 4+4+4 eğitim sistemiyle camilerden fetva verecek daha fazla insan yaratma” zihniyetinin çıplak gözle görülmesine sebep oldu. Çünkü bugünün öğrencilerine verilen eğitimin niteliği, yarının öğretmenleri, akademisyenleri, yazarları tarafından bir sonraki nesle aktarılacak. Bilimsel, laik, demokratik eğitimden yana öğretmenlerin uğradığı baskı; laik, bilimsel, eğitimin yerine muhafazakâr, itaatkâr eğitimin geçirilmeye çalışıldığının somut kanıtı. Okulların açılmasına çok kısa bir süre kala gerçekleşen uzaklaştırmalar, milyonlarca öğrencinin döneme öğretmensiz girmesine sebep olacak. 
Öğrencilerin öğretmensiz kalmamasının, bilimsel ve demokratik eğitim almasının, demokrat ve ilerici öğretmenlerin görevine dönmesinin yolu, eğitim alanında özgürlüğe, bilimselliğe duyulan ihtiyacın çeşitli yollarla dile getirilmesinden geçiyor. Bu görev bir yandan mücadele yürütme konusunda deneyimli KESK’e ve çevresinde toplayabileceği eğitim emekçilerine düşerken, diğer taraftan bilimsel, demokratik, nitelikli, laik, anadilde eğitim talebinde bulunan öğrencilere düşüyor.  

BASKILAR HER ALANA YAYILIYOR

Hükümet, uyguladığı faşist baskıları her geçen gün daha fazla alana yayıyor. 
Bölgede doğrudan kolluk kuvvetleriyle yürütülen çatışmalar, batı illerinde patlatılan bombalar, kamu alanında yürütülen operasyonlar, fetihçi, muhafazakâr zihniyetin geliştirilmesi ve kitleleri buradan kışkırtma üzerinden yürüttüğü politika; demokrasiden, özgürlükten, laiklikten yana ilerici halk güçlerini susturmayı hedefleyerek toplumu gericiliğin kıskacına çekmeye devam ediyor. Bunun yanında, Suriye’de IŞİD, NUSRA, ÖSO gibi cihatçı çetelerin, lojistik ve ideolojik olarak doğrudan desteklenmesi, bölgeye hakim olma ve Kürt halkı üzerinde egemenlik kurma çabalarının bir sonucu. İktidar ve sermaye odaklarının gençliği kuşatan, gerici, muhafazakâr, ırkçı, mezhepçi kalkanını kırmak, faşizmin kazanmasının önüne geçmek anlamına geliyor. Üniversitelerde ve liselerde eğitim emekçilerinin çeşitli bahanelerle görevlerinden alınmasında gençliğe egemen olmak isteyen faşist ideolojinin -yalnızca komşu ülkelerde başlatılan savaşlarla değil, fakültelerde almak istediğimiz dersi alamamaktan, liselerde aylarca sürecek öğretmensizlik durumuna kadar her alanda- yaşamımızı nasıl etkilediğini görüyoruz. Yarına gerileyerek değil ilerleyerek ulaşmak, bugünün gerici atmosferinden sıyrılmak, gençliği kendi taleplerinden kaynaklı mücadele etrafında toplamaktan, bu mücadeleler içinde öğrenmekten geçiyor. Bu mücadele bir fakültenin dağ başında boş bir araziye taşınmasına karşı boykota çıkmaktan tutun da, öğretmenimizin hiçbir tatmin edici gerekçe yokken görevinden alınmasına karşı alanlara çıkmaya kadar çoğaltılabilir.

ÖNCEKİ HABER

Elazığlılar: İnatla, mücadelemizi sürdüreceğiz! 

SONRAKİ HABER

"Şort"lu kadınların kazanması için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa