Ber'taraf' olmak
Geçtiğimiz günlerde bir tartışma başladı. Bu tartışma kendisine bugünlerde güncel olma misyonunu yüklerken aslında yıllardan beri süren tartışmaların devamı niteliğindeydi. Taraf gazetesi yazarı Halil Berktay, kanlı 77 1 Mayıs’ındaki olayları sol grupların üstüne yıkarken; bu tartışmanın fitilini ateşliyordu. Belki d
1 MAYIS TARTIŞMALARI: TARAF VE BERKTAY BOŞA KÜREK ÇEKİYOR
Tarihçi ve Taraf gazetesi yazarı Halil Berktay, 1 Mayıs 1977 katliamı ile ilgili ortaya çeşitli iddialar ortaya attı ve sonrasında tartışma başladı. Öncelikle Berktay’ın neler söylediğini hatırlatmakta fayda var: “Ateş açıldığı palavradır, birbiriyle çatışan solcular kendi rezaletinden bir mağduriyet yarattı. TKP ve DİSK, Maocuları Taksim’e sokmama kararı almıştı. Maocular barikata tosladı, ateş açıldı, izdiham oldu. Otel ve Sular İdaresi çatısından ateş açıldığı palavradır. Polis araçlarından da ateş açılmadı. Sol kendi rezaletinden bir mağduriyet yarattı.”diyordu. Binlerce emekçinin alana çıktığı 77 1 Mayıs’ı bir katliamla noktalanmıştı. Ama tarihçi Berktay, tarih biliminin”objektif” olma tarafını kaçırmış olmalı ki şuursuzca açıklamalar yapmaktan geri durmadı. Tarih biliminde tanıklarda önemli rol oynar. Ve yüzlerce tanık ve o gün orada görev yapan gazeteciler kurşunların Sular İdaresi binasından geldiğini söylüyordu. 1 Mayıs 1977’de yaşanan olayla ilgili açılan davada duruşma savcısı olarak görev alan Çetin Yetkin de, “Dosyaya baktığımız zaman bu olayın sol gruplar arasındaki bir çatışma olmadığını gösteren yüzlerce kesin delil var. En önemlisi bu olayın soruşturması yapılmadı. Şimdi olay oluyor 28 gün sonra iddianame veriliyor. Yüzlerce ifade alınmış. O kadar ki ateşli silahla öldürülmüş 5 kişi var, ateşli silah ile öldürücü bölgelerden yaralanmış 35 kişi var. Elde tabancayla yakalanmış sanıklar, ele geçirilmiş silahlar, kovanlar var. En basitinden önce eldeki silahlarla, cesetlerden çıkan mermilerin ekspertiz raporları karşılaştırılır.” diye konuştu. O gün bu katliamın bizzat devlet görevlilerinin yaptığı gün yüzü gibi ortada duruyor. Ama ne hikmetse Halil Berktay bir anda böyle bir iddia ortaya atıyor.
Bu yazının yazıldığı gün Taraf gazetesinde yine ilginç bir yazı gözümüze çarpıyor: İpek şalı çekip utancı açığa çıkarmak.”12 Mart mağduru” bir subay yazıyor yazıyı. Berktay’dan farklı birşey söylemeyen subay, açıktan Halkın kurtuluşunu hedef gösterip, bu grubu dikkatli izlediğini ve birçok kişide silah gördüğünü söylüyor. Bu kişi başta işin devlet güçleri tarafından yapıldığını sandığını, fakat sonradan Halkın Kurtuluşu’nun bu işi yaptığını düşündüğünü belirtiyor. Bu tartışmalardan sonra Taraf gazetesinden 2 yazar istifa etti. Tartışmaların devam edeceği gözüküyor. Açıkçası Taraf ve onun kimi yazarları bu katliamdan devleti aklamak için elinden geleni yapıyor. Ama Berktay ve Taraf “havanda su dövmeye”devam ediyor. Peki Berktay 35-40 yıldır bu ülkede değil miydi?
Taraf ve Berktay solu itibarsızlaştırmak için uğraşadursun, Taraf’ın Çorum, Maraş ve Sivas katliamlarına bakışı da gözümüzün önüne gelirse aslında bu gazetenin üstlendiği rolü daha iyi anlıyoruz.
Taraf’tan ayrılan Ümit Kıvanç’ın dediği gibi, Berktay da Taraf da ve bunları gizliden destekleyen eski solcu liberallerde altından kalkamayacakları bir yalan ortaya atmıştır
AVRUPA’DA 2 SEÇİM: TARAF’TAN SOL RÜZGARI!
Yunanistan’daki genel seçim ve Fransa’daki Devlet Başkanlığı seçimi tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip edildi. Bu 2 ülkedeki seçimler genel olarak AB’deki dengeleri sarsacak özellikte olması bakımından oldukça önemliydi. Peki gerçekten solun bir zafer kazandığı, sağın ise yenilgisi miydi bu seçimler? Fransa’da 20 küsur yıl sonra sağcılar kaybediyor, Yunanistan’da ise sol diye nitelendirebileceğimiz örgütler oy oranını ciddi şekilde yükseltiyordu. Ancak önemli bir ayrıntı var ki Hollande’ye oy verenlerin büyük bir çoğunluğu onun politikalarına değil, önceki başkan Sarkozy’nin yönetiminden memnun olmadığından Hollande’yi destekliyordu. Ve 2 seçim bize gösteriyor ki AB bünyesindeki ülkelerin ekonomik kriz nedeniyle dipte olduğu ve bu ülkelerdeki iktidarların yerinin hiç de sağlam olmadığıdır. Ancak Taraf ve diğer ana akım medya “sol geliyor, sağ çöktü”gibi olayın içini doldurmayan yorumlar yapıyor. Üstüne iktidara gelen Hollande’nin Keynesyen teoriyi uygulayacağını söyleyip manşetlere çıkarıyor. Keynesyen teori hiçbir zaman emekçi halkın bir seçeneği olmamıştır. Keynes ve teorisi, sermaye için kendi sisteminin devamının ön koşuludur. Ezilen halkın tek ideolojisi Marksizmdir ve işte Keynes’le Marx’ın aralarındaki çizgi de budur. Diyalektik yöntem Keynes’i sistem içinde tutarken, Marx’ı sistemi dönüştürmeye götürmüştür. Keynes, yüzeysel düzeyde sistemin içsel tıkanıklıklarını çözmeye yönelmiştir. Böylece, pratikte ve kısa dönemde Keynes’in çözümlemesi işlevsel sonuç vermiş olduğu halde, Marx’ın yaklaşımı uzun erimli devinimin açıklanması şeklinde oluşmuştur. Muhtemelen Keynes de kendi akıbetini görmüş olacak ki, teorisini, ünlü “uzun dönemde hepimiz ölüyüz” söylemi ile noktalamıştır.
YALANLAR, GERÇEKLER...
Dolayısıyla Taraf, gerek 1 Mayıs 77 tartışmaları gerek de seçimleri yorumlayışı ve Keynesyen teoriyi öne çıkarması ile safını tutmuştur. Türkiye gençliği 1 ve 6 Mayıs’ta alanlardan Halil Berktay ve Taraf gazetesine gerekli cevabı vermiştir. Yapacağımız şey yalanın perdesini yırtmak ve gerçekleri anlatmaktır. Yoksa Taraf boşuna zorlamaktadır. Sloganı “Düşünmek Taraf Olmaktır” olan Taraf gazetesi, olayları bilinçli bir şekilde çarpıtarak böylelikle sermayeye, devletin kontra güçlerine taraf olmuştur. Sözümüzü Evrensel gazetesi yazı işleri müdürü Fatih Polat’ın sözleriyle kapatalım:” Şimdi Halil Berktay da, kanlı bir tarihi o kanı dökenlerin argümanları ile yazarak önümüze çıkıyor ve bizden de bu ‘kanlı yalana’ inanmamızı istiyor. Tarihin çoktan yalanlamış olduğu bu saçma ve rezil tezi karşısında ona şunu söyleyerek noktalayalım: Artık senin de bu kanlı tarihte bir yerin var!