Mavi Marmara davası 2 Aralık'a ertelendi
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Mavi Marmara davası 2 Aralık'a ertelendi.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine, Akdeniz'in uluslararası sularında İsrail'in düzenlediği saldırıya ilişkin, aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılandığı davanın 13'üncü duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin büyük salonunda görüldü. Duruşmaya, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar katılmazken, tarafların avukatları duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, Mahkeme Başkanı Maksut Karakulak tarafından celse arasında gelen belgelerin okunması ile başladı. Mağdur avukatlarının reddi-hâkim talebinde bulunulduğunu ancak talebin henüz İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlanamadığını açıkladı.
Mahkeme Başkanı Karakulak, reddi-hâkim talebinin karara bağlanamaması nedeniyle duruşmaya devam edilemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine söz alan mağdur avukatlarından Yasin Şamlı, bilirkişi raporu almak için girişimlerde bulunduklarını, İngiltere ve Hollanda'dan olmak üzere ön raporlar aldıklarını belirterek, ''Ancak bize sürenin yetersiz olduğunu söylediler. Bu nedenle süre verilmesini talep ediyoruz'' dedi. Avukat Selçuk Kar da reddi-hâkim talebinin vereceği karar ile ret sürecinin tamamlanmayacağını, bu karara karşı da itiraz yolunun açık olduğunu ifade ederek ve bu hususun da dikkate alınarak, duruşma günü verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, reddi-hâkim talebine ilişkin kararın İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinden dönüşünün beklenilmesine karar vererek, duruşmayı 2 Aralık'a erteledi.
18 BİN 32'ŞER YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENİYOR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten de toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
DAVA SONRASI AÇIKLAMA YAPILDI
Davanın sona ermesinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan kalabalık grup, Türkiye ve Filistin bayrakları taşıyarak İsrail aleyhine sloganlar attı. Davanın mağdurları ve yabancı avukatlarıyla birlikte hazırlanan kürsüye çıkan İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım, davanın geldiği noktaya ilişkin açıklamalarda bulundu.
"20 MİLYON DOLAR LÜTUF TAZMİNATI"
İsrail'in, Türkiye mahkemelerinin bu duruşmayı bitirmesini beklediğini çok iyi bildiklerini söyleyen Yıldırım, verilen 20 milyon doların, haksız fiil tazminatı olmadığını lütuf tazminatı olduğunu belirtti. Yıldırım, "'Ben sizi öldürdüm. Kanınızı akıttım. Bunun karşılığında da şu kadar para verdim. Susun mahkemeleri bitirin' diye beklediği bir dönemde halk olarak Mavi Marmara davasına sahip çıktınız. Ve bugün bu davanın sürebileceğini herkese göstermiş oldunuz" diye konuştu.
"BU DAVA BÜTÜN İNSANLIĞIN MÜCADELESİDİR"
Yıldırım, "Bu dava sadece bizim davamız değil, aramızda Hristiyanlar ve Yahudiler de var. Hepimiz bu davanın peşindeyiz. Bu sadece bir dinin, bir milletin mücadelesi değil, bu bütün insanlığın mücadelesidir" ifadesinde bulundu. Yıldırım, "Adalet nedir biliyor musunuz, katil İsraillilerin hapse girmesidir. Buradaki davalarda da başka yerlerde ki davalarda da hapse girecekler. Ama ne yazık ki son anlaşmadan sonra Amerika'daki davamızı düşürdüler. Ama o davamızın da peşindeyiz" ifadesini kullandı.
"BU ANLAŞMANIN ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
Mavi Marmara gemisindeki saldırıya ilişkin açılan uluslararası davaların başında bulunan Avukat Rodney Dixon, "Türkiye'de devam eden bu davayı çok güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu davanın mutlaka devam etmesini düşünüyoruz. Çünkü bu dava adli bir dava. Bu dava uluslararası ve Türkiye hukukunda geçerliliği olan ve anlaşmanın bu davayı bitirmemesini düşünüyoruz. Bu anlaşmanın uluslararası hukuka uygun olmadığını düşünüyoruz" diye konuştu.
Gemide bulunan ABD vatandaşı Filistinli Huveyda Araf da, "Türkiye'nin hukuk sisteminin böyle önemli bir davayı siyasete kurban etmemesini umuyorum" dedi. (İSTANBUL)