05 Ekim 2016 00:30

Kolombiya neden 'Hayır' dedi?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Ertan Erol, Kolombiya'da barış referandumunun sonucunu değerlendirdi.

Paylaş

Ertan EROL*

200 binden fazla cana mal olan, milyonlarca kişinin yaşadığı yerleri terk etmesine, binlerce kişinin akıbeti belli olmayacak şekilde kaybedilmesine sebep olan, dünyanın en uzun, en acımasız ve en çözülebilir çatışma durumlarından biri olan Kolombiya hükümeti ve FARC-EP arasındaki mücadeleyi nihayete erdirecek antlaşma, geçtiğimiz pazar günü Kolombiya halkına sunulan referandumla herkesi şok edecek bir sonuç ile reddedildi. Antlaşmanın neden reddedilmiş olabileceğini sıralamadan belirtmek gereken şey, referandumdan siyaseten galip çıkan iki tarafın adlandırılması olacaktır. ‘Hayır’ sonucu ile kazanan ilk taraf, hiç şüphesiz Kolombiya siyasetinin üstüne yaklaşık son 20 yıl karabasan gibi çöken Alvaro Uribe ve temsil ettiği merkez sağ siyaset olmuştur. Taraflardan bu kamp, barış antlaşmasının gerekliliğine inanmakta olsalar bile, kendilerinin dışarıda tutulmalarının yaratacağı siyasi sonuçların altında ezilecek olduklarından, düpedüz yalan ve iftira ile bezenmiş olan ‘hayır’ kampanyasının en önemli aktörü olmuşlardır. Hayır sonucunun ikinci kazanan tarafını ise referanduma katılmayanlar oluşturmaktadır. Kolombiya tarihinde ilk defa yüzde 37.4 katılım ile en düşük katılım gösterdiği bir seçime imza atmıştır. Bu açıdan toplam nüfusun yüzde 62’sinin katılmadığı bir seçim her halükarda bir meşruiyet problemi ile karşı karşıya olacaktır. 

KAMPANYANIN FİNANSMANI GÖZ ARDI EDİLDİ

Bu noktada, ulusal ve uluslararası arenada hemen hemen herkesi şok eden ve hayal kırıklığına uğratan bu sonucun muhtemel sebeplerini de incelemek gerekmektedir. Evet kampanyası sonuçlardan da görülebileceği üzere kampanyanın başından beri kendine çok güvenmiş, özellikle son kamuoyu yoklamalarının açık ara ‘evet’i önde göstermesi ile rehavete kapılmıştır. Özellikle kırsal kesimlerde kampanyanın finansmanı konusunda sıkıntıların yaşandığı belirtilmekte olsa dahi bu sorunlar göz ardı edilmiştir. Aynı zamanda son kamuoyu yoklamalarının ‘evet’ tarafının 30-40 puan fark atmış olduğunu göstermesi ‘evet’ diyebilecek ve demek isteyen seçmen üzerinde belirli oranda bir oy kullanmama rahatlığı sağlamıştır. ‘hayır’ kampı ise, antlaşmaya ‘evet’ diyeceklerden daha fazla motive olmuş görülmektedirler. 

SANTOS, KENDİ SİYASİ PLANLARININ KURBANI

Bir diğer nokta antlaşmanın referanduma götürülmesi gerekip gerekmediği noktasıdır. Jose Manuel Santos ilk başkanlık döneminin bitiminde ikinci başkanlık kampanyası için FARC ve diğer silahlı gruplarla çatışma ortamının barışçıl bir biçimde çözülmesini siyasi bir vaat olarak sunmuş ve 2014 senesinde bu politik seçenek vasıtasıyla seçilmiştir. Bu bağlamda Santos’un barış görüşmelerini yürütmek ve bunu senato ve temsilciler meclisinde onaylatmak açısından siyasi bir meşruiyeti zaten mevcuttur. Bu değerlendirme neticesinde Santos’un kendi siyasi planlarının kurbanı olduğunu iddia etmek mümkündür. 

Antlaşmanın reddedilmesinin diğer muhtemel sebeplerinden birisi ise Jose Manuel Santos hükümetine, onun genel ekonomik ve sosyal politikalarına sekiz sene sonrasında getirilen itirazlar oluşturmaktadır. Özellikle ekonomik sorunların çözülememiş olmasının antlaşmaya ‘evet’ diyecek olan geniş kesimlerin bir nevi hükümeti cezalandırma veya uyarma amacıyla hayır oyu vermesine sebep olduğunu söylemek mümkündür.

FARC ÖZÜR DİLEMEKTE GECİKTİ

Son olarak, Uribe’nin ve ‘hayır’ kampanyasının seçmeni ‘evet’ kampanyasından daha fazla motive ettiği ve sandığa götürdüğü, bunu da gerçekle bağdaşmayan iddiaları uzun süre kamuoyunda tartıştırmayı başararak sağladığı iddia edilebilir. Dinsel itkilerin gün geçtikçe daha da öne çıktığı ve etkin bir yol oynadığı Kolombiya toplumunda özellikle antlaşmanın cinsel eşitlik ile ilgili kısmı ve buna ek olarak eski savaşçılara ödenecek tazminatlar tartışmaların önemli bir kısmını oluşturmuşlardır. ‘Evet’ kampanyası bu savları defedecek karşı argümanları oluşturma gereğini duymamış, Uribe’yi siyasi hayatı bitmiş akıl sağlığı yerinde olmayan bir kişi olarak görmeye başlamışlardır. FARC-EP, özellikle sebep olduğu ölüm ve katliamlar için özür dilemede geç ve çekimser kalmış, özellikle başta yasal olmayan maddelerin ticaretinden elde ettiği ekonomik gücün ayrıntılarını ve bu kaynakları kurbanların tazmini için kullanılmak üzere devlete devretme kararını ancak referandumdan iki gün önce açıklamıştır. Bu bağlamda ‘hayır’ kampanyası FARC’ın bu çelişkili tutumunu kamuoyu önünde istismar etme olanağını bulmuştur. 

BARIŞI SİLİP ATAMAYACAK

Her ne olursa olsun, bu hayal kırıklığı yaratan sonuç Havana’da sürdürülen 4 senelik detaylı görüşmeleri ve 300 sayfayı bulan barış antlaşmasını, bunların ötesinde 50 seneyi aşan bir çatışma ortamını bitirmeyi amaçlayan barış iradesini bir kalemde silip atamayacaktır. Santos idaresi ve FARC karşılıklı çatışmasızlığın halen geçerli olduğunu ilan etmiş ve önümüzdeki adımların tartışılması için Havana’da tekrar toplanmış bulunmaktadırlar. Hiç şüphesiz oy kullanan 13 milyon seçmenin 60 bin oydan az bir farkla bu barış antlaşmasını reddetmiş olduğu gerçeği yadsınamaz. 

Fakat, barış diyaloglarının dayandığı sağlam ve şeffaf mekanizmaların tüm diğer yol kazalarını atlattığı gibi bu büyük sorunu da aşarak Kolombiya’ya kalıcı barışı getireceğini ümit etmek hiçbir şekilde saf iyimserlik olarak addedilmemelidir.       

* İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi 

ÖNCEKİ HABER

'Canlı yayında ekranlara el koymak darbe geleneğidir'

SONRAKİ HABER

Seçimler göstermelik, halk seçime katılmıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa