Adana’da İnsan Hakları İhlallerinde Hekim Sorumluluğu Paneli
Adana Tabip Odası “İnsan Hakları İhlallerinde Hekim Sorumluluğu” konferansı düzenledi.
Adana Tabip Odası’nda düzenlenen konferansa İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında Öğretim Üyesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ da konuşmacı olarak katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, İnsan hakları ihlallerinin Türkiye’ de uzun yıllar süregeldiğine dikkat çekerek, bu durumun darbe ve sonrası süreçlerde en yüksek seviyelere çıktığını ifade etti. Ökten, başta kamu emekçileri olmak üzere, insanların herhangi bir sorgulamaya tabi tutulmadan işlerinden olabilmekte, tutuklanmakta, aileleriyle birlikte ciddi her türlü travmaya maruz kalma durumuyla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İnsan hakları kavramının çok geniş olduğunu, konuyu yalnızca devletin işlediği suçlarla sınırlı ele almamak gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de ise yaşanılan insan hakları ihlallerinin devlet tarafından işlenen suçlar olduğunu belirten Fincancı, bunun yanı sıra kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı olduğunu ifade etti. İnsan haklarına yönelik suç işleyen devletlerin inkârcı tavırlarının ortak olduğuna değinen Fincancı, bir süre sonra uluslararası mahkemeler sonucu bu devletlerin yüklü tazminat ödemek zorunda kaldığını söyledi.
Hekimlere adli rapor veya muayene için getirilen kişilerin bir hasta olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Fincancı, İstanbul, Helsinki ve Tokyo Bildirgeleri gibi uluslararası bildirgelere göre görevlerini icra etmenin hekimleri hukuksal açıdan da koruyacağını belirtti. Fincancı, hekimin işinin kişi üzerinde ne olup bittiğini belirtmek belgelemek olduğunu söylerken Hekimlerin hastanın bakımı için tümüyle bağımsız karar vermesi gerektiğini vurguladı. ‘Kamusal adli tıp hizmetleri yargı sürecinde bilirkişilik tekeli olmamalıdır.’ diyen Fincancı, ‘Ülkeler işkence ile mücadelede yararlı bir araç olan İstanbul Protokolü’nün yol göstericiliğinde hareket etmelidir.’ dedi.
İşkence ile ilgili şikâyetlerle hızla ilgilenilmesi gerektiğini vurgulayan Fincancı, işkence mağduru aleyhine yürütülen soruşturma ve kovuşturma ile ilişkisi olmayan bağımsız bir otorite tarafından araştırılması gerektiğini, adli tıp hizmetlerinin güvenlik görevlileri veya cezaevi sistemi ile aynı devlet otoritesi adına değil, yargı veya bir başka bağımsız otorite adına çalışması gerektiğine dikkatleri çekti. (Adana/EVRENSEL)