Hayatın sesi bizim sesiziz
Hayatın sesi susturulamaz
Çağlar KAZAK
Bolu
Geçtiğimiz çarşamba günü Başbakanlık emri ile içlerinde Hayatın Sesi televizyonun da olduğu 12 televizyon ve radyonun hiçbir gerekçe gösterilmeden TURKSAT tarafından ekranları karartıldı. Kapatılan televizyonlara ve radyolara baktığımızda Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerden yana, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yollardan çözümünü savunan kanallar olduğunu görüyoruz. Listedeki Zarok TV, Kürtçe çizgi filmler yayımlayan bir çocuk kanalı, YÖN Radyo da çoğunlukla türkü yayını yapan bir radyo. Terörle uzaktan yakından alakası olmayan radyo ve televizyonlar sırf hükümetin hoşuna gitmiyor diye kapatılıyor.
15 TEMMUZ’UN GELDİĞİ YER
15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal ve açıklanan Kanun Hükmünde Kararnameler, AKP’nin epeydir özlemini çektiği tek adam tek parti rejiminin inşasının ön adımı olarak kullanılıyor. Darbe girişimi gerçek anlamıyla bir Allah’ın lütfuna dönüşmüş durumda. İllerde süren operasyonlar uzun zamandan beri cadı avına dönüşmüş durumda. Darbeye fiili olarak katılmamış, destek sunmamış insanlar tutuklanıyor, işleri ellerinden alınıyor. Gazeteler istenildiği gibi kapatılıyor, yazarlar, editörler dövülerek gözaltına alınıyor. Darbe girişimi ve terör örgütleriyle hiçbir alakası olmadığını bildiğimiz gazeteciler, yazarlar sorgusuz sualsiz tutuklanıyor. Halkın haber alma özgürlüğü, basın ve ifade özgürlüğü ayaklar altında paspas edilmiş durumda.
Yandaş medya ve gazeteci kılıklı şarlatanları Cumhurbaşkanı gibi düşünmeyen kim varsa onu hedefe koyuyor. Şu şu gazeteler kapatılsın diye haberler yaptırıyor. Bazıları da halen kapatılmadığına şaşırıyor. Merkez medya da şu süreçte yandaş medyadan farksız bir yayın politikası izliyor. Perşembe günü CNN Türk’te yayınlanan Şirin Payzın’ın sunduğu “Ne Oluyor” isimli tartışma programında konu Başbakanlık emri ile kapatılan televizyon kanalları ve radyolardı. Programın konukları ise işin muhatabı olmayan isimlerdi. Konukların hali böyle olunca, biz de neden kapatılan kanalların temsilcilerinin, çalışanlarının değil de bu konukların orada olduğunu doğal olarak soruyoruz.
HAYATIN SESİ’Nİ İŞÇİLERE SORUN
Hayatın Sesi televizyonu, 2007 yılında “Milyonerlerin Değil Milyonların Televizyonu” sloganı ile kuruldu ve kurulduğu tarihten bugüne bu sloganın hakkını vererek yayın hayatındaydı. İşçi ve emekçiler belki de ilk defa kendilerine mikrofon uzatan, görüşlerini önemseyen ve ekranlara yansıtan bir televizyon kanalı gördüler. Yalnızca işçi eyleme geçtiğinde değil, işçilerin her duygusunu ekrana taşımaya çalıştı. Eyleme geçtiği zaman ise işçinin yanında görebildiği tek televizyon oldu.
Hayatın Sesi’nin yayını karartıldıktan sonra şöyle ifadeler duyuyoruz: “Hayatın Sesi’nin izleyici kitlesi azdı ve skalası dar bir yayın yapıyordu, kapatmaya çok da gerek yoktu.” Bu noktada şöyle bir hatırlatma yapalım. Hayatın Sesi’ni işçilere bir sorun. Telekom işçilerinden, tekel işçilerine; Bursa Metal işçilerinden, Antep işçilerine; Zonguldak Maden işçilerinden, Gerede Deri işçilerine kadar emekçilerin hayatlarını, yaşam mücadelelerini, direnişlerini Hayatın Sesi Televizyonu ekranlarından izledik.
BARIŞIN, KADININ, MADENCİNİN SESİ
Bunun dışında ülkemizin sıcak gündemi olan Kürt sorunu ve bununla bağlantılı olarak gelişen demokrasi ve barış mücadelesi de Hayatın Sesi’nin dikkatle izlediği bir alandı. Bu alanda da hakkını vererek demokrasiden, özgürlüklerin geliştirilmesinden, silahların susmasından ve barıştan yana net bir tutum ortaya koydu. Bölgede görev yapan muhabirler orada yaşanan gelişmeleri cesaretle ve tüm gerçekliğiyle ortaya koydular. Çandiyar ve Şopa Nuçeyan gibi Kürtçe programlarda Hayatın Sesi’nin ekranlarındaydı.
Yükselen kadın mücadelesine de duyarsız kalmayan Hayatın Sesi’nin kurulduğundan beri yayın hayatında olan Ekmek ve Gül programıyla da emekçi kadınların sesi oldu. Ülkenin dört bir yanında kurulan kadın dernek temsilcileri bu programda diğer kadınlara seslendiler.
Şimdi ise hayatın tüm renkleri karartıldı. Hayatın Sesi ile dayanışma zamanı. Hayatın Sesi’ne destek mesajı gönderen bir TTK işçisi şöyle diyordu: “Hayatın Sesi susarsa madencinin sesi yeryüzüne ulaşamaz.” Madencinin sesi, tüm emekçilerin sesi için Hayatın Sesi’ne sahip çıkmamız gerekiyor. Hayatın Sesi, bizim sesimiz.
HAYATIN SESİ, HACETTEPELİ KADINLARIN SESİDİR
Kadın Çalışmaları Topluluğu
Hacettepe Üniversitesi
Bütün Türkiye kadınlarının başarılarını,sorunlarını, taleplerini onları evlilik programlarıyla “baş göz etmeye” çalışmadan, şiddet görmüş kadınların gözyaşlarını paraya çevirmeden, hem televizyon programı hem aynı isimli bir kadın dergisine sahip olan Ekmek ve Gül ve bağlı olduğu kanal Hayatın Sesi’nin OHAL kapsamında yayını durdurulmuştur. 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğunu programlarına konuk eden ve Hacettepeli kadınların sesi olmaya çalışan Hayatın Sesi’nin yanındayız. Çünkü HÜKÇAT olarak biliyoruz ki; yayın hayatı boyunca kendine ırkçı, ayrımcı, savaşı yücelten, ajitatif ve insanlık dışı bir “haberciliği/muhbirliği” şiar edinmiş, düşünce ve ifade özgürlüğüne saldıran, hiçbir kanal ne üniversiteli gençleri ne de üniversiteli kadınları temsil edebilir. Bu nedenle #HayatınSesiSusturalamaz !
HABER ALMA HAKKI ENGELLENEMEZ!
PAÜ Portal
Pamukkale Üniversitesi
Muhalif medya kanalları, “terör örgütüne destek” gerekçesiyle tek tek kapatılıyor. Aralarında Hayatın Sesi TV, IMC TV ve YÖN FM’inde bulunduğu 12 televizyon, 11 radyo kanalı kapatıldı.
Tek kanal, tek gazete, tek millet, kör zihniyet istemiyoruz. Gerçekleri izlemeye, dinlemeye kimse engel olamaz! Bizler PAÜ Portal ekibi olarak bu saldırılara karşı, kapatılan televizyon ve radyo kanallarının yanında olduğumuzu söylüyoruz ve bu yapılan saldırıyı kınıyoruz.
Özgür basın susturulamaz!
SANSÜRE KARŞI
ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu
ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu olarak Hayatın Sesi TV’ye yapılan sansüre karşı yanlarındayız. Biyogen olarak Aykut Kence Evrim Konferansı gibi pek çok bilimsel projemizde yanımızda olan ve de biyogenin misyonunda olduğu gibi evrimsel biyoloji ile bilimin diğer alanlarını halkla buluşturan Hayatın Sesi TV’nin sansürüne MTA Doğa Tarihi Müzesi’nde yapılan sansüre karşı durduğumuz gibi yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz.
HER RENGİMİZLE VAR OLANA DEK
ODTÜ LGBTİ Dayanışması
LGBTİ bireyler gibi “çoğunluğa”, “normale”, “farklıya” uymayan her düşünceyi sansürleyenlerin bir diğer icraatı olan Hayatın Sesi TV’nin sesinin kısılmasına karşı farklılıkları bastırarak yok edebileceğini zanneden zihniyete her rengimizle var olmaya, dayanışmaya devam edeceğiz diyoruz ta ki her rengimizle var olana dek.
HAYATIN SESİ, LİSELİLERİN SESİDİR!
Bir Lise Öğrencisi
Bahçeşehir Atatürk Anadolu Lisesi
14 yıldır gerici politikalar izleyen AKP Hükümeti ülkeyi darbe koşullarına sürüklemesinin yanı sıra darbe girişimini de fırsata çevirmiş ve kendisine karşı olan tüm muhalif, demokrat kesimleri hedef almıştır. 9 yıl önce işçilerin, gençlerin birer liralarıyla kurulan Hayatın Sesi’ne karşı yapılan sindirme politikası sonuç vermeyecektir. Biz Hayatın Sesi televizyonunu şifre skandalları sonrasında liselilerin kürsüsü olmasından, eğitimi ve gençliğin geleceğini kuşatma altına alan 4+4+4 yasasına karşı sesimizin taşıyıcısı olmasından biliyoruz. Biz ülkenin dört bir yanında AKP’nin bilim düşmanı girişimlerine karşı başlattığımız imza kampanyalarına sahip çıkmasından ve bunu kamuoyuna duyurmasından Hayatın Sesi’ni biliyoruz. Bizler liseliler olarak sesimizin kısılmasına asla izin vermeyeceğiz.
HAYATIN SESİ İÇİN SES ÇIKARALIM
Uluslararası Öğrenci Temsilciliği
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
28 Eylül günü akşam saatlerinde Türksat’ın Hayatın Sesi Tv dahil 12 televizyon kanalı ve 11 radyonun yayınını gerekçesiz bir şekilde durdurduğunu gördük. Başbakanlık emriyle OHAL kapsamında yayını durdurulan Hayatın Sesi Tv’ye herhangi bir resmi açıklama da yapılmamış. Özgür Gündem gibi gazetelerin kapatılmasından başlayarak bu güne gelen bu keyfi uygulamalar basın özgürlüğüne bir darbedir. 9 yıldır işçilerin, emekçilerin, kadınların,gençlerin, ezilen halkların sesi olan Hayatın Sesi Tv’nin kapatılması aynı zamanda halkın gerçek haber alma özgürlüğünü yok etmektir ve bu 15 Temmuz darbe girişimi ardından hızlanan bir ivmeyle ilmek ilmek örülmeye çalışılan faşizmin göstergesidir. Üniversitelerde, mahallelerde, liselerde, iş yerlerinde OHAL koşullarında yaşıyoruz ve haber alma gibi özgürlüklerin engellenmesiyle evlerimize daha fazla nüfuz eden bu koşullar bizi tamamen hareketsiz bırakmadan Hayatın Sesi Tv’nin kapatılması ardından başlatılan dayanışma örnekleri çoğaltılmalı ve daha kitlesel gür sesler çıkarılmalıdır.
HAYATIN SESİ, BİLİMSEL EĞİTİMİN SESİDİR
Toplumsal Araştırmalar Topluluğu
Hacettepe Üniversitesi
OHAL koşulları gün geçtikçe artan etkisiyle hayatımızın her alanını etkiliyor. Sokakta, üniversitede, mahallede baskı politikalarıyla karşılaşıyoruz. Haber alma özgürlüğümüz zaten yandaş medya dolayısıyla hali hazırda kısıtlıyken şimdi de OHAL’in binbir türlü bahanesiyle elimizden alınıyor. Birçok basın kuruluşunun yayını durduruluyor, Hayatın Sesi de bu kuruluşlardan bir tanesi. Bugüne dek işçinin, emekçinin, ezilenin, sömürülenin yanında olan, bizleri gençlik programına konuk ederek dertlerimizi, başarılarımızı dinleyen, dinleten Hayatın Sesi TV yalnız değildir. Bu ses, bilimsel ve ücretsiz eğitim, akademide eşitlik, özgür bir kampüs isteyen bizlerin sesidir. Hayatın Sesi’ni kısamayacaksınız.
KARARTILAN SADECE BİR KANAL DEĞİL, HAYATLARIMIZDIR
Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi
Pamukkale Üniversitesi
Kadınlar olarak ötekileştirilmenin, ikinci cins olmanın, sömürünün, taciz, tecavüz ve şiddetin, hatta ölümün en ataerkil haline maruz kalıyoruz. İşte böyle bir hayatın içinde Hayatın Sesi kanalındaki Ekmek ve Gül programı sesimiz oluyor. Üniversitede ya da Denizli’de yaşadığımız sorunları Ekmek ve Gül programında tartışabilirken şimdi karartılan sadece bir televizyon kanalı değil, hayatlarımızdır.
“Kız kardeşimiz nerede?” sorusunu sorarken her aşamada ekrana yansıtmıştık tartışmalarımızı. Aynı ekrandan diğer illerden kadınların sorunlarını izlerken kendimize döndük, çözümleri birlikte aradık. Birlikte dayanıştık. PAÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde biz kadınlar, bu ekrandan deneyimleri öğrenip hayatımıza entegre ettik. Darbe girişimini bahane edip OHAL’i kullanan hükümet, yasaklar eliyle kadınların da boğazını sıkıyor. Bugün hükümetin özgürlük karşıtı politikaları, “Mırıldanın.” söylemleriyle kadınların hayatına tekme oluyor. Biz PAÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi olarak Hayatın Sesi Televizyonu’nun karartılmasına karşı sesimizin kısılmasına izin vermeyeceğiz.
TEK SESE BİAT ETMEYECEĞİZ!
Siyaset Bilimi Topluluğu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilân edilen OHAL ile, Erdoğan ve AKP iktidarı eliyle yürütülen bir sivil darbe süreci yaşanıyor. Gücünü olağanüstü hâl KHK’lerinden alan bu sivil darbe süreci, siyasi iktidara muhalif tüm kesimleri hedef almaya devam ediyor. “Millete karşı” değil “devlet için” ilân edildiği söylenen OHAL sürecinde birbiri ardına verilen hükümlerle mağdur edilen binlerce kamu emekçisi, akademisyen ve öğrenci yetmezmiş gibi; muhalif hiçbir sese tahammülü olmayan iktidar, bir geceyarısı KHK’si ile aralarında Hayatın Sesi ve İMC’nin de bulunduğu onlarca radyo ve televizyonun da yayınını durdurdu. 15 Temmuz’un ardından “darbeci” diye kapatılan medya kurumlarının yerini, şimdi “terörist” olduğu iddiasıyla kapatılan muhalif yayın organları aldı.
Aradığı başkanlık sistemini OHAL’de bulan Erdoğan, elindeki yetkilerle bir tek adam rejiminin inşasını tüm hızıyla sürdürüyor. Ayrıca “OHAL’e 12 ay da yetmeyebilir” sözleriyle, bu karanlık tabloyu sürdürme hevesini de ortaya koyuyor. İşte bu süreçte, dikensiz gül bahçesi yaratmak için ülkeyi tek bir sese mahkum kılmak isteyen Erdoğan ve AKP; madenlerden, fabrikalardan ve meydanlardan; üniversitelerden ve amfilerden yaptığı yayınlarından tanıdığımız radyo-televizyon kanallarını hedef alıyor. Daha önce yaptığı yayınlardan dolayı defalarca para cezasına çarptırılan kanallar, şimdi de hiçbir resmî tebligat olmadan, tamamiyle keyfî bir şekilde susturulmak isteniyor. Demokratik-özerk üniversite, lâik ve bilimsel eğitim mücadelemizde daima bizimle birlikte olan Hayatın Sesi ve tüm muhalif yayın organlarının yanındayız. Tek sese biat etmeyeceğiz!