Bildiği tek şey araştırmak olan biri
Hakan Tunç görevinden uzaklaştırılan Eğitim Sen üyesi Mehmet E. Şimşek’i yazdı.
Hakan TUNÇ
Genelde toplumun, özelde eğitimin ve bunlar aracılığıyla insanların (özellikle çocukların) yeniden dizayn edildiği ülkemizde örnek eğitimciler öğrencilerinden, okullarından, işlerinden uzaklaştırılmakla kalmayıp topluma hedef olarak gösterilmekte ve birtakım siyası hesaplar uğruna cezalandırılmaktalar. Bu eğitimcilerin hedef olarak seçilip okulundan, öğrencilerinden uzaklaştırılması, sırf kendilerine ve/ya öğrencilerine değil aynı zamanda uzun vadede bu topluma da bir cezadır. Bir insanın içinde bulunduğu üretim koşullarını yok etmek, sırf o bireye değil toplumuna da zarardır, cezadır.
Bu haksız cezaya maruz kalanlardan biri de Mehmet E. Şimşek. Adıyaman’da dünyaya gelen Şimşek, çocuk yaşta önce babasını, sonra annesini kaybeder. Yoksulluktan öte bir yoklukla boğuşan aile, çocuklarını devlet yurtlarına vermek zorunda kalır. 18 yaşına kadar bu kurumlar bünyesinde ilk, orta ve lise eğitimini tamamlar. 18 yaşından sonra kurumla ilişiği kesilince kendi imkânlarıyla üniversiteye hazırlanır. Sürekli içine doğduğu koşulları; genelde toplumun, özelde insanların ruh ve düşünce dünyalarını anlamaya çalışan ve bunlara etki eden felsefi, politik, bilimsel, dinsel, kültürel, sanatsal, yerel ve evrensel yolları sorgular. İnsanın anlam arayışını ve bu anlama etki eden koşulları üzerine durmaksızın okumalar, araştırmalar yapar. Bu merakı neticesinde lisans eğitimini felsefe üzerine yapar.
Okul yıllarında başladığı memuriyet hayatına, öğretmenlik için aldığı formasyon sonrasında felsefe öğretmeni olarak atanır. Asıl istediği akademide felsefe çalışmalarını yapmaktır. Bu nedenle okumalarına ve çalışmalarına devam eder. Lisansüstü eğitimini Felsefe Tarihi’nde tamamladıktan sonra, yine aynı dalda doktora eğitimine devam eder. Çağdaş felsefe ve sosyoloji odaklı devam eden anlam arayışı özellikle; etik, dil felsefesi, postmodernite, varoluşçuluk, fenomenoloji, toplumsal ilişkiler konuları çerçevesinde Wittgenstein, Bauman, Levinas, Kant, Marx, Baudillard, Foucault gibi düşünürlerin ışığında sürdürür.
Şimşek’in Modernite, Postmodernite ve Bauman1 kitabı toplumun içinden geçtiği süreçlerden bağımsız değildir. Toplumsal süreçler ve kişisel koşulları onu bu düşünce ve üretimlere sürüklerken kitabın okuyucu ile buluşacağı gün cezalandırılacağını bilmiyordu. Bu çalışması yaklaşık on yıldır üzerinde düşündüğü, okuduğu ve sonunda yazdığı bir anlam arama çabası, bu çabaya katkıdır. “Öte yandan” diyor Şimşek, “hiçbir yönteme başvurmadan, insan tek ve bir başınalıkta (…) kalıp ve yalnızca kendi içinden gelen sesi (…) dinleyip yine sadece kendi içine dönen bir ses/düşünce arasında gerçekleşen monadik bir anlam da oluşturabilir. (…) Neticede tek başına bir yöntemden ya da bu yöntemlerden birkaçını kesiştiren bir kavşağın perspektifinden bakılsa bile anlam(ın) belirsiz ve hep biraz eksik olacağı da bilinmelidir. Hele bir de içinde yaşanan ve devam edegelen bir zamanın ruhunu anlamaya çalışmak, anlam sorununu en çetrefilli yönünü oluşturur.”
Şimşek’in tüm çabası “anlamak”tır. Tüm kitap boyunca bize modernizm-postmodernizm, modern-postmodern olanın ne olduğunu, geçtikleri aydınlanma yolunu, buna etki eden farklı süreçleri Bauman’ın düşüncesi ışığında ve çerçevesinde anla(t)maya çalışıyor. Bununla birlikte Nietzsche, Adorno, Derrida, Deleuze, Lyotard, Haberbas, Ritzer’in bu anlama katkılarına da atıflarda bulunarak, bunların ayrıştıkları, birleştikleri noktalara dikkat çekerek anlam yolunu genişletip, derinleştirip, zenginleştirmeye çalışmaktadır.
Öğretmen olarak atanır atanmaz, o güne kadar siyasi faaliyet yürüten herhangi bir örgütle bir bağı olmayan Şimşek, fikirlerine en yakın bulduğu, insancıl değerleri savunan, emekten, hak ve eşitlikten yana olan Eğitim Sen’e üye olur. Mevcut ulusal ve uluslararası yasaların sendikalara tanıdığı hak ve özgürlükler çerçevesinde bağlı olduğu Eğitim Sen’in eylem çağrılarına katılan Şimşek, katıldığı bu eylem(ler) gerekçe gösterilerek çalıştığı kurumdan uzaklaştırılır. Bildiği tek şey araştırmak olan ve bu nedenle okuyan, yazan… Bununla yetinmeyip bu birikimlerini ve bilgiye ulaşmanın, anlam arayışının yolunu öğrencilerine de aktarmaya çalışan bir öğretmen, düşünen bir birey, idealist bir eğitimci, bir filozof… Bu uzaklaştırma ile sırf işi-mesleği değil bu yolla aynı zamanda yaşam hakkı da elinden alınmaktadır!
Şimşek, her şeyin hızla tüketildiği yeni dünyada hoşgörü ve dayanışmayı savunan bir birey... Bu coğrafyada ve dünyada hemen her şeyiyle görebileceğimiz en güzel insanlardan biri. Uzakdoğu bilgeleri gibi bilgiye ulaşmada sabırlı, Avrupalı filozoflar gibi akılcı. Onu gözlemlediğim 25 yıl boyunca okuması ve yaşamıyla hep örnek olmuş bir insan. Örnek olmak dışında, onların hayatlarına temas etmiş; değişmelerine, ilerlemelerine, iyiye, güzele, doğruya yönelmelerinde çok büyük etkiler, katkılar sunmuş idealist bir öğretmen ve bunu yaşam pratiği dönüştüren bir eğitimci…
Bugün yaşananların kitabın işaret ettiği anlamlar çerçevesinde yeni olmadığını bir kez daha fark ediyor, anlıyoruz.
1Mehmet E. Şimşek, Modernite, Postmodernite ve Bauman, Belge Yayınları, Eylül 2016