9 Ekim 2016 09:18

31 Ağustos 2016’da Brezilya Senatosu 20’ye karşı 61 oyla, 27 Ekim 2014’te 54 milyon Brezilyalı tarafından seçilen Devlet Başkanı Dilma Roussef’in azlini onayladı. 

Brezilya Demokratik Hareket Partisi’nden (PMDB) Temsilciler Meclisi Başkanı Eduardo Cunha, yolsuzluk suçlamasıyla hakkında başlatılan milletvekilliğinden düşürme sürecinden Meclisin dikkatini uzaklaştırmak ve arkadaşı Michel Temer’in başkan olmasını sağlamak için, 2 Aralık 2015’de Dilma’nın azil sürecini başlattı. 

Dilma hakkındaki suçlama, Ulusal Kongre’nin onayı olmadan harcama yetkisi verip çiftçileri finanse etmek için hükümet kontrolündeki Brezilya Bankası’ndan kredi kullanmak yoluyla Anayasa’yı çiğnemekti. Dilma’nın savunması, söz konusu paranın eğitim ve tarım yararına kullanıldığını kanıtladı. Fakat, araştırılan şey gerçekte bir suç işlenip işlenmediği değil, düşük halk desteğine sahip bir başkanın azledilmesine resmiyet kazandıracak bir şeyler bulmaktı. Dilma’nın reklam sorumlusu, seçim kampanyasını yürütmek için rüşvet aldığını itiraf etti.  

PARLAMENTER DARBE NİTELİĞİNDEDİR

Azil avukatları, Devlet Başkanı’na hem Temsilciler Meclisi’nde (azil kararı 367’ye karşı 513 vekil tarafından kabul edildi) hem de Senato’da (oturuma Anayasa Mahkemesi Başkanı başkanlık etti) yeterince savunma hakkı verildiğini tekrarlayıp durdular ve hâlâ da tekrarlamaktalar. Fakat, bunların hiçbiri, seçilmiş başkana isnat edilen suçlamaların herhangi bir ağır ve hafif suç kategorisine girmediği gerçeğini reddetmemekte dolayısıyla da Dilma Rousseff’in azlini parlamenter bir darbe haline getirmektedir.   

Hükümet tarafından gerçekleştirilen bu tip operasyonların her zaman Sayıştay tarafından onaylandığını, doğru kabul edildiğini ve hukuk içinde sayıldığını söylemek yeterlidir. Bununla birlikte, Sayıştay 2015 tarihinde, askeri diktatörlüğün sona ermesinden bu yana PSDB, DEM, PPS, SD ve diğer burjuva parrtilerin oluşturduğu tüm hükümetlerin ortağı olan PMDB’nin başlıca liderleri tarafından halihazırda dile getirilen azil sürecini desteklemek üzere fikrini değiştirmiştir

İŞÇİLERE KARŞI GERİCİ BİR KONGRE 

Fakat, ağır suç ve ve kabahati bile bulunmamasına rağmen, Dilma’nın azli neden onaylanmıştır?

İlk olarak, çünkü bu Kongre tarihimizdeki en gerici Kongre’dir. Meclis ve Senato’da son seçimde yenilenme olsa da; ordu, dinciler, büyük toprak sahipleri ve muhafazakarlıkla tanımlanmış diğer kesimlerin temsiliyetinde artış, işçilerin çıkarlarını savunan parlaamenterlerin sayısında ise ciddi bir azalış olmuştur. Bir önceki Kongre’de 83 işçi temsilcisi bulunurken, şimdikinde ise 50 vekil ve 9 senatör bulunmaktadır. Diğer taraftan, 250 vekil ve senatör, sermayedarların çıkarlarının savunucusu olduklarını ilan etmiştir.  

İkinci olarak, İşçi Partisi’nin (PT) sağcı politikalara dönüşü nedeniyle, önce Lula da Silva sonrasında ise Dilma Rousseff ilerici programlarını terk etmiş, işçi ve halk hareketiyle bağlarını koparmıştır. Lula ve Dilma Birleşik İşçi Merkezi’ni (CUT) bürokratikleştirmiş, CUT’un başkanı önce Çalışma Bakanı daha sonra ise São Bernardo Belediye Başkanı olmuş, Sendikal Güç ve diğer işbirlikçi sendikalari güçlendirmiş, Brezilya Komünist Partisi’nin (PcdoB) desteğiyle UNE ve UBES’i tamamıyla hükümet temsilciliklerine dönüştürmüştür. İşçi Partisi, Petrobras’ın veya bakanlıkların işlerini gören şirketlerden rüşvet almayı sürdürerek, kamu işlerinde yolsuzluğa devam etmiştir.  

2014 seçimlerinin bitiminin ardından, İşçi Partisi hükümetini ve Devlet Başkanı Dilma Rousseff’i takip ettikleri yol konusunda uyardık. İktidar için sağ partilerin desteğini aramanın, seçim kampanyasındaki vaatlerden vazgeçmenin, “finansal düzenleme” adı altında ekonomik krizi işçilerin sırtına yüklemeyi amaçlayan büyük burjuvazinin planını uygulamanın; krizin daha da derinleşmesine ve hükümetin halkın çoğunluğu içinde politik izolasyonuna yol açacağını söyledik.  

TEMER’İ ATAYAN DİLMA’NIN KENDİSİ

Mart 2015 tarihindre, Merkez Komitemiz şu açıklamayı yayınladı: “Sağ partilerin yükselişini durdurmak ve halkın desteğini tekrar kazanmak için; hükümetin değişmesine, varlıklı sınıflar için değil işçi yığınları için yönetmeye, krizin faturasını işçilere değil zenginlere ödetmesine gereksinim var.” 

Fakat, Lula’nın tavsiyesine uyan Dilma, bunun yerine, Michel Temer’i Kongre’nin desteğini alma umuduyla Devlet Başkan Yardmcısı olarak atamıştır.

Bununla birlikte bildiğimiz üzere, İşçi Partisi’nin sağcılaşma süreci ve yozlaşması, Lula’nın ilk kez devlet başkanı seçilmesinden önce, ulusal burjuvazi ile ittifak yapıp ülkenin en zengin kapitalistlerinden biri olan José Alencar’ı kabinesine alması ve Brezilyalılar’a Mektubu’nda pazar ekonomisi, finans kapital ve dünya burjuvazisine bağımlılık yemin etmesiyle başlamıştı.

Burjuvazinin yozlaştırdığı partiler haline gelen PT ve PcdoB program ve ideallerini terk etmiş, ulusal burjuvaziyi ve sağ partilerle ittifak kurmayı savunmaya başlamıştır. Yönetmek adına sergilenen bu tutumun faturasını ise halk ödemiştir. Toprak reformunu gerçekleştirmeyen bu partiler, Brezilya için çözümün, burjuvazi ile işçi sınıfının çıkarları arasındaki uyumda olduğunu ileri sürmeye başlamıştır.

Kısaca, halkımızı temsil etmeyen PT ve PcdoB ilericilikten bile yoksundur. İşçi kitleleri, ülkemizin yoksulları yetim durumdadır. Sağ partiler çözüm değildir. Bunun için sadece 21 yıllık askeri diktatörlük döneminde sağın gerçekleştirdiklerini, özelleştirmeleri; Sarney, Collor, FHC, PSDB’nin yoz hükümetlerini hatırlamak yeterlidir. 

GERİYE GİDİŞ 

Temer Hükümeti iki ay içinde Brezilya toplumunun en yozlaşmış, en gerici ve en anti-yurtsever kesimlerini temsil ettiğini gösterdi. Temer’in programı ayrıcalıklı bir azınlığın, varlıklı sınıfların servetini arttırmak ve yoksulları, işçileri ezmek için ortaya çıktı.  

Benimseme niyetinde oldukları önlemler; Birleşik Sağlık Sistemi’ni (SUS) tamamen tasfiye etmek ve sağlığı özelleştirmekten kamu üniversitelerini paralı hale getirmeye, yabancı şirketlerin ulusal ekonomi üzerindeki kontrolünü genişletmekten silahlı kuvvetlere yönelik harcamaları arttırmaya, konut alımı için verilen desteği kesmekten çalışma saatlerini arttırmaya ve işçilerin çok sayıda hakkını ortadan kaldırmaya, kürtajı suç haline getirmekten grevleri baskılamaya ve Manoel Lisboa, Emmanuel Bezerra, Marighella, Lamarca, Sonia Angel, Alves ve diğer Brezilyalı devrimcilerin katilleri ve işkencecilerini kahramanlaştırmaya kadar uzanmaktadır.

Bu sebeplerden ötürü, işçileri ve halkı bu hükümeti devirmek ve yerine halkçı ve devrimci bir hükümeti (sömürücülerin ve patronların olmadığı, halkımızın yüz yıllardır çektiği acıları ve uğradığı sömürüyü ortadan kaldıracak gerçek bir işçi hükümetini) getirmek için mücadele etmeye çağırmalıyız. 

(Çeviren: Ferhat Sarı)

Evrensel'i Takip Et