Demir ağlarla ördük TFF’yi
Yıldırım Demirören, TFF’yi şekillendirmeye çalışmakla suçladığı cemaatin oyunuyla o kuruma başkan olmuş oluyor.
Alper KAYA
TFF Başkanı Yıldırım Demirören, geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında gündemi değerlendirdi. Bu tarz gündemi değerlendirme minvalindeki söyleşiler çok keyifli oluyor. Zira genelde kervan dağıldıktan, bir yangın yeri dindikten sonra veriliyor bu söyleşiler. Demirören’in konuşması da böyle oldu. Terim – Arda tartışmaları yeni yeni dinerken, milli takım üzerindeki eleştiriler hafiflemişken, TFF 1. Lig’in naklen yayın problemi çözülmüşken çıkıp gövde gösterisi yaptı TFF’nin başkanı. Ancak bu gösteride bir problem vardı, o da önümüzde koskoca bir enkaz olarak duran TFF’nin ta kendisiydi.
AMATÖR LİGLERİN SAĞLIKÇI SORUNU
Geçtiğimiz haftalarda, amatör liglerde oynanan bir maçta bir pozisyonda baygınlık yaşayan ve hayati tehlike içine giren bir futbolcu dakikalarca sahanın ortasında bekletilip bir ambulans güç bela çağrıldı mesela. Oysa daha geçtiğimiz nisan ayında bu sezon için Sağlık Bakanlığı, TASKK ve TFF arasında bir protokol imzalanmış ve amatör ligler için sağlıkçı tahsisi sağlanacağı iddia edilmişti. Halihazırda, yıllardır maçlarda sağlıkçı bulunmamasını protesto ederek sağlıkçı olmayan maçlara çıkmayan Altınırmak Spor Kulübü “maça çıkmadı” gerekçesiyle nice şampiyonluktan edilip küme düşürülürken de hiçbir kurum kılını kıpırdatmıyordu. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek tabirinden hareketle, sağlıkçı bulundurulan statülere bir bakış atalım fırsattan istifade. 3. Lig ve Bölgesel Amatör Lig’e uzanalım biraz. Bu liglerde sağlıkçı bulunduruluyor ancak insan haklarının pek esamesi okunmuyor. Son yıllarda biraz esnetilmiş olsa da, adına “yaş kontenjanı” denilen ve 30’lu yaşlarına kadar futbol oynamaktan başka bir uğraş edinmemiş ve bu sporu meslek edinmiş pek çok spor emekçisini ekmeğinden eden uygulama hala yürürlükte değil mi? TFF’nin üzerine oyunlar oynandığını iddia eden Demirören, 6 yılda beş kez statüsü değiştirilen Bölgesel Amatör Lig’i oyun alanı gibi kullanan kurumu da cemaat mi sanıyor acaba? Genel işleyişi göz önüne getirelim biraz da, emin olun durumun vahameti birkaç metre uzaktan daha net fark ediliyor. Genelde 10 günde bir dev puntolarla spor sitelerinde bir manşet çıkar: “PFDK kulüplere ceza yağdırdı” diye bir ibare altına, kopyala-yapıştır kararlarla hit çekmece. Çıkarılan kararları birkaç kez peş peşe okuduğunuzda aklınızda iki soru belirir. Birincisi, kulüplere kesilen para cezaları tahsil edildikten sonra bu meblağ ne oluyor? İkincisi, bu kadar alt lig futbolcusu niye 4 ila 12 maçlık cezalara çarptırılıyor?
‘HERKES HADDİNİ BİLSİN’ DEMECİ
İlk sorunun cevabını Yıldırım Demirören son röportajında sarf ettiği “Biz bugün 100 milyonu kasamızda döndürür hale geldik” sözleriyle ağzından kaçırmış olabilir. İkincisi için daha ilginç bir durum var. Alt liglerde, naklen yayın hak getire, herhangi bir kamera kaydı bulunmamakta. Hakem raporları, bu ligler için kutsal kitap muamelesi görüyor haliyle. Futbolculardan alınan ifadelerin ne kadar dikkatli etüt edildiğini sorgulayacaksak, geçtiğimiz haftalarda rakip futbolcuya verilen cezanın haksız olduğunu ve futbolcunun kavgaya karışmayıp bilakis kavgayı ayırmaya çalıştığını bir dilekçeyle yazan Ümraniyespor U-21 teknik direktörü Şenol Demir’e ve Elazığspor U-21 futbolcusu Berk Yıldız’a mikrofon uzatmamız lazım. İşinizi kolaylaştırayım: Tahkim Kurulu, Şenol Demir’in dilekçesini görmezden geldi. TFF’deki işleyiş sıkıntısının kökeni, bu kurumun kendi yapısında yatıyor. TFF’nin özerk bir hukuk sistemi var ve yaptıkları uygulamalar için gidip normal mahkemelerde şikayetçi olamıyorsunuz. Hal böyleyken, Deniz Naki’ye ideolojik propaganda gerekçesiyle 12 maç ceza veren TFF siyasi pankartla sahaya çıkan Sakaryaspor’u es geçebiliyor. Son olarak ilginç bir tesadüf müdür bilinmez ama Demirören daha önce de bir kez had bildirme temalı bir demeç vermişti. O dönemde, Beşiktaş başkanıydı ve 3 temmuz sürecinde verdiği röportajda tıpatıp aynı kelimeleri kullanarak “Herkes haddini bilsin” demişti. O süreç, malumunuz olduğu üzere Demirören’i TFF başkanlığına taşımıştı. Son dönemde ise şike operasyonu da cemaatin üzerine zimmetlendiğine göre bir derin muamma doğuyor: Demirören, TFF’yi şekillendirmeye çalışmakla suçladığı cemaatin oyunuyla o kuruma başkan olmuş oluyor. Buna ne buyrulur?