Düzceli kiracı depremzedeler evsahibi olmak için gün sayıyor
Düzce depreminde oturdukları evleri yıkılan kiracı depremzedeler, 17 yıl sonra ev sahibi oluyorlar.
Hasret Gültekin KOZAN
Düzce
12 Kasım 1999’da yaşanan Düzce depreminde oturdukları evleri yıkılan kiracı depremzedeler, 17 yılın ardından evlerine kavuşuyor. Verdikleri hukuk mücadelesi sonucu, devletin arazi tahsis etmesini sağlayan 234 aile, bir kooperatif kurarak dayanışmayla evlerini inşa etmeye başladı. Düzce Umut Atölyesi çatısı altında bir araya gelen depremzedeler, gönüllü akademisyenler ve öğrenciler, 29 blok evi subasman (yapı eteği) seviyesine getirdi bile...
Düzce Umut Evleri Atölyesi’de çalışan gönüllüler, haftasonu depremzedelerle bir araya geldi. Hem depremzedelere destek verdiler, hem de şantiye sahasında yapılması gereken işlerin ucundan tuttular. Biz de depremzedeler ve bu işin gönüllüleri ile projenin öncesini ve bundan sonra neler yapılacağını konuştuk.
İlk olarak 20 yıldır Düzce’de yaşayan öğretmen Dursun Teper ile konuşuyoruz. 2000 yılında bir dernek etrafında bir araya geldiklerini anlatan Teper, geçen yıllar içerisinde bütün kiracı depremzedeler olarak bir araya gelerek devletten ev talep ettiklerini ifade ediyor. Teper’in anlatımına göre devlet ilk başta kiracı depremzedelere böyle bir haklarının olmadığını söylüyor, sonra hukukçular işin içine giriyor ve işin peşine düşülüyor, davacı olunuyor. “7 yıl süren bir hukuk mücadelesi verdik. İlk başladığımızda 3 bin 149 üyemiz vardı, sonra 234 haneye kadar düştük” diyen Teper, haziranın başında evlerinin temelini attıklarını ve 29 site, 6 blok 4 kat, 23 blok ise 3 kat olmak üzere evlerin inşaatına başladıklarını belirtiyor. İmece usulü ile dayanışmanın önemine vurgu yapan Teper, “Yıllardır çok üzüldük, yıprandık ama dayanışmayı öğrendik” diyor.
KİRACILARI ORTADA BIRAKTILAR
Depremzede Sıdıka Özbakır ise, deprem sonrasında ev sahibi olmayan kiracıların evlerden çıkmak zorunda kaldığını söylüyor. Evleri yıkılan konut sahiplerine ev yapılırken, kiracıların ortada bırakıldığını anlatan Özbakır, bu haksızlık karşısında bir araya gelerek seslerini duyurmak için mücadeleye başladıklarını belirterek, “Evi olanlara evler yapıldı ama çadırda kalan kiracılar ortada kaldı. Dedik ki sosyal devlet bu, ev sahibi olmayan kiracılara da ev sahibi olma fırsatı verilir mi? Süreç öyle başladı, sesimizi duyurmak için mücadele verdik 142 gün Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda nöbet tuttuk. Sonunda ‘Siz dönün, biz bunu halledeceğiz’ dediler” diye devam ediyor.
‘SÜREÇ UZADI AMA ŞU AN HAYAL ETTİĞİMİZİ YAŞIYORUZ’
Devletin kiracı depremzedelere arazi tahsis edilmesi için kooperatif kurulması şartını öne sürdüğünü kaydeden Özbakır, “Biz de kurduk ve beklemeye başladık. 1 senenin sonrasında bizim dışımızda 5 kooperatif daha çıktı sonrasında. Bu kooperatifler fırsattan istifade kuruldu” diye ekliyor. Uzun bir mahkeme sürecinden sonra 2012 yılında devletin araziyi tahsis ettiğini dile getiren Özbakır, “Yazışmalar sürdü, bu yıla kadar bekledik, bu süre içerisinde konut sayısı düştü” diyor. Düzce Umut Atölyesi’nden bahseden Özbakır şunları söylüyor: “Bu atölye dayanışmadan çıktı, büyük bir aileye dönüştü. Şu an yasal süreç olan temelleri bitirmek üzereyiz, ardından sosyal yaşam alanlarını kurmaya başlayacağız. 16 seneden beri beklediğimize değdi, hiç pişman değiliz. Süreç uzadı ama şu an hayal ettiğimizi yaşıyoruz.”
‘BİZ UMUDUN OLDUĞU YERDE İŞÇİYİZ’
Gürkan Şakar ise Haliç Üniversitesi Elektrik Elektronik bölümü öğrencisi. Düzce Umut Atölyesi’nin üyesi olan Şakar, inşaat alanına okuduğu bölümle alakalı topraklama işlerini yapmak için gelmiş ilk önce, 20 gün çalışmış. Şimdi de 2 günlük çalışma için yaklaşık 40 kişi geldiklerini, burada atölyeler kurduklarını söylüyor. “Perma Kültür atölyesi var. Demirlerin ayrılması için bir ekip kuruldu, burada yaşayan hayvanlar için bir barınak yapacağız. Ekolojik anlamda buraya güneş panelleri kurmak istiyoruz elektriği üretmek için ama maliyeti yüksek tabii, onun altından kalkarsak yapabiliriz” diyen Şakar, ailelere yardımcı olmaya devam edeceklerini söylüyor. Mücadelenin kendilerine de umut olduğunu belirten Şakar, “Yük ailelerin omzunda, biz onlara gelip yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dönem dönem yine geleceğiz, burada olacağız. 15 seneyi aşkın verilen mücadele bizlere umut oldu, biz de umudun olduğu yerde işçiyiz” diyor.
‘BÖYLE ÇÖZÜMLERE İHTİYACIMIZ VAR’
Erbay Yücak ise projenin başından beri gönüllü hukuk danışmanlığı yapıyor depremzedelere. Hak sahibi esasının depremden önce mülkü olanlara göre tarif edildiğini, kiracı olanların konut sorununa dair bir düzenlemenin olmadığını söyleyen Yücak, “Bir mevzuat araştırması sonrasında arsa ve kredi talepli bir hak mücadelesi başlattık, bu 3 sene sürdü ama hak olarak tanındı. 775 sayılı kanuna tabi olarak dar gelirliler statüsünde arsa arandı ve bulundu. Arsayı tahsis etmek üzere Bakanlık, Valilik ve Bayındırlık İl Müdürlüğüne yetki verdi. Bu dönemde başka kooperatifler kuruldu ve arazilerin yüzde 85’i birilerine gitti. Bizde bunun üzerine tahsiste usulsüzlük var diye dava açtık, bu da 7,5 yıl sürdü ve davayı kazandık, arsayı aldık” diye devam etti.
Konut sorununu çözmüş olanların ortaklıktan çıkmasının ardından kalanlarla bu arsa için İTÜ ve Mimar Sinan Üniversitesi’nden akademisyenlere mektuplar yazdıklarını, dar gelirli aileler için uygun bir proje yapmak için ricada bulunduklarını belirten Yücak, “Onlar da Düzce Umut Atölyesi adında bir araya geldi ve projeleri hep birlikte hazırladık. Bundan sonrasında ise Ekim sonunda toplantı yapacağız, insanların ödeme gücü analizlerini yapacağız ve sonra kredi kurumları görüşlerine başlayacağız” dedi. Modern anlamda konut sorunun çözümüne alternatif olan bir proje içerisinde olduklarını belirten Yücak, “Burada birlikte tasarım süreci, mimarinin önemi ve kullanım işlevi ön planda. Ayrıca ranta kapalı bir alan. Yatırım amaçlı kimse konut alamaz, kullanmak zorunda, kullanmadığı zaman satamaz, bunu kooperatif alır “ dedi. Kiraya vermenin ve satmanın da koşullarının belli olduğunu kaydeden Yücak, “Umut ediyoruz ki bu yaptığımız iş belediyelere örnek olsun. Kooperatifçiliği itibarsız değil itibarlı kılarak cesaret verici sosyal kazanımlar oluşsun. Memleketin bu günkü koşullarında dar gelirli ve emekçi ailelerin böyle çözümlere ihtiyacı var” dedi.