11 Ekim 2016 00:59

10 Ekim yaralıları: Dayanışma ve mücadele ayakta tutuyor

Dosyamızda bugün 10 Ekim Katliamı’nda yaralananlarla konuştuk.

Paylaş

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaralanan onlarca kişi de dönüşü olmayan fiziksel hasar kaldı. Onlarca yaralının kulak zarı yırtıldı, 4 kişi gözünü kaybetti, 3 kişinin bacağı kesildi, 7 kişi ise felç kaldı... Ve hastaneler hala tedavileri bitmeyen, yeni ameliyatlar yapılması gereken yaralılarla dolu. Tedavileri biten ya da hala devam eden katliam mağdurlarını kendilerini ayakta tutabilecek enerjiyi her ay gerçekleşen anmalarda kullanıyor. Katliamdan yaralı kurtulan ve tedavileri ameliyatları sürecek olan atanamayan öğretmen Cafer Altun, Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) eski genel başkanı Yavuz Demirkol, BTS üyesi Can Ateş ve Eğitim-Sen üyesi Ayşegül Duman... Geçen bir yılı, yaşadıklarını, hissettiklerini anlattılar.  

'HAYATA TUTUNMA NEDENİM DİCLE'

Cafer Altun, her anında yanında olan dostlarıyla 9 Ekim gecesi de yan yanaydı. İstanbul'dan Ankara'ya barış için çıktıkları yolda 2 can yoldaşını kaybeden Cafer Altun’u herkes ilk olarak “morgdan çıkan mucize” olarak tanımıştı. Nabzının attığı sonradan anlaşılarak ameliyatlara alınan Altun, bir bacağını kaybetmesine rağmen bir hafta içinde taburcu olmuş ve tedavisine İstanbul'da devam etmişti. Vücuduna isabet eden 20 bilye ve sayısız şarapnelden iki tanesinin çıkartılması için birkaç hafta önce bir ameliyat daha geçirdi. Ardından 3-4 günlük bir bağış kampanyasıyla protez için gerekli parayı temin eden Altun insanlara umut olmaya devam ediyor. Atanamayan öğretmen olan Cafer Altun, yaralarının izlerini mücadeleyle aşmaya devam ediyor. Temel bir lisede coğrafya öğretmenliği yapmaya başlayan Altun, diğer yandan da engelli basketbol takımında oynamaya başladı. Sosyal medyada paylaştığı ve elinde basketbol bulunan fotoğraflar, dayanışma ve mücadelenin gücünün simgesi adeta. Cafer Altun’un şu sözleri, yaşama nasıl tutunduğunun da göstergesi: "Katliamda 2 canımı kaybettim, Dicle Deli'yi ve Abdulkadir Uyan'ı. Ve 101 arkadaşımızı katlettiler. Her şeye rağmen hayata tutundum. O beyaz ışığı gördükçe geri geldim. Işığa yürümedim, canım Dicle'min sureti hep yanımdaydı. Hayata tutunmamın bir sebebi de onun o gülen yüzüdür."

'VÜCUDUMDA PARMAKİZLERİ VAR, BARBARLARIN'

Ankara’da bir hastane morgundan İstanbul’daki evine uzanan zor günleri ise Altun şöyle anlatıyor: “Hastane yönetimi, çıkan haberlerden dolayı psikolojik baskılar yoluyla beni İstanbul'a sevk etmeye çalıştı. 1 hafta sonunda baskılara dayanamayarak sevki kabul etmek zorunda kaldım. İstanbul’a geldiğimde de sevk işlemlerim yapılmadı vücudumdaki bilye ve yaralarla evde kendi çabamızla tedavi olmaya çalıştım. Benim bir bacağım koptu, tüm vücudum yandı. Sayısız şarapnelle yaşadım ve artık acıyı görmezden gelebiliyorum. 26 Eylül’de 3 tane ameliyat oldum. Bilye ve şarapnellerden bazıları alındı ancak 19 tane bilye ve şarapnel parçası hala vücudumda. Düşünsenize bu bilyeleri o katiller tek tek elleriyle dizdiler. Vücudumda parmak izleri var o barbarların.” 

‘BİR AYAĞIM GİTTİ, BİNLERCE AYAĞIM OLDU’

Protez bacak için yürütülen kampanya etrafındaki dayanışmanın kendisini çok duygulandırdığını söyleyen Altun,  “Binlerce insan yanımda oldu. Bir ayağım gitti ancak binlerce ayağım oldu. Kolum bacağım oldu herkes. Ben de onlara umut oldum. Bu böyle gidiyor hala. Ben barışa olan umudu büyüttükçe onlar da benimle beraber güçleniyorlar. Ben de onlarla. Hayat çok garip bir yerden bakıyor. Acıyı aşmış biri olarak sesleniyorum size, barışın savaşçıları olun. Ölmek hiçbirimizin kaderi değil. 

'BEDELİ ÖDENDİ, KEŞKE BARIŞ GELSEYDİ'

KATLİAMDAN ağır yaralı kurtulan BTS Eski Genel Başkanı Yavuz Demirkol da yaralılar arasındaydı. Sol bacağına ve sırtına isabet eden bilyeler nedeniyle ağır yaralı olan Demirkol'un da tedavisi sürüyor.  tedavisi devam ediyor. Psikolojik destek de alan ve 24 Ekim günü tendon transferi ameliyatına girecek olan Demirkol, katliamda sendika üyesi arkadaşlarıyla beraber 101 kişiyi kaybetmenin acısını hala yüreklerinde yaşadıklarını anlatıyor. Kayıpların eksikliğini ise şu sözlerle ifade ediyor, “11 üyemizi kaybettik, avukatımızı, arkadaşımızın çocuğunu, başka bir arkadaşımızın eşini ve emekli olan üyemizin kızı Şebnem'i. Barışın önemini 10 Ekim'den sonra her patlamada tekrar tekrar anlıyoruz. Bedel ödendi. Keşke ama barış gelseydi. Savaş konseptinden çıksaydık.” Demirkol, en büyük isteklerinin 'barış'ın gelmesi olduğunu ve bunun için her zaman mücadele edeceklerini anlatırken, 10 Ekim'den sonra ülkenin savaş alanına döndüğünü de vurguluyor.  Katliamın aydınlatılması için hiçbir adım atılmadığını eleştiriyor ve şöyle devam ediyor: “Mülkiye Müfettişleri Raporları'nda bazı emniyet yetkililerinin sorumlukları olduğu ortaya çıktı. Savcılık da takipsizlik kararı verdi. Bu bazı sorumluların korunduğu anlamına geliyor.  Gerçekler sorumluluğu ve ihmali bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasından geçiyor. 

‘KORKU DAYANIŞMA AŞILACAK’

Demirkol, 7 Haziran seçimlerinden sonra peş peşe patlayan bombaların insanlarda korku yarattığını vurguluyor ama korkuya teslim olunmaması gerektiğini de şu sözlerle ifade ediyor: “Bombalarla yayılan korkuya, bir de kazanılmış haklarımızın elimizden gitmesi ekleniyor. İnsanlar sokağa çıkamıyor. İhraçlarla, açığa alma şeklinde emekçilere bir korku yayılmış durumda. Bunu aşmak gerekir. Biz bu korkuların dayanışmayla aşılacağını söylüyoruz. Dayanışmayı engellemeye çalışıyorlar. Sesimiz olan televizyon kanalları kapatılıyor, basın emekçileri gözaltına alınıyor.”

'YENİ NESİLE BARIŞ İÇİNDE NASIL YAŞANIR ANLATACAĞIZ'

HASTANEYE götürüldüğünde kalbi durmuş olmasına rağmen hayata dönen ve halen tedavisi süren BTS üyesi Can Ateş ise önümüzdeki ay bir kez daha ameliyat masasına yatacak. Bu kez yırtık olan kulak zarı için.  Yoğun tedaviye rağmen iki ayağını henüz tam olarak kontrol edemeyen Can Ateş, 2 yıl boyunca fizik tedaviye devam edecek. Sağllık durumuna rağmen Ankara Tren Garı'nda her ay yapılan anmaları kaçırmayan Can Ateş'in tamamen iyileşip iyileşmeyeceği tedavi sürecine bağlı. Ateş, yaz aylarında kayıp yakınları ve yaralılar olarak bir araya gelmeyi planladıklarıın ancak 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle bu isteklerini yapamadıklarını dile getiriyor. 7 Kasım’da gerçekleşecek ilk duruşmanın büyük ses getireceğini ifade eden Ateş, “Adaletin mahkemeden geleceğini sanmıyorum. Ama barışı direne direne getireceğiz. Yeni kuşaklar yetişecek, onları örgütleyeceğiz. Onlara barış içinde nasıl yaşanır, anlatacağız" diyor ve adalet ve barışı mümkün kılmak için daha çok dayanışmaya ihtiyaç olduğunun bir kez daha altını çiziyor.

‘101 ARKADAŞIMIZ BİZE KALKAN OLDU’

15 yıllık öğretmen, Eğitim Sen üyesi Ayşegül Duman ise katliam günü iki bacağından yaralandı. Tedavisi sürüyor. Ayşegül öğretmen, bacağındaki platin, kemikle kaynamadığı için göreve başlayamadı. Doktoru bir yere çarpması veya düşmesi halinde bacağının kırılabileceğini söyledi. Bu risk nedeniyle göreve bir ay kadar sonra başlayacak. Ayşegül öğretmen, barış mitingine katıldığı için asla pişman olmadığını vurguluyor. Soruşturma sürecine değinen Duman, miting günü polisin güvenlik önlemi almadığının mülkiye müfettişleri raporları belgelendiğini vurguluyor. Ancak raporlar ışığında ilgili kişilere herhangi bir soruşturmanın açılmamasının da kendisini bir kez daha yaraladığını belirtiyor. Ayşegül Duman, “Geçirdiğim ameliyatların, neremin kırıldığının bir önemi yok. 101 arkadaşımızı kaybettik. Bizim dostlarımı bizlere canlı kalkan oldular. Onlar sayesinde hayattayız. O öyle bir cehennemin içinden çıktık ki, tarif edemiyoruz. Kelimeler yetmiyor. Bir yanı hep eksik. Onların anısı uğruna yargı sürecinin adil bir biçimde işletilmesini isterdim. Bir-iki kişinin günah keçisi olmasını istemiyorum. Katliamın yıl dönümünde Ankara Tren Garı'nda, 7 Kasım'da da mahkemede olacağım” diyor. 
 

ÖNCEKİ HABER

LC Waikiki işçileri: İyi şartlarda çalışmak herkesin hakkı

SONRAKİ HABER

Midye dolmanın içinde sömürü gizli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa