Evrim
Evrim; değişim ve yenilikle işlemeye devam eden bir süreçtir, yer ve zamana göre değişen çevre koşullarına göre işler. Geriye işlemez ve tekrarlanamaz. Mutasyon, varyasyon, doğal seçilim ve genetik sürüklenme evrimin işleyişinde devreye giren faktörlerdir.Mutasyon DNA sarmalının baz çiftindeki kopyalanma sırasında or
Evrim; değişim ve yenilikle işlemeye devam eden bir süreçtir, yer ve zamana göre değişen çevre koşullarına göre işler. Geriye işlemez ve tekrarlanamaz. Mutasyon, varyasyon, doğal seçilim ve genetik sürüklenme evrimin işleyişinde devreye giren faktörlerdir.
Mutasyon DNA sarmalının baz çiftindeki kopyalanma sırasında ortaya çıkan hatadır, rastlantısaldır. Bu hata sonucunda yeni bir genetik yapı ortaya çıkar, yeni bir kalıtsal özellik kodlanır. Mutasyonlar tek başına yeni bir tür oluşumuna sebep olmazlar ancak tür içinde çeşitliliği sağlarlar. Evrimin oluşmasında en temel etkenlerden biri olan mutasyonlar kanser gibi çağımızın en önemli hastalıklarından birine de yol açıp doğal seçilimle birlikte önüne geçilemez bir süreç olan evrimin devamını sağlamaktadır.
Doğal seçilim çevreye en uygun şekilde evrimleşmeye olanak sağlar. Yani uyum sağlayanın hayatta kalması sağlayamayanın elenmesidir. Bu uyum kavramı tabi ki genlerle de doğru orantılıdır. Tüm canlılar ortak bir atadan köken alır, doğal seçilimle her bir türün faydalı olan değişimleri seçilir. Her tür kendinden önceki bir türden gelişmiştir. Türler daha karmaşık yapılara doğru ilerler. Yani sanılanın aksine merkezde insan olmayan bir süreç söz konusudur. İnsan ailesinin geçmişi 7 milyon yıla dayanır. İnsansıların 2 milyon yıllık bir geçmişi ve modern insanın yaklaşık 200 bin yıl önce olduğu bilinmektedir. Evrim yavaş yavaş ancak sürekli devam eden değişikliklerin tümünü kapsar.
1960 yılında başlayan ve devam eden moleküler biyoloji ve genetik alanındaki çalışmaların artmasıyla da evrimin kanıtları sürekli artmaktadır. Bugün evrim araştırmalarında DNA polimorfizminden de yararlanılmaktadır. Primatlar üzerinde yapılan çalışmalarla insan, goril, şempanze, orangutan arasındaki DNA uzaklıkları belirlenebiliyor. 1977 yılında DNA dizilimini çözmek için yeni teknikler keşfedilmiştir. Bunlar Fender ve Maksim Gilbert DNA dizilimi methodlarıdır. Şu an da Fender methodunun geliştirilmiş yani modifiye edilmiş halini kullanıyoruz. Tabi bunun yanında mikro array teknolojisi ve illuminasequencing yöntemleri, moleküler genetikte aydınlatılamayan bir çok problemin de çözüme kavuşturulacağına inanılmaktadır. Moleküler biyoloji alanında yapılan gelişmeler sayesinde evrim daha da anlaşılır olmaya başlamıştır.
Evrim; anorganik evrim, organik evrim, sosyal evrim olarak üç kısımda incelenir. Bu üçünü birlikte öğrendiğimizde evrim daha iyi kavranır. Yani sanıldığı gibi evrimi sadece biyoloji bilimi beslemez. Fizik, kimya, jeoloji, astronomi, genetik, moleküler biyoloji, paleontoloji, paleoantropoloji,tarih, iktisat vb.. gibi bilimlerde yardımcıdır.
“Science” dergisi 2006 Ağustos ayında, evrim teorisinin değişik ülkelerde halk arasındaki kabülünü ele alan bir ankete göre İnsanın evriminin en fazla Türkiye’de reddedilmiş olduğu görülmektedir.(%26), Evrimi doğru olarak kabul edenlerin oranının en az olduğu ülke yine Türkiye çıkmıştır. (%51)bu da içler acısı bir durumdur.
Bir çok insan evrimi anlayamadığı için ona karşı çıkıyor ve kuşkuyla yaklaşıyor. Bu da okullarda evrimin eksik ve yanlış anlatılmasından kaynaklı bir durum. Ne yazık ki evrim deyince bir çok insanın kafasında maymundan insanın oluştuğu görüşü beliriyor. Anlaşılmak istenmeyen bir diğer durum da şu ki Evrimciler yaratılış var mıdır yok mudur incelemez, evrenin geçirdiği değişim, nasıl uyum sağlandığı vb. nedenlerini bilimsel yollara dayanarak inceler.
Eğer ülkemizde evrimi öğrenmek istiyorsanız bu gerçekten zorlu bir süreç. Liselerde eksik ve yanlış anlatılan -hatta hiç anlatılmayan- evrim, kişisel çaba, bilim dergileri, konferanslar ve evrimci eğitimcilerimiz sayesinde öğrenilebiliyor. Fakat bununla birlikte evrim karşıtlığı üniversitelerde de devam ediyor. Marmara Üniversitesinin düzenleyeceği “Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” adlı evrim karşıtı sempozyum bunlardan biri. Bu evrim karşıtlığının devam etmesi üzücü bir süreç. Yapmamız gereken evrimi ve evrimin sürdüğünü anlatmaya devam etmektir.
Bilime yapılan bir saldırı olarak değerlendirilen bu sempozyumun gerçekleşecek olması Türkiye'de yapılan gericiliğin yeni bir göstergesidir. Bilim dünyası için trajikomik olan bu sempozyumun gerçekleşecek olması üzücüdür. YÖK’e bağlı bir kurul olan Türkiye Öğrenci Konseyi ve Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyinin de etkinliğin düzenleyicileri arasında olması kurumların güvenilirliğini tekrar düşündüren bir olaydır. Umarım bu sempozyum gerçekleşmez.