Toplumcu şiir ırmağının ana kollarından Sennur Sezer
İsmail Afacan, Sennur Sezer’in edebiyatımızdaki ve toplumcu gerçekçi şairler arasındaki yerini yazdı.

İsmail AFACAN
Toplumcu Gerçekçi şiir ırmağını besleyen ve büyüten ana kollardan biridir Sennur Sezer şiiri. Kimi zaman gürül gürül akar. Kimi zaman büklümler çizer. Kimi zaman da heybetli dağlardan eriyen kar suları karışır şiirine. Tek amacı vardır: Çağına tanıklık yaparak ırmağı denize ulaştırmak.
Yarım asırlık şiir yolculuğunda aka aka kendi yatağını oluşturmuştur Sennur Sezer. Aynı ırmağın diğer bir kolunun dediği gibi “Su akar yatağını bulur.” Ki kaynağını alıyorsa diyalektikten ve tarihin akışını değiştirecek olan sınıftan… İşte o zaman pınarın başından bir dize yankılanır: “Heraklit… Heraklit… Akar suya kabil mi vurmak kilit”.
Sennur Sezer şiir ırmağının kenarına oturup akan suya bakmak gerek o vakit. Gecesiyle gündüzüyle kımıl kımıl akan, kilit vurulamayan suya. Dizelerini yaşamın ta kendisinden alan… Döküleceği yeri bilerek… Direnişin, umudun, inancın şiirlerini okuyalım. Ve o şiirlerin aktığı ırmağa tekrar bakalım. Nereden doğdu o şiir ırmağı, nereye aktı? Toplumcu Gerçekçi şiir ırmağının diğer kollarından farkı neydi?
***
Sennur Sezer şiiri 1960’lı yıllarda boy verdi. İlk kitabı “Gecekondu” 1964 yılında yayımlandı. Dönemin iki büyük edebiyat eleştirmeni Asım Bezirci ve Hüseyin Cöntürk’ün Sennur Sezer’in Sosyal Adalet Dergisinde yayımlanan “Soyut” şiiri üzerine yaptığı tartışmadan bir sene sonra… İkinci kitabı “Yasak”, tarih: 1966.
Sennur Sezer ilk iki kitabıyla toplumcu gerçekçi şairler içinde işlediği temalar bakımında ayrı bir damar tutturmayı başarmıştır. İlk kitabında gecekondularda yaşayan emekçilerin, işçi genç kızların ve annelerin gündelik yaşamlarını şiire taşımıştır. Emekçilerin çaresizliğini ve korkularını tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Ama bu koşullardan kurtuluşu göze batırmayı da hissettirmiştir “Haykırı” şiirindeki gibi: “Gel bu nehir kurumasın akmadan/ Dallar var çiçeklenecek tomur tomur/ Gel uyan/ Uyku nasılsa uyunur// Gel gel gel/ Yalnız değiliz.”
Gecekondu’daki bir diğer dikkat çekici nokta ise işçi kadınların cinsel yaşamlarına dair yaptığı vurgulardır. Emekçilerin yaşam koşulları içindeki cinselliği konu edinirken diğer yandan erkek egemen anlayışı eleştirmiştir.
Yasak’ta ise şiirine yeni temalar girmiştir. Bunlardan en dikkat çekici olanı törelere yaptığı eleştiridir. “Uzak Bir Öğretmene” şiirindeki şu dizelere kulak verelim: “Şimdi biri seni öldürebilir/ Üstüne kapanıp ağlayamam işte yasalar/ İşte kasalar ve para denen tutsaklık/ Satılıp ölen kızlar/ Ve kuma kuma üstüne Anadolu.” Sennur Sezer Yasak’ta da işçi kadınların gündelik dertlerini işlemeye devam etmiştir. Yer yer sevgi ve cinsellik sorunsalını şiirlerine serpiştirmiştir. Daha ilk iki kitabında işlediği bu temalarla özgünlüğünü yakalamıştır.
***
Sennur Sezer’in kuşaktaşı olan toplumcu gerçekçi şairler arasındaki poetik alana dair yaklaşım farklılığı da dikkat çekicidir. 1969 yılında Ant Dergisinde yayımlanan “Toplumcu Genç Şairler Savaş Açıyor” başlıklı söyleşide Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Süreyya Berfe ve Özkan Mert İkinci Yeni şiirine karşı ateşli eleştiriler yapmıştır. 60 kuşağından önceki toplumcu gerçekçi şairler de Garip Şiirine ve İkinci Yeni şiire karşı ağır eleştirilerde bulunmuştur. Sennur Sezer ise Garip ve İkinci Yeni şiirine olumsuz bir bakışa sahip değildir. Aksine Çağdaş Türk Şiirinin gelişiminde önemli evreler olarak görmüştür. Ama kendisinin anlatmak istediği konulara uygun olan içerik ve biçimin toplumcu gerçekçi şiir olduğunu düşünmüştür ve o çizgiden yol almıştır.
Kuşaktaşlarından ayrılan bir diğer özelliği ise o dönem yer yer “ajitasyona” varan şiir tarzını tercih etmemesidir. Ataol Behramoğlu’nun “Bir gün Mutlaka”, İsmet Özel’in “Evet İsyan”, Özkan Mert’in “Kuracağız Her Şeyi Yeniden” gibi şiirlerin isimlerinden anlaşılacağı üzere daha siyasal alana odaklanan şiirler kaleme almışlardır. Devrimcilere ve mücadelesine odaklanan küçük burjuva devrimci tarzda şiirlerdir. Sennur Sezer’de ise şiirin öznesi işçi sınıfıdır. Bu şiirlerde sert bir söyleme yer vermek yerine, genel olarak işçi sınıfının özel olarak işçi kadınların gündelik dertlerine ve korkularına odaklanmıştır. Bu durumu betimlemekle kalmamıştır. Bu koşullardan kurtuluşun ne olduğunu da hissettirmiştir dizelerinde. Korkuyu aşmanın, kurtuluşa ulaşmanın yolunu anlatırken “el” imgesini sıklıkla kullanmıştır. Yani kurtuluşun işçi ve emekçilerin kendi ellerinde olduğunu vurgulamıştır.
***
Sennur Sezer’in 2000’li yıllarda kaleme aldığı iki kitabı “Dilsiz Dengbej” ve “Akşam Haberleri” Sennur Sezer ırmağında önemli bir yere sahiptir. Toplumcu Gerçekçi şiir içinde onu farklı bir yere oturtan kitaplardandır. Toplumcu Gerçekçi şairlerin şiirlerinde baskın ve pek görülen bir tema olarak karşımıza çıkmaz Kürt sorunu ve Kürt coğrafyasında yaşanan sıkıntılar. Sennur Sezer Dilsiz Dengbej ve Akşam Haberleri’nde özel olarak Kürt coğrafyasını ve Kürt halkının yaşadığı sıkıntıları şiirine taşımıştır. Genel olarak da Ortadoğu halklarına odaklanmıştır. “Dersimli Gülo”, “Kenger”, “Yazıt”, “Duttaki Mendil” bu şiirlere birkaç örnektir.
***
60’lı yılların umut dolu havasında filizlenen, 70’li yılların atmosferinde gelişen, 80’li yılların karanlık sokaklarında geçen, 90’lı yılların kaçış edebiyatına aldırmayan ve 2000’li yılların Ortadoğusunda gezinen şiirler kaleme almıştır Sennur Sezer.
Sennur Sezer, işçi kızların şiirini yazmak için başlayan şiir yolculuğunda birçok duraktan geçmiştir. Birçok tanıklığın eşliğinde… O tanıklık ki; kapitalist sitemi, erkek egemen anlayışı ve ulusal baskıyı sanık sandalyesine oturtmuştur.
Evrensel'i Takip Et